Kurban Etmek Ama Neyi?

Gökhan Darılmaz

Adak adamak, kurban kesmek insanlık tarihi kadar eski bir olgudur. Bizlere Hz. İbrahim vesilesiyle hediye edilen bu ibadet ve en önemlisi bu güzel bayram, binlerce yıl öncesinde bile farklı kültürlerde, farklı inanışlarda görülmüştür.

Yakarak, gömerek hatta kafasını keserek insan kurban edenlerden, çeşitli hayvanları farklı şekillerde sunanlara, belirli ritüellerle bitkileri dahi seçenlere kadar birçok topluluk kendince kurban alışkanlığını sürdürmüştür.

Buna karşın, kim nasıl ve ne şekilde yaşatırsa yaşatsın, hangi uygarlık ,hangi medeniyet incelenirse incelensin, İslamiyet’teki kurban kavramında olduğu gibi hissiyatın, detayın ve güzelliğin ayrıcılığına diğerlerinde rastlamamız mümkün değildir.

Açıkçası kıyaslayama dahi yapılamaz. Çünkü Müslümanların yaşattığı ve kutladığı Kurban Bayramı yalnızca inançsal bazda değil, toplumsal ve sosyolojik olarakta farklıdır.

İslamiyet’te kurban, kelime anlamında olduğu gibi ve diğerlerinde yaşatıldığı  üzere yalnızca yaratıcıya yada tapılana sunulmuş bir hediye değildir. 

Gerçek şeklini bilenler ve bu haliyle uygulayabilenler için derin bir tefekkürün dile gelişidir.

Öylesine eşsiz duygular barındırır ki, baktığınız her yönde farklı  bir adını görürsünüz.

En başta bir babanın inancı uğruna en sevdiğini sunabilmesi, merhamet ve rahmetin adı olan Yüce Yaratıcının da  bu sunuşun mükafatını kendi katından ödüllendirmesinin adıdır kurban.

Şeytanın dahi kıskandığı, hasetlendiği bir adanmışlığın davranışa dökülmesidir kurban.

Hem Hz. İbrahim’in, hem oğlunun hem de eşinin gerek birbirlerine gerekte Rabbimize karşı itaatlerinin, bağlılıklarının en güzeli de inanmışlıklarının ismidir kurban.

Hac görevini yerine getirmenin, Peygamber şehrine yüz sürmenin, Kabe’de tavaf etmenin,  elleri semaya kaldırarak  samimiyetle gözyaşı dökmenin kısacası birçok ibadetin ortak şeklidir kurban.

Dünya’nın herhangi bir yerinde, aç kalmış bir kardeşine bağışlarla bayram yaşatmanın, suyu zor bulanlara et yedirebilmenin, infakın, zekatın, paylaşımın  halidir kurban.

Garibi, yoksulu, ihtiyarı, kimsesizi sahiplenme, yüzünü güldürebile, sofralarına ortak olup donatabilme imkanıdır kurban.

Farklı şehirlerde yaşayıp, yüreği ortak sevgilerle buluşan ailelerin bir araya gelmesi, akrabaların, eşin , dostun, buluşması  kısaca birbirini hatırlamasıdır  kurban.

Hanımlar için tatlı bir yorgunluğun, çocuklar için bayramlığın, harçlıkların  çalışanlar içinse tatilin adıdır kurban.

Bizde o kadar çok isimi ve o kadar çok anlamı vardır ki bu güzel bayramın ne yanından bakarsanız bakın mutlu eder sizi.

Tüm bu güzellikler elbette fark edebilenler için.

Hele ki Müslümanların cefa çektiği  bu günlerde bu ayrıntıları yakalayabilmek , böylesi bir ihlasa ve inanca sahip olabilmek ne denli önemli

Buna karşın üzülerek söylemek isterim ki Müslüman Dünyasındaki kurban algısı hiçte bu şekilde değil.

Bayram hassasiyetimizin azaldığına, nerde eski bayramlar deyip vurgu yapmayacağım ama  hele ki günümüzde bayramlara, anlamı ve bize yaşattıklarını göremezden gelerek, duyarsız bir şekilde  yaklaşır olduk.

İnfaktan uzak bir zihniyette akşam mangal keyifleri eşliğinde, buzdolaplarını dolmuş et depolarına dönüştürme planlarıyla kutluyoruz  bu günleri…

Toplumsal davranışlar bir yana, kendi içimizde bile mukayeseye, imtihanlara girmeden, adeta amacından uzak geçiriyoruz Kurban Bayramlarını.

Kaçımız ki, bir bayram sabahında başımızı seccadeye koyarken aslında bu özel günlerin  nefsimizde uyandırdığını ve uyandırması gerekenleri tahlili ediyoruz.

Koşuşturmaca, telaşe ve kabalıkta yalnızlaşıp saatlerce iç dünyanıza dönün demiyorum ama belirli ayrıntıları fark ederek, daha dikkatli davranıp bu ölçüde yaşayamaz mıyız?

 Bu yazı vesilesiyle de en başta kendime ve akabinde sizlere bir soru yöneltmek istiyorum.

Zararlı alışkanlıklarımızdan bile kopmakta zorlanırken , paramızı, mevkiimizi, sevdiklerimizi ve nihayet kendimizi Hak yolunda kurban edebilir miyiz.?

Dünyanın herhangi bir yerinde her gün, her saat , her dakika hayatlarını, sevdiklerini, inandıkları değerleri kurban veren insanlar varken , biz inancımız için hayatımızda neyi kurban veriyoruz.

Kendi nefsimize dahi söz geçirmezken, ve hayatımızdaki ufak değişimleri dahi yadırgarken adanmışlığın, kurban olmanın, kurban vermenin ne olduğunu nasıl görebileceğiz?.

Arife’nin uhreviyetinde, kurbanın bayramla bütünleştiği bu özel günlerde, sorduklarımın cevabını bulmak isteyenler tek bir kelimeyle “TESLİMİYET”le gerçeğe ulaşabilir.

Hazır bayram bahanesiyle bu kelimenin manasını düşünüp azda olsa içsel bir yolculuk yapmanızı öneriyorum.

Size ne yapmanız ve ne yapmamanız gerektiği gösterilecektir.

 Bayramının müjdelendiği bu günde bende başta Müslüman Alemi olmak üzere, inanmışlığa ve adanmışlığa ömrünü veren, bu yolda şehit düşen tüm  insanların bayramını kutluyorum. İnşallah bugün edilen dualar vesilesiyle kan ve gözyaşının eksik olmadığı İslam Dünyası kurbanı bayram tadıyla yaşar.

Hayırlı İşlerinizde Başarılar Diliyorum.