Ramazan Bayramı’nın öncesi ve sonrasında bir hafta Konya’da vakit geçirdik. Seçim muhabbeti, siyaset yine her yerde karşımıza çıksa da başka şeylerle ilgilenmek iyi geldi. Belediyeleri eleştirirken yeri geldiğince takdir etmeyi de bilmeliyiz. Son yıllarda belediyelerimizin eliyle Konya adeta bir kütüphaneler şehrine dönüştü. Kütüphaneyi elbette giden, orada kitap okuyanlar takdir eder. Gitmeyen, bilmeyen için boş bir yatırım olarak görülebilir. Bayram ziyaretlerinde kulağımla Konya belediyeleri anca park, gençlik merkezi yapıyor, başka yaptıkları bir şey yok diyeni bile duydum(!) Elbette cevap vermedim…
Belediyelerin işi zor. Özellikle kentsel dönüşümle boşa çıkan alanlara farklı yatırımlar yapsalar belediye rant elde etmeye çalışıyor diye eleştirilir. Kütüphane, gençlik merkezi vb. sosyal tesis yapılsa her tarafı bunlarla dolduruyorlar bu kadarına gerek var mı diye farklı bir eleştiri ortaya çıkıyor. En iyisi belediyelerimiz özellikle gençlerin taleplerinden yola çıkarak kendi bildiklerinden şaşmasınlar.
Bu kadar kütüphaneye gerek var mı diyene kendi öğrencilik hayatımdan örnek vereyim; benim ortaokul, lise yıllarımda Konya’da sadece İl Halk Kütüphanesi vardı. Kütüphane o zaman Mevlana’nın karşısındaki küçük binasındaydı. Güncel kitaplar yoktu. 20, 30 senelik, kapakları yırtıldığından dolayı ciltlenmiş kitapları okumaya çalışırdık. Bu kitaplar özellikle yeni okuma alışkanlığı kazanacak öğrenciler için hiç de cazip değillerdi. Okuduğum lisede kütüphane denilen bir yer vardı ama lise hayatım boyunca açık olduğunu hiç görmedim. Hocaların dediğine göre yeteri kadar kitap olmadığından kapalı tutuluyordu. Çok eski zamanlardan bahsetmiyorum. 2000, 2006 yılları arası andığım dönem. Üniversiteye başladığımda Selçuk Üniversitesi’nin kütüphanesini görünce ağzım açık kalmıştı.
Şimdi ise belediyelerimiz şehrin dört bir yanını kütüphaneler ile donatıyor. Somut bir örnek vermem gerekirse Karatay Belediyesi tarafından yakın zamanda açılan Ali Ulvi Kurucu Gençlik Merkezi içerisindeki Prof. Dr. M. Sabri Küçükaşçı kütüphanesini söyleyebilirim. Gençlik Merkezi çok katmanlı plânlanmış. Çeşitli kurslar, etkinlikler düzenleniyor. Merak edenler mutlaka araştırmalı. Benim ilgimi kütüphane çekti. Üye olunarak kitaplar alınabiliniyor. Yeni bir kütüphane olmasından dolayı güncel kitapların da büyük bir kısmı var. Okuyucular istedikleri kitapları da talep edebiliyormuş.
Yazar çeşitliliği de oldukça fazla. Burada Karatay Belediyesi’nin hoşgörüsünü de görüyoruz. Sezai Karakoç’tan İsmet Özel’e ondan Mustafa Kutlu’ya edebiyatımızın değerli isimleri yer alıyor. Bugün herhangi bir CHP’li belediye tarafından oluşturulan kütüphanede bu bahsettiğimiz isimlerin kitaplarına büyük ihtimalle yer verilmez. Lakin Karatay Belediyesi tarafından oluşturulan kütüphanede Zülfü Livaneli’den Orhan Pamuk’a ondan Elif Şafak’a kadar sayabileceğimiz pek çok muhalif daha doğrusu muhaliflikleri bu ülkenin halkına olan yazarların kitaplarına yer verilmiş. Doğrusunun yanlışının takdirini kamuoyu yapsın, biz olaya sadece edebiyat penceresinden bakarız.
Ekonomik krizle birlikte kitap fiyatları da uçtu. Ortalama yüz liranın altında kitap yok. Merakla okuduğum polisiye yazarının yeni kitabının fiyatı 400 liranın üzerinde. Bu fiyatlarla kitap okumak da artık lüks oldu. Gençlerin zaten böyle bir imkânı yok. Bu durumda kütüphaneler kurtarıcı oluyor. Kâğıdı ithal ettiğimiz sürece fiyatlar daha da artacaktır. Geçtiğimiz yıl “Yerli Kâğıt İçin Neyi Bekliyoruz?” başlıklı bir yazı yazmıştım, merak eden arşivden okuyabilir. Elbette bu yazıya da bir geri dönüş olmadı. Yetkililerimizin daha önemli işleri olduğundan bu tarz kâğıt kürek işleri ile uğraşamazlar. Çok sıkıştıkları yerde “basılı kitabın modası geçti, gelecek elektronik kitapta” der geçerler. Nasıl olsa her dediklerini savunacak soytarıları, pardon sosyal medya fenomenleri var.
Bu arada eski stadın bulunduğu alana yapılan millet bahçesinin içerisinde bulunan kütüphaneden hâlâ kitap temin edilemiyor, sadece orada okunabiliyor. Bilmem kaç yüz sayfalık romanın elbette orada bitirilme imkânı yok. Büyükşehir Belediyemiz bir an önce o kütüphaneye de üyelik sistemi getirmeli. Kitaplar âtıl bir şekilde rafta durmaktan kurtulmalı. Bu çok zor olmasa gerek.
Kitaplarla kuşaklar, nesiller inşa edilir. Belediyelerimizin oluşturduğu kütüphanelere bu gözlerle bakmalıyız. Bundan yirmi yıl sonra bu kütüphanelerde yetişip çok farklı alanlarda ülkemize hizmet edecek insanlar buraları hayırla anacaktır. İşte bu yüzden ihtiyaca göre kütüphanelerin yenileri açılmalı, içeriği sürekli güncellenmelidir. Emeği geçenlerden Allah razı olsun.