İsveç ve Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’e yapılan alçak saldırıyı Konya halkı lanetledi.
Konya meydanlarında Kur’an-ı Müdafaa Yürüyüşü gerçekleştirdi. Konuya ilişkin açıklama yapan Başkan Adem Ceylan, “Hiç kimse, hiçbir güç, hiçbir devlet, hiçbir otorite inancımıza hakaret edemez. Kitabımızı yakmaya cüret edemez. Peygamberimize hakaret edemez. İslam ümmetinin bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz. İnancımızın ilkokulu olan aileyi korumaya devam edeceğiz.” dedi.
Kur’an-ı Kerim’e yapılan alçak saldırı için, Konya Sivil Toplum Kuruluşları Platformu öncülüğünde Kur’an-ı Müdafaa Yürüyüşü gerçekleştirildi. Kılıçarslan Meydanında başlayan yürüyüş, Hükümet Meydanında son buldu. Düzenlenen programa çok sayıda Konyalı katıldı. Program Kur’an tilaveti ve dualarla son buldu.
KONYA ALÇAK SALDIRIYI LANETLEDİ!
‘KURAN’A YAPILAN HİÇBİR EDEPSİZLİĞE SESSİZ KALMAYACAĞIZ’
Kuran’ı Kerime yapılan ve yapılacak olan saygısızlıklara karşı, hiçbir zaman sessiz kalmayacaklarını söyleyen Konya STK Platformu Başkanı Adem Ceylan, “Bir ay önce şehrimizde, sizlerin de desteğiyle Büyük Aile Yürüyüşü gerçekleştirmiştik. Daha iki gün önce binlerce insanla rabbimize iltica etmiş, rahmetini talep etmiştik. Hamdolsun rabbimizde bize icabet etti ve rahmetini indirdi. Bugün ise insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarması için indirilen, Rabbimizin kelâmı olan Kur’an’a yapılan saldırıyı lanetlemek için burada bir araya geldik. Cenabı Hakk’ın bütün insanlığa göndermiş olduğu son ilahi mesaj olan Kur’an; İndirildiği andan kıyamete kadar bütün insanlık için her alanda kutsal bir metin, dînî, hukûkî ve ahlâkî, siyasi ve ticari her alanda ilahi bir rehberdir. Rabbimizin kullarına duyduğu engin şefkat ve merhametin en büyük tecellisidir. Allah’a iman eden kullar olarak, her şeyden önce bilinmesini isteriz ki, asla ve kata en büyük kutsalımız olan Kur’an-ı Kerim’e yapılacak hiçbir edepsizliğe karşı sessiz kalmayacağız. Dolayısıyla buradan tüm dünyaya haykırıyoruz Kur’an bizim canımızdan evladır. Rabbimiz Allah da, kapitalizmden de sosyalizmden de ABD’den de Rusya’dan da büyüktür. Küresel şer güçler her yönden değerlerimize ve kutsallarımıza saldırıyorlar. Her şeyi değersizleştiren, özgürlük adı altında her türlü kutsalı aşağılayan bu zihniyetle mücadeleye devam edeceğiz.” sözlerine yer verdi.
‘İSLAM DÜŞMANLIĞI HER YERDE’
İslam düşmanlığının her yerde farklı şekillerde karşılarına çıktığını belirten Ceylan, “Aile merkezli toplumsal yapıyı tahrip etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Toplumun ve İslam ümmetinin bir parçası olan Müslümanları kulluk bilincinden sıyırıp köksüzleştirmek istiyorlar. Hiçbir kutsalı olmayan, nefsinin istek ve arzularından başka gayesi olmayan hazzının esiri olmuş bencil bireylerden oluşmuş bir toplum inşa etmek istiyorlar. İslam düşmanlığı dünyanın her yerinde farklı şekillerde karşımıza çıkıyor. Filistin’de, Keşmir’de, Doğu Türkistan’da işgal ve tehcir; Suriye’de, Mısır’da işkence ve katliam şeklinde tebarüz eden zulüm, Batı’da ise ezan ya da hicap yasağı, cami düşmanlığı, Müslümanlara yönelik hakaret ve aşağılama şeklinde kendisini hissettiriyor. Yeni Zelanda’da olduğu gibi cami basıp katliam yapmaya kadar vardı bu süreç. Kur’an’a karşı menfur eylemi gerçekleştiren Rasmus Paludan isimli azgın da işte bu iklimden cesaret alıyor. Paludan adlı sapık gibi hastalıklı tipler her ülke de olabilir fakat problem İsveç devletinin bu alçaklığa düşünce özgürlüğü adı altında izin vermesidir. Batı düşünce özgürlüğü derken de insan hakları derken de demokrasi derken de asla samimi değildir. Bu kelimler son iki yüzyıldır insanlığın kanını emen batının barbarlığını maskeleyen süslü kelimelerdir.” şeklinde konuştu.
