Televizyon, gazete, internet ve sosyal medya içeriklerine yeni bir kriter geliyor. “Geleneksel Aile Değerleri Kriteri” Kulağa çok hoş geliyor değil mi? Ancak, televizyon kanallarındaki dizilerin ve programların geldiği son noktaya bakarsak bu kriteri uygulamak pek kolay olmayacak gibi görünüyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın öncülüğünde yapılan düzenlemede “görsel, işitsel ve sosyal medyanın haber, magazin, film ve benzeri tüm yapımlarının geleneksel aile değerlerimize uygun olmasına yönelik tedbirler alınacağı, olumsuz yayınları caydıracak etkin düzenlemeler yapılacağı belirtiliyor. Bu açıklamadan anladığımıza göre bundan sonra dizi ve filmler geleneksel aile değerlerimize uygun olacak. Eğer gerçekten böyle olacaksa televizyon kanallarında hiç dizi kalmaz herhalde. Çünkü bırakın geleneksel aile değerlerine uygun olmayı aksine bu değerleri toplumumuza unutturmaya çalışıyor bu diziler. Dizilerdeki müstehcen sahneleri, çarpık ilişkileri, gençlere özendirilen Avrupai hayatı düşünürsek, bu kriterin ne kadar gerekli olduğunu ve aslında bunun için ne kadar geç kalınmış olduğunu rahatlıkla anlayabiliriz.
Türkiye’de bu dizi furyası nasıl başladı diye düşünecek olursak, bir dönem Dallas ile başlayan Yalan Rüzgarı, Marimar, Rosalinda gibi dizilerle devam eden bir akımdı bu. İçinde sürekli entrika olan , kimin eli kimin cebinde belli olmayan dizilerdi bunlar.Şimdi Brezilya dizilerini aratmayan, hatta onları gölgede bırakacak yerli dizilerimiz var. Toplumu, özellikle gençleri ve çocukları bir bulaşıcı hastalık gibi saran bu çılgınlığa dur demenin zamanı geldi de geçiyor bile.
Tabii düzenlemede sadece dizilerden söz edilmiyor. Televizyon kanallarındaki diğer programlar da bu düzenlemeden nasibini alacak. Evlenme ve magazin programları, son zamanlarda ekranlarda yeniden görmeye başladığımız BBG tarzındaki programlar da bu kriterden etkilenecek. Zaten bu kriter uygulanırsa BBG tarzı programların yayından direkt kaldırılması gerekir. Çünkü kızlı erkekli aynı evde kalmanın “geleneksel aile değerlerimizle” uzaktan yakından alakası yoktur.
RTÜK Başkanı Prof. Dr. İlhan Yerlikaya düzenleme ile ilgili bir açıklama yaptı. Düzenlemeyi uygulamaya koymak için genel yayın yönetmenleri, dizi yapımcıları ve izleyici temsilcileriyle ortak akıl toplantıları düzenleneceğini duyurdu. İşte burası dananın kuyruğunun kopacağı yer olacak bence. Genel yayın yönetmenleri ve yapımcılar rayting kaygılarını, medya patronlarının ekonomik çıkarlarını bir kenara bırakıp içerikleri nasıl “geleneksel aile değerlerimize” uygun hale getirecekler? Ya da bunun için bir çabaları olacak mı? Merak konusu.
Benim asıl merak ettiğim nokta; bu kriter için bir simge belirlendi mi? Yani “genel izleyici kitlesi”, “7 yaş ve üstü” gibi bir simge olacak mı? Bu konuda henüz bir açıklama yok. Belirli bir simgenin olması kriterin izleyici tarafından daha çabuk benimsenmesi için faydalı olabilir.
Düzenlemeden, hayatımıza en az diziler kadar giren sosyal medya da nasibini alıyor. Belki de işin en zor kısmı burası olacak. Çünkü denetimi en zor olan mecra sosyal medya. İnsanların istedikleri gibi düşüncelerini ifade edebildiği, her konuya istediği yorumu yapabildiği, yalan yanlış her şeyi yazabildiği bir ortam, nasıl bu değerlere uygun hale gelecek bilmiyorum ama bu başarılırsa toplum adına çok yararlı bir iş yapılmış olacak. Zira sosyal medya, değişik kültürlerin kolayca yayıldığı, gençlerin ahlaki yapısını bozarak değerlerimizin unutulmasına neden olan ciddi bir risk olarak karşımızda duruyor.
Sonuç olarak bu uygulamanın hayata geçirilmesi ile birlikte, bir bakıma medyanın toplumumuzun aile değerlerine olan hassasiyeti de test edilmiş olacak. Bakalım kimler sınıfta kalacak, kimler sorumluluk alacak?