Bir tahterevalli düşünün ve bu sizin işletmeniz olsun.
Tahterevallinin bir tarafına işletmenize yönelik tedbirlerinizi koyun, öbür tarafına da karşılaşabileceğiniz riskleri koyun.
İşletmenizdeki sorumluluğunuzun gereği olarak tahterevallinin size ait kısmına 5 birimlik bir ağırlık koydunuz. Bu sizin almanız gereken tedbirdi ve bunu aldınız.
Tahterevalli sizin lehinize aşağı indi. Sorumluluğunuzun gereği olarak her gün 1 birimlik ağırlık koymak zorundasınız. Bunlar aslında işletmeniz için almanız gereken rutin tedbirlerdir ve ilk koyduğunuz 5 birimlik ağırlıktan sonra koyduğunuz 1 birimlik ağırlıklar tahterevallide bir değişiklik yapmamaktadır.
İşletmenizde işler iyi gidiyor, tahterevallide ağırlığınız hâkim ve olumsuz faktörlerin işletmenizi etkilemesine yani tahterevallinin sizin lehinize olan dengesinin bozulmasına izin vermiyorsunuz. Sorumluluğunuzun gereği olarak her gün 1 birimlik ağırlığı ilave etmeye devam ediyorsunuz.
Zamanla işletmenizin dengesinin artık bozulmayacağını düşünmeye başlıyorsunuz. Tahterevallinin sizin tarafınızdaki ağırlığı 150 birime ulaşmış durumda ve koyduğunuz her 1 birimlik ağırlık, tahterevallide oynama yapmadığı için, zamanla bu işi (tedbiri) angarya olarak görmeye başlıyorsunuz.
Sorumluluğunuzun gereği olan 1 birimlik ağırlığı koymaktan vazgeçiyorsunuz. 200 birime ulaşmış tedbirlerimiz size güven vermeye yetiyor.
Bu kararınızdan 100 gün sonra sektörünüzde büyük bir kriz yaşanıyor ve bu kriz işletmenizin üzerine 205 birimlik bir yük olarak tahterevallinin karşı tarafına biniyor.
Bir de bakıyorsunuz ki, ayağınız yerden kesilmiş ve tahterevallinin zayıf tarafında olan sizsiniz. İşletmeniz bu krizden dolayı kendi içinde de bir krize girdi ve yere sağlam basamıyorsunuz. Çünkü karşı taraftaki yükü kaldıracak güçte değilsiniz.
Bu duruma gelmenize tek sebep, tahterevalliye sorumluluğunuzun gereği olan her gün 1 birimi koymayı terk etmenizdir.
Sizin düşüncenizde bunların bir faydası kalmamıştı ve tahterevallide bir etkisini göremiyordunuz. Çünkü baskın taraf sizdiniz ve koyduğunuz her 1 birimin gözünüzde kıymeti kalmamıştı.
Bir tarafı yukarı kalkmış bir tahterevallinin aşağıdaki kısmına ne kadar yük koysanız da faydasını o anda fark edemez ve yük koymayı gereksizlik olarak algılamaya başlarsınız. Size de kaybettiren, aslında bu düşüncenizdir.
Hâlbuki siz sorumluluğunuz olan 1 birimlik yükleri kendi tarafınıza koymaya devam etseydiniz, 300 birimlik bir ağırlığınız olacaktı. İşletmenizi sıkıntıya sokan kriz, 205 birimlik bir yüktü ve bu yükün, işletmenizin ayağını yerden kesmesine müsaade etmeyecektiniz.
Siz sağlam bir şekilde ayağınız yerde basılı olarak faaliyetinize devam edecektiniz.
Sözü şuraya getirmeye çalışıyorum:
Sorumluluk ve tedbir sürekli olmak zorundadır. Küçük tedbirler angarya olarak görülmemelidir. İşletmenin uzun dönemli periyodunda fayda sağlayan tedbirler hiçbir zaman aksatılmamalıdır.
Takdir tedbiri bozar derler ama esas olanın tedbir olduğunu da hepimiz biliriz.
Yolun ortasından gitmek de var, kaldırımdan yürümek de. Yolun ortasında başımıza bir iş gelirse, bu tedbirsizlik yüzündendir. Kaldırımda yürürken başımıza bir iş gelirse, bu takdirdir.
Bize düşen, tedbirli olup kaldırımda yürümektir.
Takdire boynumuz kıldan ince.
Bir insan için bu geçerli ise, bir işletme için de aynı durum geçerlidir. Küçük tedbirler, büyük kazaları defeder.
Sadakayı hatırlayın…
1 birimi küçümsemeyin. 200 birimlik bir yükü kaldıracak olan fiziki kuvvet 201 birimdir. 1 birimlik tedbirin kıymetini, alınca bilirsiniz; almazsanız öğrenirsiniz.
Mâliyetli öğrenmeler, insanın da hoşuna gitmez, işletmelerin de.
İşletmenizdeki bazı prosedürleri angarya olarak görüp atlamayın; bıkmadan, usanmadan yerine getirin.