Geçtiğimiz haftasonu 8. sınıf öğrencileri uzun zamandır hazırlandıkları maratonun sonuna geldiler. En iyisini yapmak için aylardır hazırlandıkları Lise giriş sınavı koronavirüs gölgesinde alınan yoğun tedbirler altında gerçekleştirildi. Bu yıl sınava hazırlık süreci diğer yıllara göre çok daha zor geçti. Son üç ay evde uzaktan eğitimle hazırlığa devam eden öğrenciler, sınavın ve okulların akıbetinin ne olacağının belirsiz olduğu bir ortamda çalıştılar. Şüphesiz bu belirsizlik öğrencileri çok yordu.
Bu ortamda sınavın sağlıklı bir şekilde yapılamayacağını düşünenler sınavın ertelenmesini istedi. Ancak bu stresin artık dayanılmaz boyuta ulaştığını söyleyen veliler ve öğrenciler de sınavın bir an önce yapılıp bitirilmesini istedi. Nitekim öyle de oldu. İyisiyle kötüsüyle, kolayıyla zoruyla LGS yapıldı ve bu stres artık bitti. Şimdi öğrenciler rahat bir tatil yapabilir.
Tabii bu sınav her yıl yapılanlardan çok farklıydı. Öğrenciler iki kat stres yaşadı. Sınav stresinin yanı sıra acaba sınav sırasında korovirüs kapar mıyım endişesi. Ama bu endişeleri en aza indirmek için MEB ve Sağlık Bakanlığı elinden geleni yaptı. Sınıflara 20'den fazla öğrenci alınmadı. Sınava girişlerde maske ve dezenfekten dağıtıldı. Sınıflar sınav öncesinde ekstra dezenfekte edildi. Yani öğrencilerin sınav başarısından önce sağlıkları önemliydi. Bunun için de tüm tedbirler alındı. Sınav yapılan okulların içinde mesafe konusunda sıkıntı yoktu ama okul bahçelerinde aynı şey geçerli değildi. Öğrenciler sınava girerken ve çıkarken okul bahçelerinde özellikle velilerden kaynaklanan yoğunluk endişe verici görüntüler oluşturdu.
Bu yıl sınav kaygısını çocuklardan çok veliler yaşadı. Uzaktan eğitimi yeterli görmeyen veliler çocuklarının istedikleri iyi okullara gidemeyeceklerinden korktular. Tabii bu kaygı çocuklara daha çok yansıdı. Aylardır evde kalan çocuklar bir de sürekli ders çalış, soru çöz baskısı altında yaşadılar. Bu durumda ne kadar sağlıklı bir hazırlanma süreci olduğu tartışılır. Aynı şey önümüzdeki haftasonu yapılacak olan üniversite sınavı için de geçerli. Kapsamı ititbariyle LGS'den daha fazla stres içeren YKS süreci de oldukça zorlu geçti. Hayatlarında verecekleri en önemli kararlardan biri olan üneversite aşaması, belirsiz bir dönemde -pandemi gölgesinde- gerçekleşecek. Yıllardır bugün için hazırlanan öğrenciler artık bir an önce sınavın olup bitmesini istiyorlar. Sınav stresinin üzerine bir de aile baskısı eklenince bu süreç daha da dayanılmaz hale geldi.
Çocuklarının sadece akademik başarısından mutlu olan aileler, çocuklarının ne hissettiğini, ne istediğini hiç merak etmiyorlar. 'Aman oğlum/ kızım iyi bir yer kazan bizi mahcup etme. Bak komşunun çocuğu nereyi kazandı sende kazan' gibi cümlelerle çocukların sırtına taşıyamayacakları kadar yük yüklüyorlar. Önemli olan onların sağlığı, mutluluğu. Sınavlar eğitim sisteminin bir parçası sadece.
Çok daha önemli sıanavlar var hayatta. Sokakta acı çeken bir hayvan gördüğünde ona yardım ediyorsa, otobüsteki yaşlı teyzeye yer veriyorsa işte o zaman sınavı kazanmış olur. Sokakta yürürken yerde bir cüzdan gördüğünde kimse onu görmediği halde cebine koymak yerine sahibini ararsa işte o zaman sınavı kazanmış olur. Anne babasına, büyüklerine saygılıysa, yalan söylemenin ne kadar kötü bir şey olduğunun farkındaysa, ona verilen emanete sahip çıkan bir çocuksa, işte o zaman sınavı kazanmış olur. Ve tabii böyle evlat yetiştiren anne babalar da sınavı kazanmış olur. Bu yüzden 'sınav sınav' diye çocuklarımızın başının etini yemeyelim. Onlara değerli olduklarını hissettirelim. Böyle hisseden çocuklarda başarı kendiliğinden gelir zaten.
Tabii ki sınavlar çocuklarımızın geleceğini etkileyecek meslek seçimleri için önemli. Ama vatanına, milletine sahip çıkan, dinini yaşayan, insanlara faydalı iyi bir insan olmak çok daha önemli. Bunun bilincinde olan ebeveynler olmak dileğiyle...