Geçen hafta Cumartesi Konya Yazarlar Birliği ile Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığının (KOP)’un “Yazılacak Çok Şeyimiz Var” gezileri çerçevesinde Seydişehir’in Yaylacık Köye ile Bozkır ve Mavi Boğaz’ı kapsayan Doğa ve Foto Safari Gezisine katıldık.
Geçtiğimiz Salı günü konuyu yazmıştım ve bu konuyla ilgili birkaç yazıyı da yazacağımı belirtmiştim. Bu yazılarımdan ilkinde Sonbahar’ın muhteşem büyüsünden ve hüznünden bahsetmeye çalışacağım.
Memleketimin, Konya’mın dağlarına tam anlamıyla Sonbahar gelmiş. Sonbaharı iliklerinize kadar hissettirecek bir doğa var dağlarımızda, tarlalarımızda.
Büyülü bir fotoğraf gibi her yer… Dağların hülyalı, efsunlu hali insanı insandan alıyor. Zannediyorum sadece ben değil, benimle birlikte araçta bulunan herkesi büyülüyor Sonbaharıyla dağlarımız.
Özellikle Hatunsaray’dan Yaylacığa doğru ilerlerken meşe ağaçlarının oluşturduğu tablo kesinlikle görülmeye değer bir güzellik sunuyor insana.
Hatunsaray’ı hemen geçiverince müthiş bir vadi var, inanınız Amerika’nın Kanyon’una beş basar ama biliyorsunuz onların yıldızları parlar bizimkilerse ısıttığı insanlara bile kendini gösteremez.
Allah’ım nasıl bir vadi, nasıl bir doğa…
Çok uzak değil, en fazla Konya merkeze 40 kilometre… Gidin bakın. Keçileri görün, koyunları, üzerinizde uçan kartalları, pelitleri, uçsuz bucaksız son baharı, sararmış dağları, kızarmış tarlaları görün, hüznün resmini çekin, doğal meyvelerden, alıçtan, elmadan, dağ armudundan, kızılcığından yiyin…
Sonra yolunuza bir birinden geri kalmış köyler çıkar… Ona da üzülün, parlamayan yıldızlarımız için hüzünlenin…
O bölgelerdeki insanlar hala patozlarla harman yapıyor. Daha o bölgelere, Konya’nın dağ köylerine biçerdöver gelmemiş.
Dağ köyleri, Konya’nın burnunun dibinde, an az 500 köy…
Konya’dan en az 50 yıl geçmişte kalmış, sokaklarından iki aracın geçemediği, her yetişkinin köyünü terk ettiği Sonbaharı iliklerinde hisseden dağ köylerini görün.
Meram TOKİ bölgesini geçtikten sonra bir 20 kilometrelik alanda Konya’yı hissediyorsunuz, medeniyeti hissediyorsunuz, oraları geçince, Hadim’e, Bozkır’a kadar hayat bitmiş.
Yaylacık Köyü’de garip köylerden, son bahar, dağlarına taşlarına ayrı bir renk katmış, genelde bölgede meşe ağaçları var. Hatunsaray’dan Mavi Boğaz’a kadar iğne yapraklıları pek göremiyorsunuz. Meşe ağaçları büyümüş, Sonbaharın hüznü yapraklarında size hayatı, ölümü ve yeniden doğumu anlatıyor…
KOP bu bölgeleri kalkındırmak için İl Özel İdaresiyle projeler hazırlamış ama projelerin bu bölgeleri cazibe merkezine dönüştürmeye yarayacağına inancım pek yok.
Bu köylerdeki göçleri engelleyemez, umut var değilim, sadece bu projeler bu bölgelerde yaşamayı sürdüren insanların yaşam standardını bir nebze olsun artırmış olabilir. Başka bir işe yarayacağını zannetmiyorum.
O bölgede Hadim’e ve Bozkır’a gelinceye kadar bütün kasabaların, köylerin ve ilçelerin, bitmişliğini, görüyorsunuz.
Bu dağlara neden Sonbahar bu kadar yakışıyor, daha iyi anlıyorsunuz, zira o dağların insanları dünyaya uyum sağlayamıyor, dünyayla aynı oranda gelişemiyor, gelişen dünyayı takip edemiyor.
Çoğu yerde telefonlarımız çekmiyordu, GSM operatörleri içinde cazip müşteri olmadığı için yatırım yapılmamış. Her açıdan can sıkıcı bir tablo var sizin anlayacağınız.
Şunu da not olarak ekleyelim:
Mavi Boğaz mahvolmuş, baraj inşaatları Mavi Boğaz kanyonunu bitirmiş. Barajlar buralarda bir gelişim aksı oluşturabilir, diye düşündüğümüz için baraja karşı çıkmıyoruz ama bilin doğayı barajlar mahvediyor.
Mavi Boğaz’daki üzüm bağları kurumuş, tamamen taş tozu her yeri kaplamış, zaten suyu da kesmişler tünellere almışlar, Mavi Boğaz’ın belirli bir bölümü de su altında kalacakmış…
Bu yörenin insanları ne kadar devletine bağlı, diye düşünüyoruz, Karadeniz’de bu vadiler kurutulurken biliyorsunuz tepkiler oldu.
Ama bu yörelerde hiç olmadı. Güneydoğu’dan daha az gelişmiş, Karadeniz’den daha fazla doğasını baraja vermiş bu topraklardan devletimize karşı tek çatlak ses çıkmadı…
Buralar asil topraklar ama biz bu toprakların hak ettiği ilgiyi, merhameti bu insanlara gösteremiyoruz…
Hüzünlüyüm, kaybetmişliğimize takılmışım,
Sonbahar beni ağlatıyor…
Ağlıyorum…
Gelecek Hafta Cumartesi devam edeceğiz…