Sözün sonundan başına geldim.Ne zahmetli bir yol.
Yolculuk biraz bunaltıcı.Mevsim kışa yakın,o sebepten soğuk dahi yakıcı.
Soğuk bir ev,soğuk bir memleket,soğuk bir mevsim olabilirde;
Soğuk insanlarda neyin nesi?
Kışa bir özenti mi var?
Gönüllerdeki, kutup hali de nedir?
İnsanlar içindi sanırım konuşmak.?
Konuşmak ve anlaşmak. Anlaşılması güç hallerdeyiz.
Anlaşılamayacak kadar güçsüz kalmışız.
Sözcükler artık konuşmamız için değil de adeta birbirimizi incitmek için bir silah gibi.
Silahı kafaya dayarsınız,sözcükleri ise hayatına.!
Tek kurşunla vurursunuz maktulu tek iz bırakmadan.
Yaşarken, öldürürsünüz.
İşte o insana Azrail iki defa gelecektir.
Bunun vebalini alabilir misiniz?!
Düşünsenize;
İnsanların haklarını yedikten sonra bir tövbe ile olacağını mı sanırsınız?
Olmaz!
Bin tövbe ile de olmaz, yok öyle kurtuluş !
Söz konusu, “Kul Hak’kı”ise olmaz.!
İnsani insana hakkını o kadar kolay helal eder mi.?
Ak ile kara ayrımın da, beyaza gri diyen,grileşmiş insanlar var.
Bari siyah olun.!
Siyah olun ve kapatın,kusurları,günahları.
Bağrınıza basın gece misali,insanları.
Eleştirmeyin,siz yol gösterin,destek olun.
Bağrınıza basın ve dinlendirin.
Dillendirmek,sizin haddinize değil.!
Ne yana dönelim? Kime yönelim?
Kimse anlamıyor bizi öyle değil mi?
Biz, birilerinin anlayışına sığınmak için çaba gösterdiğimiz için, açık da kalmadık mı?
Aslında yön de belli, yol da…
Kıble’miz bir, yolumuz bir.
Şu fani Dünya’nın sahteliklerine aldanmışlığımız gülünç değil mi.?
İmtihanlara; Ah, vah, eyvah!Nazarıyla bakmasak kazanacağız belki.
Bir tip insanlar daha var.
Kusurunuzu, hatanızı görüyor ve ses etmeden,sessiz bir izleyişe geçiyorlar.
Bu insanları rahatsız etmiyor, birilerini üzmüş ihtimalleri.
Birilerini kırmış olmalarını, sorma gereği bile duymuyorlar.
Kusurları ya da hataları göstermenin adını; ”bana eleştirmek düşmez ama..” diye başlayan cümlelerle kuruyorlar.
Eleştirmeyeceksiniz. Doğruyu ve yanlışı göstereceksiniz.
“Düz Sami” mantığı ile olmuyor.
Üzgünüm.
“Ters giden bir şey mi var?” diye ilk soran sizseniz, hakikaten insanlığınızı kaybetmemişsiniz.
Umursamaz tavırlar içinde değilsinizdir.
Önemsiz görmemişsinizdir.
Yüzüne vurup,rencide etme girişimlerimiz kesinlikle,
kusuru/hatayı gösterme yolu-yordamı değildir.
Seni alakadar eder.!
Müslüman kardeşiysek eder.!
Hem, ”kusuru kendisine söylenmeyen ayıbını,hüner sanır.!”
Düşünmeli insan,bizler nasıl “Müslümanlar” oluverdik.!
Gerçi bir de şu durum var,insan önemsediği kişinin iyi olmasını ister.
İster ve uyarır.
İster ve yanında olur.
İster ve destek olur.
Lakin,insan unutmamalı ki;
Müslüman,Müslüman’dan sorumludur.! 2*2=4 bu kadar.
Bir vurdumduymaz hali,bir Yahudi zihniyeti.
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın tarzı hayatların içinde bulduk kendimizi.
Müslüman,Müslüman’dan sorumlu değilse,
Allah neden kardeş ilan etti bizi.?!
14 Asır evvel parlayan yıldızlara baktığımızda bu durumu çok güzel bir şekilde görebiliriz.
Onlar,kardeşlikte,yıldız oldular.
Bizleri kardeşlikten uzaklaştıran ve hızla etkisi altına alan bu kutup esintileri normal gelmiyor bize.
Tez vakitte,kardeşliğimizin bilince ve şuurunda olmamız duasıyla.