‘ALÇAKÇA BİR EYLEM’
İsveç’in yaptığı eylemin alçakça olduğunun altını çizen Ceylan, “İsveç'te Kuran nüshalarını ateşe veren hadsizin yaptıkları sıradan bir çirkeflik değildir. Çünkü bu eylem örgütlü bir kötülüktür. Eylem spontane gelişen bir eylem değildir. İsveç devletinin önce izin verdiği, sonra eylemi gerçekleştirmesi için güvenliğini sağladığı ve sonrasında desteklediği alçakça bir eylemdir.
Değerli Müslümanlar! Batının insanlık adına ikiyüzlü tutumunu mükerreren müşahede ediyoruz. Yeryüzünde hiçbir dine, hiçbir kültüre, hiçbir medeniyete bu kadar alçakça saldırıldığı vaki değildir. Modern dünyanın liberal özgürlük sınırları taşa kuşa ineğe böceğe tapanları kapsarken dünyanın üçte birine yakın Müslüman nüfusa gözleri önünde kitapları yakılmak düşüyor. Dünyanın en ücra yerinde ağaç köküne tapanları dünya mirasına sığdıran modern dünya, asırlardır dünyanın ana karasında adaletle hükmetmiş kitabın 1400 yıllık hatırasını kökünden koparmak istiyor. Yeryüzünde bize aşikâr olan en büyük gerçek şu ki; Müslümanlar terbiye edilmek isteniyor. Israrla her yıl bu dinin Kabe’sine Peygamber’ine yahut Mushaf’ına saldırarak kem niyetlerini ortaya koyuyorlar. Hiçbir ahlaksızlıkta bu kadar ısrarcı olmadılar.” İfadelerine yer verdi.
‘HİÇ KİMSE İNANCIMIZA HAKARET EDEMEZ’
Hiçbir devletin İslam’a hakaret edemeyeceğini vurgulayan Ceylan, “Evet, bilinmeli ki yeni yetme sömürgeci medeniyetleri ısrarla insanlığın en kadim medeniyetini kendince terbiye etme derdinde. Müslümanların medeniyetlerine, dinlerine, kutsallarına bağlılıklarını adeta test eder vaziyetteler. Bu hal bize gösteriyor ki Batı Mushaf’ımızı yakarak içerdiği mesajdan korku duymaktadır. Bu bize gösteriyor ki yenidünya dedikleri düzenlerine en büyük tehdit olarak Kur’an’ın mesajını görmektedirler. Bu bize hala dünyanın en güçlü mesajının Kur’an olduğunu göstermektedir. Ve maalesef ki dünyanın en güçlü mesajını dünyanın en zayıf mesajcılarının yüklendiğini görmekteyiz. Bu acı tabloya rağmen buraya toplanan aziz Müslümanlar olarak güçlü bir sesle şu gerçekleri haykırmaya devam edeceğiz. Hiç kimse, hiçbir güç, hiçbir devlet, hiçbir otorite inancımıza hakaret edemez. Kitabımızı yakmaya cüret edemez. Peygamberimize hakaret edemez. İslam ümmetinin bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz. İnancımızın ilkokulu olan aileyi korumaya devam edeceğiz. İnancımızın hiçbir kutsalını tartışmaya ve pazarlığa açmayacağız.” dedi.
