Türkiye ekonomik bir krizin yakınlarında dolaşmaya devam ederken bu süreçte en çok konuşulan konulardan biri raf fiyatları oldu.
Enflasyonla Topyekün Mücadele kampanyası kapsamında birçok iş yeri minimum yüzde 10 indirime gitti.
Vatandaş ise indirimlerin ceplerine yansımadığından şikayetçi.
Özellikle marketlerin bu kampanyaya katılması tabi ki önemli.
İnsanlar otomobil almadan, ya da evdeki beyaz eşyasını yenilemeden hayatına devam edebilir ama yemek yemek günlük bir ihtiyaç sonuçta.
Bu yüzden de en fazla beklenti gıda fiyatlarının düşmesine yönelik.
Kriz anları ülkelere yenilikçi çözümlere açılmak için fırsatlar da verir.
Bu süreçte çeşitli yenilikleri yapmak için bir takım açıkları da tespit etme imkanı ortaya çıkar.
Biz de, bu fırtınalı dönemde ülkemizin özellikle tarımda atması gereken birçok adımlar olduğuna şahit olduk.
Tarımdaki ithalata dayalı üretimi sınırlamak, ya da en azından düzenlemekle ilgili mesela.
Eğer bu mücadeleyi vermezsek, gıda egemenliğine sahip olamayız.
Ve en ufak bir kırılmada, vatandaşın cebi doğrudan yanar.
Döviz kuru arttığı için de ithal edilen tarım ürünleri pahalılığı arttırır doğal olarak.
Belki de tarımdaki en büyük sıkıntılardan biri de ‘aracılar’ ve ‘fırsatçılar’.
Ticaret Bakanlığı’nın bu kapsamda yaptığı bir yenilik gerçekten de konunun ciddiyetinde olunduğunu ortaya koydu.
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, ürün künyesi kapsamında geliştirilen "Hal Kayıt Sistemi (HKS) Mobil" uygulamasıyla vatandaşın, satın aldığı meyve ve sebzeye ilişkin üretim tarihi, yeri, alış ve satış fiyatı gibi her türlü bilgiyi cep telefonundan görebileceğini belirterek, "Bu şekilde fahiş fiyat artışı varsa tespit edebilecek, vatandaşlarımız bir anlamda kendi denetimini kendisi yapmış olacak." şeklinde bir açıklama yaptı.
Özet olarak, aracılar aradan çıkarılacak bu yeni düzenlemeyle.
Geçtiğimiz günlerde de konuyla ilgili olarak gazetemizde ‘Aracı, çık aradan’ başlıklı bir haber yapmıştık.
Umarım bu uygulama sadece mobil olarak kalmaz da, denetimler sıkı yapılır.
Aracıları aradan atıp, ürünlerin tüketiciye doğrudan ulaştırılması için çok daha fazlasını yapmak zorundayız.
Ürünler çiftçiden tüketiciye doğrudan ulaştırılabilse, çiftçinin eline daha iyi fiyat geçeceğinden üretim daha da artacaktır. Üreticiler, daha çok üretmeye teşvik olacaktır.
Tüketici ise daha ucuza bu ürünleri elde edeceğinden enflasyon kısıtlanacaktır.
Bu tarz politikalar, hem çiftçinin maliyetini düşürecek hem de döviz darboğazının azalmasına katkı verecektir.
Yine, ürünlerdeki denetim eksikliğimizi de gözden kaçırmamak ve önlemler almak olmazsa olmazımız.
İthal zehirlerin önüne geçip, geleneksel tarım yöntemlerini teknolojiyle buluşturabilirsek bizden sağlıklı ülke bulamayız.
Zehirlerle yüklü olmayan tarım ürünlerimizi daha yüksek fiyata çok kolay ihraç edebilir, daha çok döviz kazanabiliriz.
Hatta ve hatta zehirsiz ürünler tüketen toplum daha az hasta olur ve ülkemizin tıp alanındaki ilaç, cihaz ihtiyacı da azalır.
Mısır’da ‘Mursi’nin devrilmesinde gıda fiyatları çok önemli bir yer tutmuştu.
İşte bu yüzden, gıda ve tarım politikaları, ülkelerin kaderinde hep kilit rol oynuyor.
Gıda ve tarımdaki oyunlara karşı uyanık olmazsak, Allah korusun felaketlerle yüz yüze kalabiliriz.