Uluslararası Terörizmin finansörü G-7 Ülkeleri tarafından 1989’da kurulan Mali Eylem Görev Gücü (FATF) 16 Aralık’ta TBMM’ye bir Kanunun sevkini sağladı. Çok alışık olmadığımız bir hızda birkaç günde Adalet ve İçişleri Komisyonlarından geçirilen Kanun 25 Aralık gecesi Gazi Meclisin Genel Kuruluna geldi. Cumartesi sabah 03.00’e kadar ilk 19 maddesi, cumartesi günde kalan maddeleri geçen Kanun ‘Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun’ gibi ürperten bir başlık ile kanunlaştı. Bu başlık bile Kanun metni üzerinde bir tartışma istenmediğini deşifre etmektedir.
Kanunun Genel Kurul görüşmelerini bütünü ile izledim. Görüşmeler sırasında Adalet Komisyonu’nun etkinliği dikkat çekici idi ve metni tartıştırmadan, hızlı geçirtmek için çabaladı. Bunun içinde milletvekilleri konuşma haklarını çoğunlukla kullanmadılar. Muhalefet ise, Kanun maddelerinin kamuoyu gündemine taşınmaması için taktiksel engellemelere başvurdu ve bu o kadar belirgindi ki bir maddedeki ‘eklenmesi’ ibaresinin ‘ilave edilmesi’ olarak değiştirilmesini teklif edecek kadar işin esasından uzaktı. Büyük bir fırsatı kaçırdı ya da bu fırsatı kaçırmayı istedi. Not ettik.
Türkiye’yi normalleştiren, vesayeti tasfiye eden ve 15 Temmuz Gecesi hain FETÖ kurşunlarına, FETÖ’cü pilotların bombalarına hedef olan ve GAZİLİK payesini alan TBMM’nin ve milletvekillerinin, müesses nizamın böylesi bir dayatmasına karşı daha çok insiyatif almasını beklerdik, olmadı.
‘Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun’ buyurgan bir dile ve ürperten bir içeriğe sahip.
Kanun yapma tekniği olarakta fevkalede sakıncalı bir yöntem benimsenmiş. Kanunda kitle imha silahlarının yayılması ile ilgili hükümler dışında sendika, dernek ve vakıfların kurumsal varlığına yönelik tehditler, maddelere serpiştirilmiş. Öyle ki soruşturma açılması bir dernek yöneticisinin görevden uzaklaştırılması, derneğin faaliyetinin durdurulması hatta derneğin feshi için yeterli. Gazze’ye milyarlık yardımlar götüren bu yüzden de İsrail’in hedef listesindeki bir derneğimize örneğin Kızılay’a veya İHH’ya, bu madde kapsamında faaliyet durdurmadan feshe kadar giden yaptırımlar uygulanabilecek. 17-25 Aralık 2013’te bir insani yardım derneğine ait depoları El-Kaide ile ilişkilendiren Todays Zaman’da çıkan espiyonajlar, bu haberlerin Müesses Nizamın küresel medyasında manşetleştirilmesinin arkasındaki strateji bu Kanun ile daha net anlaşılmaktadır.
Ayrıca Bu Kanun, STK’ları kayıt dışılığa itecektir.
Evet, Sivil Toplum çok derin bir travma ile karşı karşıya…
İstanbul Sözleşmesindeki benzer bir süreci yaşamaktayız. Konu, kamuoyunda tartışılmadan müesses nizamın dayatmaları ile Gazi Meclisimizden ve kamuoyundan kaçırılmaktadır. İstanbul Sözleşmesinin de tartışılmasına izin vermemişlerdi.
İstanbul Sözleşmesi ‘Kadına Yönelik Şiddetin Engellenmesi’ başlığı ile başlayıp ‘tercihe dayalı cinsiyet gibi’ batıda bile kabul görmeyen normali nasıl Türk toplumuna dayattı ise, kadına şiddeti engellemek için çıktığı yolda yüzlerce kadının şiddete maruz kalmasına neden oldu ise; Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun da ‘15 Temmuz gecesi alan hakimiyeti tesis eden islami STK’ları itibarsızlaştırıp atomize, örgütsüz bir Türkiye dayatmaktadır. Ki bu STK’larımız 28 Şubat sürecinde siyasi alanın daraldığını görerek insiyatif almış, sivil alanı kullanarak bir direniş hattı oluşturmuş ve bugünkü vesayeti tasviye eden, Türkiye’yi normalleştiren siyasi konjukturü üretmişti.
İçinde olmadığımız, ‘Dünya Beş’ten Büyüktür.’ diyerek meydan okuduğumuz Güvenlik Konseyi kararları ile Türkiye Sivil Toplumuna yönelik bir operasyonun yasal zemini hazırlanmaktadır. İktidarın Bizden olması hatta Burokratın Bizden olması yeterli bir güvence değildir. Biz bunu İstanbul Sözleşmesi’ne bağlı uygulamalarda çokça yaşadık, yaşıyoruz.
Her ne kadar Kanun Kitle imha silahları üzerine olsa da asıl amaç, Sivil Toplum, Türk İnsanı Yardım Kuruluşlarının uluslararası yardım kapasitesi sınırlandırmak, kayıt altına almaktır. TDV, Kızılay, İHH, Cansuyu, Hudai Vakfı, RIBAT, Dost Eli mazlum coğrafyalarda destan yazıyor, tarih yapıyor ve bu;
Müesses nizamı rahatsız ediyor.
Sayın Cumhurbaşkanım;
Hedef Sizsiniz.
‘One Minute’ ile had bildirdiğiniz müesses nizam rövanşa hazırlanıyor. Mazlum milletlerin gönlündeki Recep Tayyip Erdoğan sevgisine operasyon yapıyorlar.
Mazlum coğrafyalarda eğitim veren, kuyular açan, yetim büyüten, yardım paketi dağıtan Alperenler, Dervişler çalışamasın ki Sizin mesajınız o gönüllerde makes bulamasın istiyorlar. Ümmetin Yetimleri misyonerlerin, organ mafyalarının, fuhuş çetelerinin eline düşsün isteniyor.
‘Terörün Ne Olduğu’ ve ‘Teröristin Kim Olduğu’ noktasında biraraya gelmemiz imkansız BMGK kararı ile göz bebeğimiz STK’larımızın faaliyetlerinin engellenmesi, mal varlığına el konulması gibi hükümler içeren bu Kanunu VETO ediniz.
Bu Kanunu, İstanbul Sözleşmesi gibi on yıllar tartışmayalım, aynı hatayı tekrar yapmayalım.