Bir grup "akademisyen" Çağlayan adliyesinin önünde basına bir açıklama yaparak devletten koruma istemişler..
Ne kadar şık değil mi?
Hem devleti "katil" olarak ilan ediyorsunuz hem de aynı "katil" devletten koruma istiyorsunuz....
Akademisyen olunca "katil" ile "koruma" aynı hüviyette "okunabiliyor" demek ki !
Yeni bir şey daha öğrenmiş olduk bu cici akademisyenlerimizden.
Katil ile koruma aynı şahsiyet olabilirmiş (!)
Bunların sayısı azmış ama özgül ağırlıkları çok yüksekmiş....
Öyle görünür tabii..
Siz bu ülkenin kök değerlerine sahip olanları yıllarca tahkir ederseniz böyle olur...
Birisinin ellerini ayaklarını bağlayın ötekiyle yarışa sokun ve daha sonra ayakları bağlı olana da "niye geri kaldın?" diye homurdanın.....
Önce şartları eşit hale getirin de görelim...
Kaç yıldan beri Müslüman Türk genci bu ülkede en güzel üniversitelerde tahsil görüyor?
Kaç yıldan beri namazını alenen kılabiliyor bir genel müdür "laik Türkiye’de?
Son 15-20 yıldan beri böyle….
Yeter mi?
Osmanlı’nın son 15-20 yılında İttihatçıların yaptıkları tahribatı ihya etmek kolay mı?
Bunlardan sonra İttihatçı artıklarının mahvettikleri kültürel değerlerimizi tekrar rehabilite etmek için en 30-40 sene ihtiyaç var….
Neymiş efendim…
PKK'ya destek verenlerin özgül ağırlığı yüksekmiş....
Ulan, tepeden tırnağa özgül ağırlık olsa ne yazar milletin değerlerine yabancı olanlarda....
Tahrip edilmiş bir kültürel zemindeyiz biz, bu, unutulmasın...
Lisanı tahriş edilmiş bir millet neyi yapabilirse onu yapmaya çalışıyoruz.
Tarihinden koparılmış bir milletiz biz, bunu da yazın bir yere...
1940'larda Yunan muhabbetiyle dolduruldu gençlerimizin gönülleri...
Çağlayan adliyesi önünde "katil" şeklinde bildiri imzaladıkları devletten koruma isteyen bir kısım akademisyenlere;
Hem koruma verilmeli hem de koruma kanunu çıkarılmalıdır....
Zira kendi milletine karşı "korunma" ihtiyacı duyanlara böyle yapılmalıdır, bu bir....
İkincisi;
Nasıl olsa "koruma" kanunu çıkarmakta tecrübeliyiz.
1950'lerde de çıkarmıştık.