Emperyalizm ve kapitalizm, ne yazık ki günümüz insanlarını tuzağına düşürmekte ve sinsice oyunlarına da alet etmeyi sürdürmekte. Fast food, Kola üretimi yapan mağaza zincirleri insan sağlığını hiçe saymakta. İnsan sağlığını tehdit eden bu yaşam kültür dayatmasını görmezden gelir ve tedbir almaz isek büyük bir obezite tehlikesi ile karşı karşıyayız demektir. Yiyecek ve içecekle insanları esir alan kapitalizm tabi ki sadece bununla kalmıyor. Bilinçsizce ve de şuursuzca tüketiliyor her şey. Yozlaştırılıyoruz ve farkında bile değiliz.
Sadece hızlı kar etmek için insanlarla adeta dalga geçiliyor. Çizgi filmler, kıyafetler, ev eşyaları gibi pek çok ürün üzerinde bulunan yazı ve karakterler ne anlam ifade ediyor? Özellikle tişörtlerin üzerinde yazan yazılar kültürümüzü alaşağı ederken, giysinin içinde bir haber dolaşan bilinçsiz tüketici ise, aşağılayıcı pozisyona düştüğünün farkında bile değil.
Bu konuda büyük bir duyarlılık göstererek araştırmalar başlatan, kültür yozlaşmanın bir parçası olan ‘’Tişört Dili’’ konusunu ele alan Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyat Bölümü Başkanı Yağmur Küçükbezirci’den aldığımız bilgiler, ''artık farkı fark edin''! cinstendi.
‘’Dikkat çekmeye çalıştığımız tişört yazıları hiçbir şekilde kültürümüzle örtüşmüyor. Düşünebiliyor musunuz? Adam camiye gidiyor, üzerinde “şeytan” resmi var “Tanrı meşgul ben yardımcı olayım” yazıyor, “Tanrı yok endişelenmeyi bırak, hayatını yaşa” yazıyor.
Şayet bizler nihai tüketici olarak bu tür yazılı tişörtleri, önlükleri, ve benzeri eşyaları satın almazsak, hiç kimse bunları üretmez, satmaz, satamaz. Arz talep meselesi yani biz kültürümüze sahip çıkmazsak, “Elin adamı, bizimle, kültürümüzle daha çok dalga geçer.” Bu arada bazı kurumlarında elini taşın altına koyması gerek diye düşünüyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığımız, Esnaf ve Sanatkârlar Odamız, Sivil Toplum Kuruluşlarımız, Valiliklerimiz, Kaymakamlıklarımız gibi bu konu ile ilgilenebilecek kurumlarımız var. İnşallah bu kurumlarda çalışan birileri bu sohbetimizden etkilenir de yozlaşmaya karşı resmi boyutta da çalışmalar başlatılır.
Hatta olumsuz bilinçaltı mesajlar terör belasından daha da beter!
Terör bir şekilde bitirilir ancak bilinçaltı mesajların genç zihinlerde yaptığı tahrifat kaç kuşakta, kaç yılda temizlenir?
Toplumumuzun hassasiyetleri ile o kadar oynanıyor, zarar veriliyor ki Türkiye’ye ilk televizyonun girdiği yıllarda yayınlanan programlarda öpüşme sahnesi olduğunda TV kapatılır ya da bakışlar kaçırılırdı. O günden bugüne geldiğimizde ise erotik sahnelerin bolca yer aldığı ve ensest ilişkilerin yaşandığı diziler, kadınlarımızın cinsel meta olarak kullanıldığı reklâmlar, karısı olup olmadığı bile şüpheli olan eşli yarışma programları, vurdulu kırdılı çizgi filmler ile maalesef bolca karşılaşıyoruz ve aileler bir arada izleyebiliyor. Dini ve milli tüm değerlerimiz geleceğimizin teminatı çocuklarımızın zihninde bitiriliyor.
Dini ve milli değerlerimizle örtüşmediğini gördüğünüz, düşündüğünüz tüm ekranları hiç masrafsız kapatabilirsiniz, böylelikle birilerinin yozlaştırma çabaları için harcadığı milyon dolarlar hiçbir işe yaramaz. Çocuklarımızın, ekranları denetimli olarak kullanmalarını sağlamalıyız. Bu konuda yetkin olan kurumlar kendi kültürümüze, geleneğimize, örfümüze uygun çizgi filmlerimizi yapmalıdır, bu alanda kamuoyu oluşturmalıyız.
Bizim kültürümüze uygun olmayan dizi, film, reklâm vb. programları izlememeli, uygun olmayan reklâmlarla bize sunulan ürünleri satın almamalıyız. Eğer geleceğimizi düşünüyorsak, dini, milli tüm değerlerimize sahip çıkmak konusunda samimiysek hepimize çok iş düşüyor’’
Milli ve şahsi değerlerimize yapılan bu saygısızlığa duyarsız kalmamak adına edinmiş olduğum bilgileri paylaşmak istedim… Bilinçli bir toplum olursak hiçbir gücün bizi yıkması söz konusu bile olamaz.
Bir çok şeyi gözden geçirmem-iz gerekecek.
Yazılı tişörtlerde de bir eleme yapmam söz konusu sanırım.
Selam ve Dua ile.