Türkiye'de Kürt seçmen kitlesi homojen değildir. Kürt seçmenlerle alakalı farklı siyasal grupların oluşturdukları gerçekte tam da doğru olmayan mitler vardır. Günümüzde bu mitler, Kürt seçmenin tamamını ihtiva eder düşüncesiyle sadece efsaneleşmiş, varsayım ve söylenceden ibarettir.
Misal olarak İslamcılara göre Kürt seçmeni; ümmetçi, muvahhid ve muhafazakar, ulusalcılara göre Kürt seçmeni; aşiret türü örgütlenme biçimini benimsemiş, ağanın emriyle blok halinde oy kullanan, Marksist-Leninist ve Sosyalistlere göre ise sokakta hak arayan direnişçi tülbentli kadınlardır. Kısaca herkesin kendi anladığı şekilde bir Kürt seçmen profili vardır. Oysa hakikatler var olan bu algılardan oldukça farklıdır.
Realitede muhafazakar Kürtler HDP ile AK Parti arasında, Alevi Kürtler de HDP ile CHP arasında tercihlerini yaparken, altı milyona yaklaşan oyu ile HDP, günümüzde DEM Parti ile Kürt kimliğinin ve Kürt siyasal hareketinin ana temsilcisi konumunda bulunur.
Kürt seçmenin, vatandaşlık kimliğine önem vereni AK Parti de, etnik kimliği önemseyeni HDP etrafında konsolide olsa da, sosyolojik zeminde HDP'yi destekleyen ve HDP zihniyeti ile özdeşleşen bir seçmen grubu oldukları tam olarak iddia edilemez. Fakat her iki Kürt seçmenden birinin HDP'ye oy verdiği rahatlıkla söylenebilir.
Özü itibariyle Kürt seçmenin olmazsa olmazı hangi fraksiyonda olursa olsun her zaman Kürt kimliğini esas almasıdır. Heterojen bir dağılıma sahip olmayan Kürt seçmenin, seçim sath-ı mailine girildiğinde hangi partiye oy verecek olursa olsun Kürtlerin kendini yönetme ve ana dilde eğitim gibi siyasi taleplerde zengin-fakir, eğitimli-eğitimsiz fark etmeksizin ortaklaştıkları görülür.
DEM Partinin İstanbul'da tek başına aday çıkarma kararı…
Yakın zamana kadar Cumhuriyet Halk Partisi ile ittifak yapması düşünülen DEM Partinin 31 Mart'ta yapılacak seçimde İstanbul'da kendi adayını çıkartarak seçimlere katılma isteği söz konusu. Esasında parti yönetiminin İstanbul'da tek başına aday çıkarma kararı siyaset dengelerini değiştirecek bir strateji. Çünkü Kürt seçmenlerin İstanbul'da çok büyük etkisi var, en büyük Kürt nüfusu orada yaşıyor.
Alınan bu kararla DEM Parti, İstanbul belediye başkanlığı yarışını kazanamayacaktır belki ama Cumhuriyet Halk Partisinin adayı Ekrem İmamoğlu'nu çok zora koyacak, AK Partinin ise önünün açılmasını sağlayacaktır.
İmralı ve Kandil'den sonra Edirne'nin ağırlığı
Edirne F Tipi Cezaevinde Kobani Davası'ndan 7 yıldır tutuklu yargılanan HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın, 25 Aralık ile 8 Ocak arasında yapılan duruşmaları oldukça dikkat çekici. ''Şeyh Said, Kürdistan ve Öcalan'' vurgularıyla İmralı paradigması temelinde savunma yapan Demirtaş'ın, kendi tabanında umut ışığı olduğu muhakkak. Kürt seçmen kitlesinde popülaritesi yüksek, Kürt tabanında fenomenleşti ve Kürt siyasal hareketinin için de özgül ağırlığı oluştu. Kürt toplumunun geniş kesimleri artık onu dinliyor ve alternatif olarak görüyor.
Kendisi, erken siyasi döneminde, Kürt siyasetinin beklentilerini, Öcalan'ın etkisi altında kalarak oluşturulan politikalarla belirliyordu. Artık daha özgün belirlediği görülüyor. Eşi olan Başak Demirtaş'a, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olması yönünde telkinde bulunması, Kürt seçmen tabanına yönelik yaptığı açıklamaları, Kürt siyasetinde var olmaya, özne olarak kalmaya devam etmesi, susturulmayı da kabul etmeyeceğinin bir işareti.
Peki ya Kandil ve İmralı?..
Bugüne kadar örgütün siyasi uzantısı bağlamında kurulan tüm partilerde, alınan bütün önemli kararların arkasında Öcalan'ın olduğu iyi bilinmelidir. Dolayısıyla İmralı'nın onaylamadığı bir ismin, her kim olursa olsun adaylığı asla gerçekleşmez. Bu hipotez üzerinden devam edilirse, şayet İmralı ile Edirne arasında bir çatışma söz konusu ise o vakit Başak hanımın adaylık süreci İmralı'ya da takılmış olabilir?
Bir başka önemli gelişme ise 8 yıldır ortalarda görünmeyen ve bugüne kadar hiç konuşmayan, Kürt siyasetinin önemli isimlerinden Leyla Zana'nın bir anda sessizliğini bozarak Duvar gazetesine uzun bir röportaj vermesi durumudur. Geçmişte fay hattı kıracak kadar sivri, Kürt siyasi hareketinde bir o kadar etkin olan Zana, yeniden siyasi arenaya dönebileceğinin sinyallerini veriyor.
Leyla Zana'nın, şimdi bir anda ortaya çıkma kararı, DEM Partinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde tek başına aday çıkarma kararından ayrı ve bağımsız değildir…
Aksine seçim öncesinde yeni bir sürecin temellerinin atıldığının işareti olarak değerlendirilebilir…