Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşmiştir” deyince Cumhurbaşkanı Erdoğan “Sayın Macron bak Türkiye'den sesleniyorum, NATO'da da söyleyeceğim, önce sen kendi beyin ölümünü bir kontrol ettir” demişti.
Macron, daha sonraki bir açıklamasında da doğrudan İslam’ı hedef alarak İslam’ın dünyanın her yerinde kriz yaşayan bir din olduğunu öne sürdü.
Fransa Cumhurbaşkanı’nın İslam hakkındaki sözleri ve Paris’in “ifade özgürlüğü” bahanesiyle Peygamber Efendimiz’e hakaret içeren aşağılık karikatürleri ısrarla savunması Müslümanlardan büyük tepki gördü.
İslam dünyasında Fransız mallarını boykot kampanyası başlatıldı ve o kampanya hâlâ devam ediyor.
Birçok Müslüman sabah gününe sosyal medya hesabında “İslam düşmanı Fransa’yı boykot” çağrısı yaparak başlıyor.
İslam’ın krizde olduğunu iddia etme küstahlığında bulunan ve aptalca açıklamalarla tüm okları üzerine çeken Macron’un son günlerde başı fena halde dertte.
Başkasını krizde olmakla suçlarken kendisi krizden bir türlü kurtulamıyor.
Birbiri ardına darbe yiyor.
Avustralya Fransa’ya büyük bir kazık atarak Paris’le imzaladığı denizaltı projesini iptal etti ve Washington’la nükleer enerjili denizaltı anlaşması imzaladı.
Aldatılmayı hazmedemeyen Macron, Fransa’nın Washington ve Canberra’daki büyükelçilerini geri çağırdı.
Anlaşmanın iptalini “ihanet” olarak niteleyen Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, “Sırtımızdan vurulduk” dedi.
Avustralya’nın denizaltı anlaşmasını iptal etmesinin ardından Macron’a bir darbe de İsviçre’den geldi.
Bern, Paris’ten alacağını duyurduğu Rafale savaş uçaklarından vazgeçti ve daha cazip olduğunu söyleyerek F-35 satın alacağını duyurdu.
Bunun üzerine Macron, İsviçreli mevkidaşı Guy Parlemin’le Kasım ayında yapacağı görüşmeyi tek taraflı iptal etti.
Fransa daha önce de benzer bir kriz yaşamış, 2016 sonbaharında Polonya bir önceki iktidarın Paris’le imzaladığı 50 helikopterlik ihaleyi iptal etmiş ve yerine Amerikan helikopterleri almaya karar vermiş, bunun üzerine Fransa-Polonya ilişkileri donma noktasına gelmişti.
Ülkesinde halkın desteğini iyice kaybeden ve Türkiye’ye sataşacağım derken ağzından çıkanı kulağı duymayan Macron, son olarak ettiği laflarla bu kez Cezayir’i kızdırdı.
Fransız işgalinden önce Cezayir diye bir ulus bulunmadığını iddia eden Macron, “Türkiye'nin Cezayir’de oynadığı rolü ve kurduğu hâkimiyeti tamamen unutturabilmesi beni büyüledi. Cezayirliler tek sömürgecinin bizim olduğumuza inanıyor” dedi.
Kuzey Afrika tarihinin Türkler tarafından yapılan dezenformasyon ve propagandayla Fransa nefretine dayalı bir söylem üzerine kurulduğunu söyledi.
Fransa Cumhurbaşkanı’nın Cezayirlilere hakaret içeren açıklamaları üzerine Cezayir Paris’teki büyükelçisini geri çağırdı ve hava sahasını Fransız askeri uçaklarına kapattı.
Türklerin ve Fransızların geçmişte Cezayir’deki varlıklarını aynı şeylermiş gibi göstermeye kalkışan Macron’un unuttuğu bazı gerçekler var.
Onların başında da Türklerin ve Cezayirlilerin aralarında din bağı bulunan iki kardeş halk oldukları ve Türklerin o coğrafyada Müslüman kardeşlerini barbar Avrupalıların saldırılarından korumak için bulundukları gerçeği geliyor.
Bir başka gerçek de Fransızların bir buçuk milyon Cezayirliyi vahşice şehit etmiş olmaları.
İstanbul’da Cezayirlilerin kafataslarının sergilendiği bir müze yok ama Paris’te var.
Son günlerde arka arkaya aldığı darbelerle iyice aptallaşan Macron unutmuş olabilir ama Cezayir halkı tüm bu gerçeklerin farkında.