İki hafta önce bu köşede Avrupa’nın yaşadığı ekonomik krizi anlatmaya çalıştık. Ekonomik kriz kavramının eksik bir anlatım şekli olduğunu ve yaşananları izah etmede kifayetsiz kaldığını bile bile.. Sadece Avrupa’da değil, Dünya ölçeğinde olan biteni daha net bir şekilde açıklayacak kavram kriz değil BUHRAN’dır. Sosyal, siyasi, ekonomik krizden her zaman bahsedebiliriz Ancak insanla başlayıp topluma sirayet etmiş bir bunalımla Karşı karşıya isek kriz kelimesi artık yaşananları izahta Yetersiz kalacaktır. Yaşananlara ısrarla ekonomik kriz denmesi, hakim medeniyetin derin çatlağının ve topyekün buhranın gizlenmesi çabasından başka bir şey değildir. Ekonomik kriz, insanı değerlerinden soyutlayarak tüketen Kapitalizmin ürettiği derin buhranın sonuçlarından sadece Bir tanesidir. Üzerinde asıl düşünülmesi gereken insan denen kutsal Varlığın yaşamakta olduğu travmadır.
İnsan nasıl tükenir?
Değerlerinden soyutlanmış, bir tüketim makinesine dönüş- Müş ve hiçbir kutsalı kalmamış insan zaten artık insan değildir. Halbuki ekonomik kalkınmanın yolu insanı çoğaltmaktan İnsanı çoğaltmanın yolu ise omurgasını teşkil eden değerlerini Çoğaltmaktan geçer. Değer öyle bir kavramdır ki,(Türkçe değmek fiilinden türemiştir.)
Bizlere kime, neye değerseniz, dokunursanız, iletişim kurarsanız Ona bir zenginlik katın, onu çoğaltın diye adeta vaaz eder. Dünya’nın yaşadığı buhran, ana kaynağı itibarı ile bir değer Buhranıdır. Batı, değerin manevi yönünü yok ederek tamamen
aklileştirmiş ve adına da etik demiştir. (yun. Ethos-töre Gelenek) Batı insanı yalan söylememe, ya da ticarette hile yap- Mama gibi ilkelere ilahi bir buyruk olduğu için değil, bu ilkelere Uymaması halinde toplumsal düzenin bozulacağını ve bundan
Kendisinin de zarar göreceğini bildiği için uyar. Hatta tapma Derecesinde sahip çıkar. Bir Müslüman için ise bu ilkeler ilahidir, Ahlakidir. Dolayısı ile bütün değerlerimiz vahyidir ve ahlak Anlayışımızdan neşet eder.
Mesele sadece ekonomik kriz ise, bu krizi atlatmanın bir yolunu Bulmak Dünya ve ülkemiz için zor olmayacaktır. Ancak yaşanan Basit bir kriz değil, toplumsal ve yapısal bir buhransa,ki öyledir, o zaman Bunun üzerinde uzun uzun düşünmek ve ülke olarak
kalkınma Stratejilerimizi gözden geçirmek durumundayız demektir. Fıtch’in notumuzu yatırım yapılabilir ülke seviyesine çıkarması ile Ekonomik anlamda kalkınmışlığımızın tescil edilmesi tabiki hepimizi Sevindirdi. Ancak kalkınırken yukarıdaki değerlendirmelerimiz bağlamında isti- Kametimizin ne yönde olduğunu iyi bilmek durumundayız. Ekonomik anlamda kalkınmayı, sınıf atlamayı hedeflerken değerle- Rimizi ıskalamanın maliyetleri üzerinde iyi düşünmemiz gerekiyor. Seçtiğimiz kalkınma modeli, toplumumuzun omurgasını teşkil Eden değerlerimizi aşındırıyorsa bir süre sonra batının bugün geldiği Noktaya varacağımızı iyi bilmemiz gerekiyor.
Dolayısıyla ülke ve toplum olarak bir gelişmişlik noktasına, hedefine Varmayı murad ediyorsak, değerlerimize has ve değerlerimizle birlikte. Bizi tekamül ettirecek bir kalkınma modeli geliştirmek durumundayız.
Tarih bize öğretmiştir ki, her buhran dönemi yeni bir doğuma gebedir
Ve her buhranın öğretici, ders verici bir yanı vardır. Kalkınma hamlesi
İçinde olduğumuz bu dönemde ülke olarak yaşanan buhrandan
Çıkaracağımız, çokça dersler olduğu muhakkaktır.
Muktesit bir medeniyetin çocukları olarak iktisadi faaliyetlere bakış
Açımızı, tüketimi önceleyen ekonomi ve ekonomi teorilerinin
Tasallutundan kurtarmamızın gerekliliği ve değerler eksenli bir
Kalkınma modeli ihtiyacı bir başka yazının konusu..
Bu konuya devam edeceğiz inş….