Geçen haftaki yazımda bu köşeyi, “Kürt gençlerden Erdoğan’a mektup” başlığıyla gençlerin görüşlerine ayırmıştım. Bu hafta da köşemi Doğu ve Güneydoğu’daki Kürt aşiret liderlerinin PKK’ya yaptığı çağrıya ayırmak istiyorum…
Bu bölgelerimizde yaşanan terör olaylarının, halkı ve emniyet mensuplarımızı nasıl etkilediğini, onların neler yaşadığını uzaktan tahlil ve tespit etmek çok da kolay değil. Yapılan tespitlerin ne kadar doğru olduğu da tartışılır. İstiyorum ki, bölgede yaşayan gençler, yaşlılar, kadınlar, aşiret liderlerinin sesine kulak verelim. Dışardan ahkam kesmek kolay. Bu ortamda bizim değil, onların ne söylediği önemli. Türkiye onların sesini duymaya muhtaç. Algı operasyonu yapanların, iktidarla kavgasına bu halkı alet edenlerin sesini duymaya ihtiyacımız yok…
120 aşiretin temsilcisi ve kanaat önderi, Şırnak’ın Şenoba beldesinde bir araya geldi. Grup adına konuşan Alihan Babat, 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle tarihi bir çağrıda bulunmak üzere toplandıklarını söyledi.
Çözüm Süreci ile silahın devre dışı bırakılarak, sorunların siyaset zemininde çözümü için medeni bir toplumsal ortamın tesis edilmesini amaçladığını kaydeden Alihan Babat, “Bu süreçte silahların susması ve can kayıplarının yaşanmaması en büyük kazanımımız oldu. Bölgede hayat normalleşti, insanlarımız geleceğe güvenle bakmaya başladı. Birkaç ay öncesine kadar hepimizin büyük bir memnuniyetle karşıladığı bu demokratik ortamın ortadan kalkması için hiçbir gerekçe yoktur. Yaşadığımız 30 yıllık tecrübe silahın miadını doldurduğunu, acı ve gözyaşından başka silahla elde edebilecek bir kazanım olmadığını hepimize öğretti” diye konuştu. Babat, 7 Haziran seçimlerinin ortaya koyduğu tabloyu, bölge insanının siyasete verdiği desteğin göstergesi olarak değerlendirdiklerini aktardı.
“7 Haziran Türkiye siyasetinin önünü açmıştır. Ülkemizde bireysel ve toplumsal her türlü talebin meşru siyaset zemininde demokratik biçimde dile getirilmesi ve savunulması mümkündür” ifadelerini kullanan Babat, “7 Haziran sonrasında silahların yeniden devreye girmesinin makul bir izahı yoktur. Kardeş kavgasının sona ermesi ve barışın yeniden tesis edilmesi için silahlı örgüt mensuplarının şiddete son vermesini ve ivedilikle ülkemizi terk etmelerini istiyoruz” dedi.
Babat aşireti lideri Alihan Babat bölgenin aile büyükleri olarak, çatışmanın sora ermesini ve çözüm sürecinin yeniden hayata geçirilmesi için gerekli katkıyı yapmaya hazır olduklarını söyledi. Babat, sözlerini şöyle sürdürdü; “Çatışma ortamından hiç kimsenin elde edeceği bir kazanç yoktur. Bölgemizin silaha değil, huzura, barışa ve sağduyuya ihtiyacı vardır. Önceliğimiz, demokrasimiz üzerindeki silah tehdidinin ortadan kaldırılması, meşru demokratik siyasetin korunmasıdır. Biz bu süreçte devletimizin yanında yer almaya devam edeceğiz. 1 Eylül Dünya Barış Gününde bölgemizdeki barışın yeniden tesisi için her türlü gayret ve fedakarlığa hazır olduğumuzu tekrar ifade ediyoruz.”
Burada aşiret liderlerinin açıklamaları arasında yer alan çok önemli üç noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Basında yaygın olarak kullanılan, halkımız arasında da kabul görmeye başlayan tüm Kürtlerin HDP’li olduğu, PKK’ya destek verdiği propagandası ve kanaati yanlıştır. Tehlikeli bir söylem ve algı operasyonudur. Bu söylem ve dil HDP ve PKK’nın arayıpta bulamadığı şeydir. Kürtlerin tamamını terör destekçisi ve terörist olarak görmek ve sunmak büyük bir yanlış, tehlikeli ve kasti bir suçlamadır. Halkımız bu propagandaya karşı dikkatli olmalıdır. Aşiret liderlerinin de açık ifadesiyle PKK terör örgütü olarak kabul edilmektedir.
Açıklamada gördüğümüz ikinci önemli nokta, “Biz bu süreçte devletimizin yanında yer almaya devam edeceğiz” ifadesidir. Halkımız üzerinde, Kürt halkının ayrılıkçı olduğu yönünde bir kanaat oluşturulmak istenmektedir. Açıklamada görüldüğü üzere bu doğru değildir. Bu konuda da halkımızın Kürt kardeşlerinin elini bırakmamasını istiyorum.
“Yaşadığımız 30 yıllık tecrübe silahın miadını doldurduğunu”, “Kardeş kavgasının sona ermesi ve barışın yeniden tesis edilmesi için silahlı örgüt mensuplarının şiddete son vermesini ve ivedilikle ülkemizi terk etmelerini istiyoruz” ifadeleriyle de Kürtlerin silahlı mücadeleye karşı olduklarını açıkça görüyoruz. Silaha karşı, barışı destekleyen Kürt halkını bu yürüyüşte yalnız bırakmayınız…
Biz birbirimizin elini bırakmazsak kimse aramızı bozamaz…