Mehmet Okuyan’a salon vermemek nedir Allah aşkına?

Seyfullah Koyuncu

Haftasonu Konya’da Ahde Vefa Turan Birliği tarafından düzenlenen bir konferansta Prof. Dr. Mehmet Okuyan misafir edildi.

Daha doğrusu misafir edilemedi!

Çünkü Konya’da büyük bir skandala imza atıldı.

Olayı epeyce bir soruşturdum, kimseye yargısız infaz da yapmıyorum ama ortada büyük bir vebal var bunu biliyorum.

Olayı şöyle özetleyeyim.

Prof. Dr. Mehmet Okuyan, haftasonu ‘Kur’an ve Hayat’ konulu bir konferansta konuşmacı olacaktı...

Programı düzenleyen Ahde Vefa Turan Birliği, konferansın Konya Ticaret Odası Konferans Salonu’nda olacağını duyurdu.

Ancak çeşitli sebepler ileri sürülerek KTO Konferans Salonu’ndaki yer tahsisinin iptal edildiği bilgisine ulaştım. Konya Ticaret Odası, tadilat yapılacağını ileri sürerek salonu tahsis etmek istememiş.

Bunun üzerine konferansın Konya Esnaf ve Sanatkârlar Odası salonunda yapılacağı ilan edildi.

Fakat yine bir bahane bulunarak buradaki salon tahsisi de iptal edildi.

Daha doğrusu ettirildi!

Daha sonra ise Prof. Dr. Mehmet Okuyan ve programa dinleyici olarak katılacak olanlar Selçuk Oteli Konferans Salonu’na tıkış tıkış sığdırılmaya çalışıldı.

Yani Mehmet Okuyan’ı ve dinleyicilerini otel köşelerine mahkum ettiler.

Evet, herkesi ağırladık da bir Mehmet Okuyan’ı Konya’ya sığdıramadık…

Hem de bu devirde…

Festivaller yapılırken, özgürlükler sonuna kadar yaşanırken, herkes görüşünü rahatça paylaşırken ve bundan da kimse rahatsız olmazken Kur’an anlatacak birisine salon vermediler.

Bu bir vebaldir.

Hangi çağda yaşıyoruz?

Salon vermemek hangi dünyada kaldı?

Şimdi Kur’an’a çağıran bir isme salon verilmeme gerekçesi nedir? Nasıl açıklayacaksınız bunu?

Konferansta Mehmet Okuyan, Müslümanların en büyük probleminin Kur’an’ı din konusunda temel referans kaynak olarak hayatlarına konumlandırmamak olduğunu söylüyor.

‘Kur’an’ı din konusunda temel referans alalım’ demesinin nesine karşı çıkıyorsunuz merak ediyorum…

Kur’an’ı temel referans olarak almazsanız toplumda o zaman FETÖ çıkar, başka yapılar çıkar…

Tam da bununla mücadele etmiyor muyuz şuan?

İsrailli bir sanatçının bile konser verebildiği Konya’da, Kur’an anlatacak bir isme salon vermemek nedir?

Böyle bir yaklaşımı doğrusu aklım almıyor.

Mehmet Okuyan kendi doğrularını anlatsın, görüşüne katılmıyorsanız orada cevap verirsiniz.

Mehmet Okuyan gibi televizyonlara çıkan, kitapları Diyanet Yayınevi’nde de satılan bir isme sanki vebalı gibi yaklaşmak neyin nesidir?

İlk olarak, Mehmet Okuyan’ın anlattıklarının hangisine karşı geliyorsunuz? Sizin teziniz nedir? İspatlayın!

Bunun yolu yasaklamak değildir. Bunu yasaklayarak yapamazsınız. Bu kararların arkasında kimin imzası var lütfen açıklayın. Biz de bilelim kim Mehmet Okuyan’a karşıymış.

Biz hem Mehmet Okuyan’ı, hem İhsan Şenocak’ı hem de Cübbeli Ahmet Hoca’yı dinleyemeyecek miyiz yani?

Biz hem Şenocak’ın, Ahmet Hoca’nın hem de Okuyan’ın söylediklerinden faydalanamayacak mıyız?

Bunun kararını bize bırakmıyor musunuz?

Hocaların anlattıklarından doğru olanları kendimize alma hakkımız yok mu?

Ne yani sadece birisinin söylediği mi doğru olacak?

Kendinizi tek doğru olarak mı görüyorsunuz siz?

Ben Mehmet Okuyan’ın doğrularını da görüyorum, diğerlerinin de doğrularını görüyorum.

Yani burada bir seçim yapma hakkını bana vermiyor musunuz?

Sen seçemezsin mi diyorsunuz?

Sosyal medyada bazı grup ve zümrelerin başlattığı kampanyalara neden boyun eğildi?

Bakın mesela şu paylaşımlara…

Hem KTO’ya hem de KONESOB’a salonu neden iptal ettiklerini sordum.

Sorularıma kaçamak cevaplar verdiler. Olayı sahiplenmediler. Bu durum Konya’ya hiç yakışmadı.

Mehmet Okuyan’ın programından ödü kopan, korkan, ellerinden geleni yapan cemaatler, zümreler, gruplar acaba şu aşağıdaki program için tek kelime edebildiler mi?

İstanbul Tabipler Odası’nın aşağılık programına sesiniz neden çıkmıyor?

Hani neden bu program için kampanya düzenlemiyorsunuz?

Bunun vebali size yeter!