Yerel reklam ajanslarının en çok üzerine çalıştığı iş olsa da kurumsal kimlik hala daha logo ya da antetli kağıt yaptırmaktan ibaret anılmaya devam ediyor. Ancak kurumsal kimlik bir çok bileşeni içinde barındırır ve bu bileşenler sizi yansıtır. Kurumsal kimlik müşteriyle, tedarikçiyle, toplumla sizin aranızda iletişim kuran öğelerdir. Müşteriniz sizi internetten araştırırken, mağazanızdan içeri girerken, yolda yürürken kurumsal kimlik öğelerinizle karşılaşır ve müşteri zihin haritasında bir yer alırsınız.
Kurumsal kimlik deyince maalesef hala algılanan renk cümbüşü bir logo, kartvizit, antetli kağıtlar, dosyalar zarflar oluyor. Bunlar kurumsal kimliğin öğeleri olsa da her biri bir iletişim aracı. Her biri müşteriyle bağınızı kuracak sizin adınıza söz söyleyen bileşenler. Peki, bu bileşenleri ne kadar bilinçli ve yerinde kullanabiliyoruz, oluştururken ne kadar bilinçli hareket ediyoruz. Genelde “Bize bir kartvizit” lazım anlayışında bir kurumsal kimlik oluşturma sürecine başladığımız görünüyor. Ajanslarımızda en kolay para kazanma yöntemi olarak gördükleri için kapıdan giren müşteriye önce logoyu değiştirmeyi sonra da bir kurumsal kimlik değişimi öneriyorlar. Tabi her gelen ajans bir logo değiştirdiği için olan müşterinin cebine ve alt üst olan müşteri algısına oluyor.
Kurumsal kimlik dediğimiz unsur birçok sınırlandırmayı da beraber getiriyor. Öncelikle unutmayın ki oluşturduğunuz kurumsal kimlik sizin sektörünüzü çağrıştırmalı. Yaptığınız işle alakalı olduğunu göstermeli. Tüketici logonuzu gördüğünde algılarda doğru işe çentik atabilmeli. Kimliğiniz imajınızın oluşmasına katkıda bulunan unsurlar olarak görev yapar. Öncelikle kurum olarak nerede olduğunuzu, nerede olmak istediğinizi ve nasıl algılanmak istediğinize karar verin ki kurumsal kimliğiniz bu amaca hizmet edebilsin. Unutmamak gerekir ki tasarımda her bir rengin, her bir çizginin dahi belirli çağrışımları vardır. Siz bunu fark etmeseniz de müşteri beyni bunları otomatik olarak süzgeçten geçirir. Eğer sektörünüzle tamamen ters düşecek renk kullanımları yaptıysanız müşteri zihni sizi otomatikman ret edecektir. Bunun en iyi örneklerinden birisi Arçelik firması oldu. Marka yıllar sonra kurumsal kimliğinde yeni bir yapılanma gerçekleştirdi. İnsanların gözünde hantal olarak algılanan marka bir anda yaptığı atılımla zihinlerde yerini değiştirebildi. Arçelik markasının eski logosuyla yeni logosu arasındaki farkları izleyen araştırmalar markanın eskiden hantal, yaşlı ancak şimdi dinamik ve genç algılandığını göstermektedir. Tabi ki Arçelik bunu sadece logosunu değiştirerek yapmadı. Olmak istediği imaj noktasına kendisini taşıyabilecek tüm bileşenleri başarıyla kullandı. Logosunu değiştirerek ortada ben logomu değiştirdim diye bağırarak dolaşmak yerine markasını yeni imaja adapte etmek için tüm pazarlama bileşenlerini harekete geçirdi. Çelik maskotu da bu algıyı değiştirmede etkili oldu.
Kısaca özetlemek gerekirse kurumsal kimliğinizi oluştururken; yaptığınız işi, sektörünü, hedef kitlenizi, pazar koşullarını ve rekabeti de göz önüne alarak iyi karar vermek gerekiyor. Aksi takdirde algılarda yer edinemeyen, konuştuğu anlaşılmayan, kalıcı olamayan bir marka olursunuz. Bu haftayı da doğru ve güzel logo kullanımına bir örnekle bitirelim. Amerikan lojistik firması Fedex, E ve X harfleri arasında kullandığı ok işareti ile sektörün önemli albenisi “hız” ve “hassasiyet” mesajını tüketicisine veriyor. Renk kullanımları da sektörünü çok iyi yansıtıyor.