Yeni Şafak gazetesinde dün ilginç bir vardı.
Haberin sürmanşetinde Suat Kılıç yer alıyordu. Ancak yer alış şekli biraz ilginç olmuş. Sayın Kılıç gazeteden birilerini fena kızdırmış olacak ki, haberin manşetinde ARIZA BAKAN şeklinde kendisine yer bulmuş.
Suat Kılıç’ı en iyi tanıyanlardan birisiyim desem abartmamış olurum.
Ak Parti Genel Merkez’inin dergisi “Türkiye Bülteni”nde, ben yayın kurulu üyesiyken, kendisi de genel yayın yönetmeniydi. Her hafta toplantı yapar, değişik vesilelerle bir araya gelir ve doğal olarak birlikte çalışırdık.
Tabi her toplantı da münakaşa ya da münazara vardı. Ben Suat Bey’le geçen sakin bir gün hatırlamıyorum. Zaten pek geçindiğimizde söylenemezdi.
Tabi aramızda amir-memur ilişkisi yoktu. Her ikimizde siyaset yapıyorduk. Daha çok ağabey – kardeş ilişkisi olunca haddimizi bilmeyerek bizde ufak tefek, gücümüz yettiğince(!) münakaşa ediyorduk.
Aradan epey zaman geçti. Suat Bey bakan oldu. Gençlik ve Spor Bakanı olarak görünce çalışanları adına zaten içimi bir hüzün kapladı. Suat Bey zor biridir. Karakteri öyle, değişemez ya adam.
Devam eden günlerde Spor Genel Müdürü olarak Sayın Mehmet Baykan’ın atandığını duyunca önce aradım kendisini, sonra yanına gittim. “ağabey sana Allah kolaylık versin” dedim.
Zira Sayın Baykan’ı tanıyorum, Suat Bey’i de tanıyorum. Bu undan ve yağdan helva çıkmaz. Biliyorum. Tarzları uymaz, hayata bakışları uymaz, sinir hastası olur Sayın Baykan. Başka bir şey olmaz.
Bakan Bey kendince bir şeyler yapmaya çalışıyor tabi. Ancak buradan yola çıkarak bir konuya değinmek istiyorum.
Gençlik ve Spor bakanlığı maalesef makam dağıtma bakanlığı dışında bir amaca hizmet edememiş, çoğu açıdan kadük kalmış ve gereksiz bir bakanlıktır. Bunun Sayın Bakan’ın karakteri ya da tutumlarıyla bir ilgisi yok.
Bakanlığın uğraşacağı bir alan yok.
Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü diye bir yer var Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda. Yaptığı bir iş yok, ürettiği bir hizmet yok. Ne işe yarayacak, ne yapacak gerçekten bilende yok.
Spor Genel Müdürlüğü diye bir birim var. Tamam, illerde evet de, ilçelerde ne yapacak, çimlerin kaç santim olacağını mı ölçecekler?
Kısacası taşra teşkilatları kurulduğunda ilçede ne yapacağı belli olmayan garip bir teşekkül.
Aslında aynı durum Kadın ve Aile Bakanlığında da var.
Hizmet alanı çakışan bir sürü birim. Kimin ne iş yapacağı belli değil.
Aile danışma merkezleri kuruluyor ilçelere. Ne gerek var anlamıyorum. Bu ülkenin parası bu kadar çok mu?
10 bin kişilik bir ilçeye 10 kadro veriliyor. Bir aile danışma merkezinin devlete maliyeti aylık neredeyse 50 bin lira.
Oysa bu iki bakanlığın işleri Milli Eğitim’in var olan taşra teşkilatları, özelikle Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlükleri tarafından kolaylıkla verilebilir.
Basit bir ortaklık anlaşmasıyla çözülebilecek olan bu iş için milyarlarca lira para harcanacak. Birinin Sayın Başbakan’ı uyarması gerekiyor. Bu iki bakanlığın yeniden düzenlenmesi ve gereksiz teşkilatlanmanın önüne geçilmesi israfa son verilmesi gerekiyor.
Suat Bey’in de biraz daha hümanist ve hoşgörülü olmasında da fayda var tabi.