Türkiye ilk virüs vakası görülmesiyle beraber olağanüstü bir dikkat ve özenle mücadele sürecini yöneten nadir ülkelerden biridir. Süreç Çin’deki salgının ciddiyeti fark edilince başlatılmıştı.
Kısıtlamalarının tamamen kaldırılmasının gündeme geldiği bugünlerde geriye dönük bir değerlendirme yapmak gerekirse, Türkiye ve Sağlık Bakanının tam notla dönemi tamamladığı ifade edilebilir.
Sınırlı sayıda ülke süreci kontrollü biçimde yönetebildi. Araç, gereç sıkıntısı olmadan ve tesis eksikliği hissedilmeden sürdürülen mücadelede Başkanlık sistemiyle getirilen esnek düzenleme yapma kabiliyetinin ve sorumluluk verme yaklaşımının payı elbette tartışılacaktır.
Bu musibetten sağlıklı dersler çıkarılacaktır.
Dünya 21. YY’da çok farklı bir döneme girdi. 11 Eylül saldırıları ile başlayan dönem bir önceki yüzyıldan belli açılardan farklılaşıyor. Savaşlar, salgınlar, saldırılar ve şiddet güvenlik, asayiş ve bireysellik temel bileşenler oldular.
Salgınlar tekrarlayacak. Henüz tam olarak bittiği ve bir daha tekrar etmeyeceği garantisini kimsenin veremediği korona türü tehditlere karşı dünya dikkatli olmak zorunda.
Türkiye çok şükür bu sınavı başarıyla alttı. Çok ciddi zayiatlar verildi. Can kayıpları, üzüntü ve gözyaşlarının maddi bir karşılığı yok; ekonomik dengelerin çığırından çıkması, hassas dengelerin altüst oluşu hep bu dönemin sonuçları.
Sağlık Bakanı dönem boyunca hep insani boyutu gündeme taşıdı. Vakalar arttığı dönemlerdeki üzüntü ve tavrı gönülleri fethetti.
Bakan olarak atandığı zaman çekincelerimi ifade etmiştim. Kurup, belli bir noktaya getirdiği üniversite ile devletin menfaatlerini dengeleyip, dengeleyemeyeceğini sorgulamıştım.
Sonuçta bütün başlıklarda başarı sağlandı.
Deprem, salgın ve afet dönemlerinde sağlık bakanlığı yapan geçmişteki siyasileri hatırlayan var mı?
Sağlık Bakanı sadece hemşehrimiz olduğu için değil, başarılı bir dönem geçirdiği için de yakından takip edilmelidir. Bu nedenle de hayırla yad edilecektir.
Evet, Bakanlığı döneminde Konya’ya yeterince vakit ayıramadı. Ama pandemi en büyük mazeret.
Ayrıca, Cumhurbaşkanlığı sistemini de yabana atmamak gerekiyor. Sistem büyük bir esneklik ve düzenleme kabiliyeti verdi.
Hızlı karar alıp, bunları kararlı biçimde uygulayan Türkiye bu Parlamenter sistemlere fark attı. Oralarda Parlamento-hükümet-bakan-başbakan ilişkileri bir nebze olsun yavaşlattı.
Verilen sağlık hizmetine bir şey söylemek istemiyorum. Hizmet standartları ve kalitesi erbabınca değerlendirilecektir.
Bütün bunları Türk Tabipler Birliği gibi bir yapı ile beraber yürüttü. Ortak aklı harekete geçiren Bilim Kurulu takdire şayandı. Her ne kadar Toplumsal İlişkiler Bilim Kurulu yeterli performansı sergileyemese de sonuçta süreç başarılıydı.
Benzeri adımları pekâlâ İçişleri Bakanlığı göç idaresi açısından yapabilirdi. Süreci tek başına yüklenmek yerine alanda hizmet eden sivil toplum gönüllüleri, bilim adamları, kanaat önderlerini bir araya getirebilirler, onların akıllarından da yararlanabilirlerdi.
Maalesef bu yapılmayınca meydan şarlatanlara, çapulculara ve şovmenlere kalıyor. Arkasını, önünü toplama görevi ise ağır siyasilere düşüyor.
Geçen hafta görevden el çektirilen vali örneğinde olduğu gibi topluma tepeden bakanlara prim verilmemelidir.
Pandemi dönemi yaptırımlarını uygulama görevi bakımından İçişleri Bakanlığı çok fazla ön plana çıktı. Adeta, başbakanlık görevini fiili olarak işler hale getirid.
Sağlık alanındaki istişare sürecinin aynısını sivil toplum alanında da görmek isteriz. Yeni bir Akil Adam sistemi getirmeseler de lütfen sahaya daha fazla dikkat kesilsinler. Geniş tabanlı bir Sivil Toplum Danışma Kurulu talebini ciddiye alsınlar.
Pandemi süreci sağlıkta katılımcılık açısından son derece başarılıydı.
Darısı göç, sivil toplum ve toplumsal kaynaşma alanlarına.
En büyük sorumluluk ise Bakanlığa ve valilere düşüyor.
Toplum dikkate alınmalıdır.