Çinliler,çok eski tarihlerde Ortaasya steplerinde hüküm sürmüş JUAN-JUANLAR diye adlandırdıkları işgalci bir kavmin zulumlerinden bahsederler.
Bu kavim işgal ettikleri Bozkırlarda esirlerine korkunç işkenceler yaparlarmış.Bazılarını diğer devletlere satarlarmış.Köle olarak satılanlar,kendilerini şanslı görürlermiş.
Ama asıl işkence,kuvvetli ve genç esirlere uyguladıkları,insanın hafıza kaybına ve delirmesine sebeb olan MANKURTLAŞTIRMA işkencesi imiş.
Esirlerinin başını kazır,saçlarını tek tek çıkarırlarmış.Adeta kafa derisini yüzerlermiş.Bu arada usta bir kasap,bir deve keserek boyun derisinden esirin kafasını saracak şekilde bir parça hazırlarmış.
Islak deve derisi esirin kafasına sarılarak bozkırın ortasına götürülür,kaçmasın ve kafasındaki deriyi çıkarmasın diye bir ağaca bağlanır,sıcağın altında günlerce bekletilirmiş.
Açlık-susuzluk, sıcağın etkisi, kafaya sarılan derinin kuruması ile sıkışan kafa, yeniden çıkan saçların tersine büyümesi, beyne baskı yaptığından esirin aklını kaybetmesine sebebiyet verirmiş.
Bu işkence, esiri günlerce acı ile kıvrandırır,feryat ettirirmiş.Daha sonra sağ kalan esirler,bağlı oldukları yerden indirilir,sahipleri tarafından yedirilip içirilerek eski gücüne kavuşturulurmuş.
Bu “deri geçirme işkencesi”sonucunda esir, sahibinin emrine itaat eden,gösterilen bütün işleri yorulmadan,itiraz etmeden –edemeden – yapan bir robot haline gelirmiş.
“Deri geçirme işkencesi” neticesinde oluşturulan insanlara MANKURT adı verilirmiş.
Bu” MANKURT EFSANESİ” ile ilgili, Kırgız yazar Cengiz Aytmatovun yazdığı eserden daha detaylı bir şekilde bilgi almak mümkün.
Günümüzde, Mankurtlaşmaya sebebiyet veren çok çeşitli modern metotların olduğunu örnekleri ile görebiliyoruz.
Düşünme melekesini dumura uğratan, sahte ve sanal değerlere bağlayan bir dizi sebeplerden bahsedebiliriz.
Geçen hafta,gazeteci/yazar Lokman Koyuncuoğlu’nun Camlı Köşkte,”Medeniyet Okulu Projesi” kapsamında yaptığı söyleşiyi gazeteden-Yeni Haber-okudum.
“Basının Gençlik Üzerindeki Etkisi” konulu söyleşide,önemli gerçeklere değinmiş. Medyanın gençleri psikolojik olarak etkilediğini,reklamlarla tüketici toplum haline getirildiğinden bahsetmiş.
Televizyonun,iletişim araçlarının aşırı derecede zaman kaybına sebebiyet verdiklerine değinmiş.
Gençlere eğitimle kazandırılması gereken önemli bilgi ve değerlerin boş kalan yerlerinin medya tarafından doldurulduğuna işaret etmiş.
Bu tür söyleşilerin devamlı yapılması gerektiğine inanalardanım.Toplumu yakından ilgilendiren önemli tehlikelere dikkat çekmek ve tedbirlerin alınmasına zemin hazırlamak gerekir.
MANKURT işkencesinin günümüzde nasıl uygulandığını,gençlerimizin,insanımızın nasıl esir alındığını,modern esaret yaşantısının nasıl oluşturulduğunu ortaya koymak için bu tür faaliyet ve çalışmalara önem vererek dikkat çekmeliyiz.
Televizyon,internet,yazılı basın,telefon ve her türlü iletişim araçları sayesinde,nasıl düşünmemiz ve hareket etmemiz gerektiğini öğreniyoruz!!?
Mutlu bir toplum olmanın yolu,insanların sağlam değerlere uygun eğitilmesinden geçer.Sanal olarak oluşturulan değerlerden,yani MANKURTLAŞTIRAN her türlü etkilereden kurtulmak gerek.
Basın,televizyon,telefon,internet; elbette vaz geçilebilecek araçlar olamaz.Söylenmesi ve anlaşılması gereken söylemimiz şöyle olmalı.
İnsanlar;kendilerine hizmet ettirmek için keşfettikleri araçların esiri olmamalı.Araçları,amaç ve hedeflerine ulaşmak için hizmetinde kullanmalı.
Araştırıcı ilim adamları, iletişim araçlarının beyin faaliyetlerine,düşünme melekelerine,vücudun fonksiyonlarına verdiği zararlardan bahsediyorlar.
Bu zaralardan korunmak için,mümkün olduğunca doğal yaşam tarzına dönmeliyiz.
Değerlerimizden,kültürümüzden,öz değerlerimizden uzaklaştırıcı her türlü etkilerin, tehlikelerin farkında olmalıyız.
MODERN MANKURTLAŞMANIN önlenebilmesi, devamlılık isteyen,toplumun her kesimini ve yaş seviyesini içine alacak olan eğitim sayesinde olacağını unutmayalım.
ÖNEMLİ NOT:24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesi ile;bütün öğretmenlerin gününü kutlarım.Sağlıklı, mutlu bir yaşam dua ve dileğimiz olsun.