Ülkemiz, terörle mücadele anlamında cumhuriyet tarihinin en önemli mücadelelerinden birini verdiği bir dönemden geçiyoruz. Bölgedeki konjonktürel gelişmeler de dikkate alındığında, bu mücadelenin ne kadar önemli ve milli bir mesele olduğu daha iyi idrak edilmiş olacaktır…
Böylesine zor bir dönemde yapılması gereken elbette birbirimize kenetlenerek bu cendereden kurtulmak için çaba sarf edilmesidir. Ülkemizi Suriyeleştirmek isteyenlere karşı, birlik ve beraberlik içinde olup, ecdadımızın ‘’Çanakkale Geçilmez’’ destanını yazdığı gibi, bizde ‘’Türkiye bölünmez’’ destanını yeniden yazmamız gerek..
Bu milli birlik ve beraberlik içinde olma duygusunu öncelikle elbette siyasetçilerin verdiği mesajlarda da görmemiz gerekir. Yaşanan olayların siyaset üstü bir durum olduğu ve böyle bir durumda yapılması gereken tek şeyin birbirimize kenetlenmemiz olduğunu seçmenlere samimiyetle vaaz etmeyi kendine milli bir görev saymalıdır siyasetçiler, yani parti liderleri…
Bizler böylesi bir atmosferi tahayyül ederken CHP lideri Kılıçdaroğlu, halkın oylarıyla seçilmiş devletin zirve makamına, edebe adaba yakışmayacak bir üslupla muhatap olması, dillerine doladıkları ‘’kutuplaşma’’ ortamına zemin hazırlamaktan başka bir faydası olmayacaktır…
Milli birliğimizin ve beraberliğimizin çok önemli olduğu bir dönemde, böylesi zehirleyici bir dil kullanmanın, ülkemizin menfaatine olmayacağı bariz ortada iken, hakaret içerikli söylemlere devam edilmesi, hiçbir gerekçe ile açıklanamaz…
Ben bu vesileyle, milletimizin birliği ve beraberliği için terörle mücadele sürecinin siyaset üstü olarak görülmesi, bu cennet vatanı parçalamaya kast eden düşmana karşı ortak bir dil geliştirilmesini milli bir görev olarak gördüğümü bildirerek, tüm siyasetçilere bu çağrıya kulak vererek, söylemlerini gözden geçirmelerini söylemeyi kendime bir görev biliyorum.
*****
Hatırlatma
Geçtiğimiz hafta ‘’Bildiriye Derin Bakış’’ isimli yazımda, akademisyenlerin bildirisini konu edinmiş ve irtibatlı olduğu gerekçesiyle Hüseyin Gülerce’den bir alıntı yapmıştım.
Bahsi geçen konuyla ilgili olarak dikkat ettiğim nokta, ‘’sivillerin zarar gördüğü ve onların bu acılarının yeterince duyurulmadığı’’ yönündeki beyanatlarla, akademisyenlerin bildirisinde yer alan ‘’Bu suça ortak olmayacağız’’ şeklindeki benzerlikti.
Hüseyin Gülerce’nin ‘’Hoca’nın Rüyası Beyaz’da Çıktı’’ başlıklı yazısında, Fethullah Gülen sohbetlerini yayınlayan herkul.org sitesinin editörü Osman Şimşek’in gördüğü bir rüyayı anlattığı kısımdan ibaret olan söz konusu yazıda bahsi geçen Osman Şimşek, geçtiğimiz hafta tarafıma bir e-posta göndermiştir.
İlk yazımı yazmaya başladığım günden itibaren kendime ilke edindiğim hususlar vardı, bunlar; Kişilik haklarına duyduğum saygı ve hakaret içermediği sürece gelen her türlü cevabı paylaşacak olmam durumuydu ki, bu hususlar gereğince Osman Şimşek’in gönderdiği e-postaya aynen paylaşıyorum:
‘’Ömer bey, Şahsımı da ilgilendiren yazınızı tevafuken gördüm. Tamamen iftira olan ilk yazıyı kaleme alan Gülerce’ye aşağıdaki açıklamayı göndermiştim. Size de hali arz ediyorum. Gerçekten vicdanlı iseniz ve müfteri değilseniz, hala osimsek_herkul Twitter sayfamda duran mesajlarla Beyaz olayının tarihlerini karşılaştırın. Nasıl bir iftiraya alet olduğunuzu göreceksiniz. İyi günler. Osman Şimşek.’’
Konuyu kamuoyunun takdirine sunar, Milletimizin birliği ve beraberliği için bolca dua etmemiz gerektiğini hatırlatmak istiyorum.
Selametle…