Seçim sonrası siyaset ve toplumsal meselelerin çözümü adına dün ilk kez somut bir adım atıldı. TBMM başkanını seçti. Seçim dördüncü tur oylamada MHP’nin geçersiz oy vermesiyle İsmet Yılmaz’ın seçimiyle ilgili süreç tamamlanmış oldu.
Siyaseten üzerine ölü toprağı serpilmiş görünen Ak Parti teşkilatlarının bazısı bundan sonra herhalde daha dinamik olurlar. Seçmenin en çok oyu vererek birinci parti yaptığı parti Meclis başkanını seçti.
Bu denklemde tarafların pozisyonlarını değerlendirmek gerekir. Partiler üç aşağı, beş yukarı vekillerini kontrol edebildiler. Dağınık bir görüntü sergilemediler.
CHP bir taraftan kendi partisinden birini seçtirmek için uğraşırken, diğer taraftan eski lider ve potansiyel lider olarak ön plana çıkmasını istemedi. Kılıçdaroğlu’nu bu kategoride değerlendirmek gerekiyor.
MHP dediğini yaptı. HDP ile aynı adaya oy vermedi. Dördüncü tur oylamaya katılmak suretiyle Meclis başkanının seçildiği oturumda üzerine düşeni yapmış oldu. Bahçeli böyle bir lider. Küstüğü dağın odununu yakmaz.
HDP bu arada çok ilginç şeyler yapıyor. Seçimden sonra birkaç kendini bilmez şiddeti ve terörü öven laflar etse de belli bir süredir fazla seç çıkmıyordu. Ama duramadılar.
Sarımsağı bile gelin etmişler, kırk gün kokusunu çıkarmamış. Ama HDP bunu yapamadı. Yirmi gün HDP kalibresindeki bir parti için iyi sayılır.
Selahattin Demirtaş ‘çok sert muhalefet yürüteceklerini’ ifade etti. Daha sert ne yapabilirler ki? MHP onlarla görüşmek istememiş, muhatap almamış. Başka ne bekliyorlardı? MHP’nin en fazla dile getirdiği, en net mesajlarını verdiği konu Kürt meselesi. HDP ile PKK arasında bir fark olmadığını ifade ediyor.
Demirtaş’ın “taşların yerine oturması için Türkiye bir seçim daha geçirmelidir” lafı üzerinde durulması gereken bir cümle.
Ufukta hala erken seçim görünüyor. Meclis başkanını seçmekle her şeyi tamamlamış sayılmazlar. Asıl iş bundan sonra başlıyor. Koalisyon görüşmeleri ömür törpüsü. Taraflar çok taviz vermek zorundalar. Herkes kendi pozisyonuna tutunup, kalsa ilerleme kaydedilemez. Bu dönemde oluşacak kırgınlıklar ve mevzi kaybı intibaları hükümetin görevde olduğu dönem boyunca devam eder.
Meclis başkanlığını kazanmakla moral bir üstünlük sağlayan Ak Parti olası bir erken seçimde de avantaj elde etmiş durumda. Meclisin bu kompozisyonunda ya Ak Parti’nin içinde olduğu bir hükümetle neticelenecek ya da erken seçime gidilecek.
Bu alternatiflerin hepsi Ak Parti’nin yelkenlerini şişirir. HDP’nin erken seçim söyleminin üzerinde durulmalıdır.
Kanaatimce erken seçimin kaybedeni HDP olur. Şu anda parti o kadar farklı insanlardan oluşuyor ki, bunları bir arada tutabilene aşk olsun. Hisseli harikalar kumpanyası.
Nitekim Demirtaş’ın Baykal’ı destekleyecekleri konusundaki ifadesine rağmen HDP’li vekillerin üçte biri onunla beraber hareket etmediler. Bundan sonra da edeceklerinin garantisi yok.
MHP baştan beri tutarlı tavrını sürdürüyor. Erken seçimi istiyor.
CHP’nin ne istediğini bilen varsa beri gelsin. Erken seçim istediklerini zannetmiyorum. Hükümete girmeye çalışacaklar. Baykal’ın Başkanlık seçimi dolayısıyla elde ettiği avantaj bundan sonrasında CHP içi dengelerin yeniden kurulmasında önemli.
Siyaset önemli gelişmelere gebe.
Önümüzdeki günler farklı seçenekleri sahaya getirebilir.
Sonuçta siyaset çözüm üretme sanatıdır.