‘’15 TEMMUZ’DA NE YAPTIYSAK AYNISINI YAPMAYA HAZIRIZ’
Müslümanların bu gün kadar kimsenin inancına el uzatmadığının altını çizen Ceylan, “Biz bu eylemi yaparken Filistin’de İsrail saldırılarına devam ediyor. Çinin zulmü Doğu Türkistan’da devam ediyor. Suriye hala Rusya’nın ve Amerika’nın işgali altındadır. Bizler unutuyoruz ama onlar unutmuyorlar. Bizler duruyoruz ama onlar durmuyorlar. Bizim yüreğimiz soğuyor ama fitne ateşi soğumuyor. Bizler Bin yıldır bu topraklarda Yahudilerle, Hristiyanlarla ve birçok inanç sahibi millet ile birlikte yaşadık. İslam’ın egemen olduğu dünyada ne ülkemiz de ne de başka coğrafyalarda kimsenin kutsalına dil uzatılmamış, kimsenin inancı baskı görmemiştir. Son yüzyıllarda yaşadığımız tüm acılara rağmen, kendi inancımızı yaşamakta zorlansak da hiçbir inanç sahibinin mabedine ve kutsalına el uzatmadık. Ama şu da bilinmeli ki, vatanımıza, inancımıza ve mukaddesatımıza kasteden olursa; Çeçenistan’da ne yaptıysak, Bosna’da ne yaptıysak, Afganistan’da ne yaptıysak 15 Temmuz’da ne yaptıysak aynısını yapmaya hazırız.” ifadelerinde bulundu.
‘SUSMAMIZI İSTİYORLAR SUSMAYACAĞIZ!’
Yapılan saldırılara karşı hiçbir zaman susmayacaklarını söyleyen Ceylan, “Evet, Değerli Müslümanlar. Coğrafyalarımız yaktılar. Bedenlerimizi yaktılar Sınırlarımızı yaktılar. Ekmeğimizi ve emeğimizi yaktılar, Madenlerimizi ve mücevherlerimizi yaktılar. Kültür ve medeniyetimizi yaktılar. Ümmet dediğimiz birliği yaktılar. Müslümanların birliğini temsil eden kalkanımızı yaktılar hatta aile dediğimiz birliğimizi bile yakıyorlar. Şimdi tüm bu güzelliklerin kaynağı kitabın Mushaf’ını yakmaktadırlar. Canımızın ne kadar yandığını test ediyorlar. Sınırlarımızı zorluyorlar. Her geçen yıl cüretlerini artırarak bu cürümleri icra ediyorlar. Ey Kitabın sahibi zalimlere karşı içimizde ki öfkenin körelmesine müsaade etme. Bize intikamımızı unutturma. Alışmamızı istiyorlar. Alışmayacağız! Susmamızı istiyorlar. Susmayacağız! Daha Güçlü ve gür bir sesle haykıracağız! Kur’an Kur’an Ey Kur’an Canımız Sana Kurban! Kur’an’a ve İslam’a yönelik çirkin saldırılar sadece Müslümanları değil, insanlığın bütün ortak değerlerini ve toplumsal barışı hedef almaktadır.” diye aktardı.
‘ÖZGÜRLÜK KILIFI ALTINDA NORMALLEŞTİRİLEMEZ’
Yapılan saldırıların özgürlük adı altında normalleştirilemeyeceğini vurgulayan Ceylan, “İnsan onurunu zedelemek, kutsal değerlere saldırmak, hak ve hukuk tanımamak özgürlük kılıfı altında normalleştirilemez. İfade özgürlüğü hiçbir inanca ve o inancın mensuplarına hakareti masum gösteremez. Özgürlük, hiç kimseye bir başkasının hakkını ihlal etme yetkisi veremez. Bilakis özgürlük, herkesin inanç ve düşüncesine saygı göstermeyi, bütün farklılıklara rağmen başkalarının hak ve hukukunu gözetmeyi gerektirir. Şu hâlde, inancımıza ve mukaddes değerlerimize yapılan bu tür menfur saldırıların karşısında yer almak sadece Müslümanların değil, bütün insanlığın ortak vazifesidir. Ey kitabın rabbi sen peygamberine kitaba sıkıca sarılmayı emrediyorsun. Bize tüm kuvvetimizle kitaba sarılmayı nasip et. Senin Resulün sahabesinden beyat alırken tevhit şartından sonra “tüm kalbinizle Allah’a yöneleceğinize dair “ashabından beyat aldı. Biz bu beyatın bakiyesi olarak tüm kalbimizle, tüm ruhumuzla, tüm kanımızla bu beyate sadakati yeniden hatırlıyoruz. Bize tümüyle sana dönecek bir kalp ver ya Rabbi. Bize o kalbi sana yöneltecek takat ver rabbim. Senin kitabınla hemhal olmayı, senin kitabınla dost olmayı ümmete ve çocuklarına nasip et ya Rabbi. Onun mesajı için gece gündüz çalışan kullarından kıl. Zaaflarımızı gider ve kitabın çizdiği istikametten ayırma.” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.
•BÜŞRA ERKUŞ / YENİ HABER GAZETESİ