Yağmur hızlanmaya başladı…
Yağmurun hızlanmasından ürken tek kişi genç adam değildi. Çoğu kişinin aklına o günler gelmiş ve panik olmuşlardı. Lunapark boşalıyordu. Herkes koşuşturarak uzaklaşıyordu. Genç adamın arkadaşları da hadi bizde gidelim diye konuşurken aralarında birinin eksik olduğunu fark ettiler. Hangi ara nereye kaybolduğunu anlamamışlardı. Biri telefon ile aradı. Çaldı, çaldı ama açan olmadı. Dağılarak genç kızı aramaya koyuldular.
Genç adam tek başınaydı. Arkadaşlarının tam tersi yönde korku tüneline doğru yol aldı. Etrafta hem gözüyle arkadaşını arıyor hem de ismini bağırıyordu. Fakat ne yazık ki bir yanıt yoktu. Yağmur ise yağmaya devam ediyordu. Şimdiden üzerinde kuru yer kalmamıştı.
Daha da arkalara doğru ilerlediğinde tünelin köşesinde yere doğru sarkmış bir el gördü. Hızlı adımlarla ele doğru koşuşturdu. Elin sahibinin karşısına geldiğinde bunun arkadaşı olduğunu gördü. Korktuğu başına gelmişti. Telaştan ne yapacağını bilemedi.Genç kız yerde oturur pozisyonda yarı baygın bir şekilde yatıyordu. Daha çok nefessiz kalmış, başı dönmüş gibiydi. Genç adamın söylediklerini işitiyor, cevap veremiyordu. Kızı kucağına alıp götürmek istedi. Kız ise buna karşı geldi. Arkadaşlarına genç kızı bulduğu için bağırdı ama yağmurun sesinden hiç duyulmuyordu. O da bu işi telefondan halletmek zorunda kaldı.
Gençler toplandığında kız biraz kendine gelebilmişti. Arkadaşlarının ısrarlarına rağmen oradan uzaklaşmayacağını belirtti. Nedenini sorduklarında ise daha fazla dayanamayıp korktu tünelinde birinin olduğunu söyledi.
Evet şu anda lunaparkta onlardan başka kimse yoktu. Ve evet korku tünelinde birisi olabilirdi, varsa da onlara neydi? Belki ıslanmamak için girmişti kim bilir. Kıza “olabilir, ne yapabiliriz” diye geçiştirmek istediler. Ama anlamıyorlardı.
Tüneldeki normal biri değildi.