Markalar müşterileriyle daha sıkı ilişki bağları kurmak için çaba sarf ediyor. Çünkü artık pazarlama çoktan boyut değiştirdi. Hala müşteriye satış yapalım derdindeyseniz o zaman marka olmayı bir kenara bırakın ve günü kurtarmaya bakın. Yani artık devir satış değil ilişki kurma devri. “Aman! Giden gider bir müşteri gider biri gelir” diyenlerdenseniz markanız kırmızı alarm vermeye başlamış.
Markalar çeşitli iletişim faaliyetleri ile müşterileriyle buluşuyor ve birlikteliklerini sergiliyor. Müşterinin olduğu yerde olarak, müşterinin istediği faaliyetleri yaparak ben sendenim ve senin gibiyim mesajını veriyor. Rekabet çok fazla ve pazarlama doğası gereği boşluğu affetmiyor. Sizin elden kaçırdığınız bir müşteriyi hemen rakibiniz kapıyor ve müşterinizle en kuvvetli bağı sağlamak için çabalıyor. Yoğun rekabette müşteriye tutunup sıkı sıkı sarılmak çok önemli. Bu nedenle müşteriyle daha samimi olmak onlarla arkadaş olabilmek çok daha önem taşıyor. Peki, bunu yaparken sadece televizyonda reklam yaparak, müşterinin izlediği TV programlarına sponsor olarak bu gerçekleşebilir mi? Bundan 20 yıl önce olsaydı belki derdim ama şuan şansınız sıfır. Artık müşteri markayı daha yakında görmek istiyor. İşte tam bu noktada müşteriyle ilişki bağlarını güçlendirecek bir kavram devreye giriyor; “Etkinlik Pazarlaması”. Literatürde event marketing olarak da görebileceğiniz etkinlik pazarlaması Türkiye’deki firmaların da bolca kullandığı bir yöntem.
Etkinlik pazarlaması markanızın vaadiyle örtüşecek bir etkinlik planlamak, hedef müşterilerinizin bu etkinliğe katılımını sağlamak ve oraya gelen insanlara marka vaadinizi zihnine yerleştirerek bunu sürekli hale getirmeyi sağlayacak bir döngüden oluşuyor. Etkinlik pazarlamasında da diğer iletişim yöntemlerinde olduğu gibi en çok dikkat etmek gereken nokta yapacağınız etkinliğin marka hedeflerinize hizmet edip etmediğidir. Yani etkinlik planı yaparken ilk başta kendinize şu soruyu sorun; “Bu etkinliğe gelen insanların zihninde etkinlik sonunda benim marka konumlandırmam tam olarak oluşabilecek mi?” Kendinizi bu etkinlikte hissedin ve bu etkinlikten sonra markayı zihninizde istediğiniz yerde görebiliyorsanız doğru yoldasınız. Tabi ki bunun için daha önceden belirlediğiniz bir marka konumlandırmanız ve iletişim stratejiniz olmalı. Yani etkinlik pazarlaması dediğimiz faaliyet tam olarak oluşturduğunuz etkinlikte insanların zihinlerine marka konumlandırmanızı yazmanız, insanların marka vaadinizle deneyimlemesini sağlamak. Özellikle üniversitelerde bahar şenliği döneminde markaların kıyasıya etkinlik rekabeti tam da bunun için. Her marka müşterisine ben de senin gibiyim ve buradayım demek için çabalıyor. Her biri kendi marka vaadini benimsetecek etkinlikler yapıyor. Tabi ki burada tek amaçları gençleri eğlendirmek değil. Marka mesajlarını zihinlere yazabilmek. Türkiye’de Coca-Cola’nın uyguladığı “Rock’n Coke”, Fanta’nın “Fanta Gençlik Festivali”, Vodafone’un “Vodafone Freezone” etkinlikleri bunun en güzel örnekleri. Fanta şehir şehir dolaşarak konserler düzenliyor. Tabi ki bunu sırf insanlar eğlensin diye yapmıyor. Markanın dinamizm algısı taze kalması ve insanların zihninde oluşturmak istediği marka konumlandırmasına hizmet etmek için yapıyor. Ama tabiki Fanta’nın ambalajından tutunda reklam, halkla ilişkiler, sponsorluk gibi tüm iletişim faaliyetlerinde aynı marka mesajını görebiliyorsunuz. Yani bütünleşik bir iletişim birliği sağlamak çok önemli.
PROF. DR. YAVUZ ODABAŞI DEĞİŞEN TÜKETİCİYİ ANLATIYOR
Reklamcılığın Türkiye’de en kıymetli ve önde gelen isimlerinden Prof. Dr. Yavuz Odabaşı, Selçuk Üniversitesi Reklamcılık Bölümü öğrencilerinin kurduğu İletişim Topluluğu aracılığı ile Konya’ya geliyor. Değişen tüketiciyi yakından tanımak için reklamcıyım diyen, reklamcı olmak isteyen herkesin Cuma günü (yarın) 14:00’da Selçuk Üniversitesi SDKM Kültür Merkezi’nde olması şart. Böyle bir bilgi bankasını kaçırmamak gerek.