Milletin bağımsızlık mutabakatı olan İstiklal Marşı, “Kahraman Ordumuza” ithaf ile başlıyor. Mehmet Akif’in kalemine düşen sözlerin derin ve manevi bir boyutu göz ardı edilemez. Bazen söz, şairin diline kendi cehdinden başka bir yolla gelmiş değil midir?
Yazılan bu metnin bir ikaz, bir nida, bir haykırış ve net bir duruşla başlıyor olması daha baştan bu metnin keskin, net ve acımasız bir duruş takındığını ispat etmeye yetiyor. Marşın yazıldığı dönemde vatanın ve milletin içinde bulunduğu durum dikkate alındığında kullanılacak her kelimenin, kurulacak her cümlenin yerli yerinde ve isabetle hedefe varması kaçınılmazdır.
Bir asır önce, bir millet, var olma kararlığı göstererek bedeni ve ruhuyla bir hat çizmişti. Çizdiği bu hatla vatanı “vatan” olarak tutabilmek ve ebediyen “vatan” kılabilmek için bulunduğu her metrekareyi şehit olmayı bile isteye savunmuştu. İstiklal Marşı, şehit kanıyla çizilmiş sınırların söze dökülmüş hali olarak cesamet ve hayatiyet kazanmış oldu.
Milletin ortak değeri olan, duyduğumuzda tüyleri diken diken eden bıkmadan okunan ve gururla söylenen bir marşla sahip olmak bağımsız oluşun, özgürlüğün, var ve diri oluşun en önemli göstergesidir.
Kabulünün Yüzüncü yılını kutladığımız İstiklal Marşının sadece bir şiir olmadığını millet olarak idrak etmek durumundayız. Bu topraklar üzerinde, bu coğrafyada uğruna İstiklal Marşı yazılmış bir milletin mensupları geride kalan yüz yılın hesabını ve ederini herhangi bir kişisel çıkar gözetmeden “amasız” değerlendirmek zorunda.
Vatan evlatları birbirine düşmeden ve milli marş terkibindeki “milli” kavramını bir başka hesaba dahil etmeden bu marşa sahip çıkmalı ki yeniden bir marş yazma ihtimali hiçbir zaman akla gelmesin.
Marşın yazım dilinin Türkçe, yazı dilinin eskimez yazı olduğunu daha şu son üç beş yılda görür olduk. Metnin ilk hali şimdilerde Osmanlıca olarak isim verdiğimiz yazıyla kaleme alınmıştı. Daha yüzyıl geçti ve şimdiki nesil marşın ilk halini okuyamıyor.
Şimdilerde Osmanlıca diye andığımız Türkçemizin yazı dili olan “Eskimez Yazı” azametinden ve heybetinden, derinliğinden ve estetiğinden hiçbir şey kaybetmeden köklerimizde bekliyor bizi. İstiklal Marşının şu günlerde ilk haliyle eskimez yazıyla tablolar halinde programlarda hediye edilmesi kendi yazı dilimizi de öğrenme konusunda bir heyecan uyandırır mı acaba?
Bu vesile ile Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) bu yılın 2021 İstiklal Marşı Yılı olmalı teklifini yaptığında çok mutlu olmuş ve bu teklifin TBMM tarafından kabul edilmesi ile heyecanımız katbekat artmıştı. Yine Birliğin öncülüğünde pek çok faaliyet yapılacağını görmek de ayrı bir gurur ve sevinç vesilesi… Şimdiki neslin şimdisinde İstiklal Marşı, hakkıyla sabit ve köklü bir yer bulmalı. Emeği geçenlere sonsuz teşekkürlerimizi ifade etmek gerek.