ABD ve Avrupa ülkeleri tarafından haddinden fazla şımartıldığı için kendini dokunulmaz gören İsrail’in uluslararası hukuka ve anlaşmalara aykırı ihlallerine bir yenisi daha eklendi.
İşgal güçleri, Cumartesi günü akşama doğru Kudüs kentinin Babu’l-Amud bölgesinde yaralı halde yerde yatan Filistinli bir genci hiçbir tehlike teşkil etmediği halde yakın mesafeden üzerine ateş açarak şehit etti.
Filistinli genç, bıçaklama eylemi gerçekleştirmiş ve bir Yahudi yerleşimciyi yaralamıştı.
Uluslararası hukuka göre İsrail askerinin ya da polisinin yapması gereken Muhammed Şevket Selime adlı 25 yaşındaki genci gözaltına almaktı.
Filistinli gencin mahkemeye sevk edilmesi ve yargılanması, cezasının mahkeme tarafından verilmesi gerekiyordu.
Fakat işgal güçleri yargısız infaz yaparak Muhammed’i oracıkta idam etti.
İlk yardım görevlilerinin Filistinli gence yaklaşmasına da izin vermeyerek öldüğünden emin olmak istedi.
İsrail’de idam cezası yok.
Bu nedenle İsrailli askerlerin ve polislerin Filistinlilere yargısız infaz yapması - uluslararası hukuka ve ülke yasalarına aykırı olmasına rağmen - işgalciler tarafından hoş karşılanıyor.
Nitekim işgalci askerlerinin yaptığı resmen cinayet ve savaş suçu olmasına rağmen İsrail Başbakanı Naftali Bennett haftalık kabine toplantısında Muhammed’in katillerine övgüde bulunarak, Filistinli yaralı gence ateş açan askerlerin “çok güzel davrandıklarını” ve “takdiri hak ettiklerini” söyledi.
Filistinli gencin bıçaklama eylemiyle İsrail askerlerinin işlediği cinayeti aynı görenler ve göstermeye çalışanlar bir gerçeği göz ardı ediyorlar.
Muhammed’in eylemini gerçekleştirdiği yer, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından işgal altında olduğu kabul edilen Doğu Kudüs.
Filistinli genç o toprakların sahibi ve uluslararası hukuka göre işgalcilere direnme hakkı var.
Bıçaklayarak yaraladığı kişi ve kendisini şehit eden İsrail askerleri ise Filistin topraklarını gasp eden işgalciler.
Geriye “Yahudi yerleşimciler sivil mi, değil mi?” sorusunun cevabı kalıyor.
Filistinlilerin çoğu, askerler ve polisler gibi silah taşıyan, işgal güçleri himayesinde terör estirerek evlerine ve araçlarına saldıran, zeytin ağaçlarını ve ekili tarlalarını ateşe veren Yahudi yerleşimcileri “masum siviller” olarak görmüyor.
İşgalciler her türlü gelişmiş silaha sahipken Filistinlilerin bu tür eylemlerle işgale karşı direnmeye çalıştıklarını da unutmamak gerek.
İsrail askerleri ve polisleri Filistinlileri güpegündüz sokak ortasında yargısız infaz ederek savaş suçu işlerken yargılanmayacaklarının ve yaptıklarının yanlarına kâr kalacağının farkındalar.
Katil askerlerini ve polislerini işledikleri suçlara rağmen yargılamayan ve cezalandırmayan İsrail de uluslararası toplum tarafından hesaba çekilmeyeceğini biliyor.
O an olay yerinde bulunan ve otomobilin içinden Filistinli yaralı gencin üzerine ateş açıldığını videoya kaydederek yayınlayanlar olmasaydı İsrail muhtemelen işlenen cinayetle ilgili farklı bir senaryo yazacaktı.
Tüm dünyanın seyrettiği cinayetleri bizzat başbakanları tarafın övülen İsrail askerlerinin bundan sonra Filistinlilere neler yapacaklarını tahmin etmek zor değil.
Fakat işgalcilerin göz ardı ettikleri bir şey var.
Karşılarında Mescid-i Aksa’yı savunmak ve Kudüs başta olmak üzere işgal altındaki tüm kentlerini işgalden kurtarmak için can vermeye hazır, ne pahasına olursa olsun asla pes etmeyecek bir halk bulunuyor.