Osmanlı Devleti’nin kudretli padişahı Kanunî Sultan Süleyman, Topkapı Sarayı’nın bahçesinde zaman zaman gezintiye çıkardı. Ağaçları, çiçekleri çok sever, sarayın bahçesinde kuş sesleri arasında denizi seyre dalardı.
Bir gün yine bahçede dolaşırken meyve ağaçlarından birkaç tanesinde çürüme emareleri fark etti. Dikkatli inceleyince ağaçların karıncaların istilasına uğradığını gördü. Aklına ağaçları ilaçlayıp karıncalardan kurtarmak geldi. Ancak karınca da can taşıyordu. Bunun vebali olacağını düşünerek hocası Ebussuud Efendi’ye danışmak istedi. Hocasını odasında bulamayınca edebi üslupla bir soru yazıp odasına bıraktı.
Sanatkâr ruhlu bir hükümdar olan Sultan Süleyman, mahir bir kuyumcu olmasının yanı sıra Muhibbi mahlasıyla şiirler de yazardı. Onun ince bir üslupla yazdığı sualini Ebussuud Efendi odasına döndüğünde gördü ve tebessümle okudu. Sonra Kanunî’nin yazmış olduğu satırların altına sualin cevabını yine şairane bir üslupla yazdı. Kanunî hocasına şöyle sormuştu: Dırahta ger ziyan etse karınca/ Günâhı var mıdır ânı kırınca? (Eğer karınca ağaca zarar veriyor, onu kurutuyorsa, karıncayı yok etmenin bir günahı var mıdır?) Hocası Ebussuud Efendi ise şöyle cevap verdi: Yarın Hakk’ın divanına varınca / Süleyman’dan hakkın alır karınca.
15.Karga:
*“Derken Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. (Katil kardeş) “Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar da olamadım mı ki, kardeşimin cesedini gömeyim” dedi ve ettiğine yananlardan oldu.” (el-Maide / 31)
16.Hüdhüd:
*“(Süleyman) kuşları gözden geçirdi ve şöyle dedi: Hüdhüd’ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?” (en-Neml / 20)
17.Bıldırcın:
* “Ve sizi bulutla gölgeledik, size kudret helvası ve bıldırcın gönderdik ve “Verdiğimiz güzel nimetlerden yiyiniz” (dedik). Hakikatte onlar bize değil sadece kendilerine kötülük ediyorlardı.” (el-Bakara / 57)
18.Kurbağa:
*“Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirgeler, bitler, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular.” (A’raf / 133)
19.Çekirge:
*“Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirgeler, bitler, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular.” (A’raf / 133)
*“Sanki etrafa yayılmış çekirge sürüsü gibi bakışları perişan (utançtan yere bakar) bir halde kabirlerden çıkarlar.”(Kamer / 7)
20.Kelebek:
*“O gün insanlar yayılmış kelebekler gibi olurlar.” (Karia / 4)
21.Arı:
*“Rabbin bal arısına: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler (kovanlar) edin.” (Nahl / 68)
22.Karınca:
*“Nihayet Karınca vâdisine geldikleri zaman, bir karınca: Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin! dedi.” (Neml / 18)
23.Örümcek:
* “Allah’tan başka dostlar edinenlerin durumu, örümceğin durumu gibidir. Örümcek bir yuva edinir; hâlbuki yuvaların en çürüğü şüphesiz örümcek yuvasıdır. Keşke bilselerdi!” (Ankebut / 41)
24.Sinek:
*“Ey insanlar! (Size) bir misal verildi; şimdi onu dinleyin: Allah’ı bırakıp da yalvardıklarınız (taptıklarınız) bunun için bir araya gelseler bile bir sineği dahi yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan geri de alamazlar. İsteyen de âciz, kendinden istenen de!” (Hacc / 73)
25.Sivrisinek:
*“Şüphesiz Allah (hakkı açıklamak için) sivrisinek ve onun da ötesinde bir varlığı misal getirmekten çekinmez. İman etmişlere gelince, onlar böyle misallerin Rablerinden gelen hak ve gerçek olduğunu bilirler. Kâfir olanlara gelince: Allah böyle misal vermekle ne murat eder? derler. Allah onunla birçok kimseyi saptırır, birçoklarını da doğru yola yöneltir. Verdiği misallerle Allah ancak fâsıkları saptırır (çünkü bunlar birer imtihandır).”(Bakara / 26)
26.Bit ve Kene:
*“Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirgeler, bitler/keneler, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular.” (A’raf / 133)
Biz insanoğlunun hayvanattan öğreneceği pek çok hikmet var. Örneğin ölen kardeşini gömme fikrini Hz. Âdem’in oğlu Kabil, bir kargadan öğrenmiştir. İnsanoğlu uçağı icat ederken kanat fikrini kuşlardan ilham almış. Her işte safımızı belli etmeyi ateşe atılan İbrahim’e minicik gagasıyla su taşıyan kuştan öğreniriz.
Yıllar geçse de adı kedicik babası diye anılan kedileri çok seven Ebu Hureyre (ra) gibi bir kediyi sever, ona sahip çıkar, Allah’ın emaneti olduğunu bilerek davranırsak Peygamber’in övgüsüne Allah’ın da sevgisine mazhar oluruz. Yüce Rabbim kitabını okuyup anlamayı, arıdan, karıncadan, sivrisinekten dahi ibret alıp tefekkür edenlerden olmayı nasip etsin. Selam ve dua ile.