Beyşehir Gölü’nün kuraklık nedeniyle sıkıntı yaşamaya başlaması, bölge hakkında herkesi harekete geçirdi.
Cumartesi günü, Başkan Uğur İbrahim Altay, Vali Vahdettin Özkan, İl Başkanı Hasan Angı, milletvekilleri ve basının katılımıyla bölgede atılacak adımlar ele alınırken Beyşehir Gölü’nün son durumu ve geleceği hakkında projeler konuşuldu.
Gölde büyük bir kirlilik oluşturan hayalet ağlarla ilgili olarak Büyükşehir Belediyesi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yürüttüğü çalışmalarda 680 dalış yapılarak 471 hayalet ağ çıkarıldı.
Bu ağların toplam uzunluğu 35 kilometre, ağırlığı da yaklaşık 10 ton.
Yani Beyşehir Gölü’nden 10 ton civarında çöp temizlenmiş oldu.
Bu yıl itibariyle de bin 400 ağın gölden çıkarılması ile ilgili yeni bir çalışma başlatılacak. Ağların yüzde 90’ının gölden uzaklaştırılarak, bertaraf edilmesi hedefleniyor.
Beyşehir Gölü’ndeki bir diğer sıkıntı ise atık suların ortaya çıkardığı kirlilikti. Bölgede insan kaynaklı atık suların sadece 52’si arıtılıyor ama maalesef yüzde 48’i arıtılmadan göle deşarj ediliyor. Bu durum da gölde ciddi bir kirlilik oluşturuyor.
Büyükşehir Belediyesi’nin hedefi, 5 yıl içinde bölgede arıtma tesisi olmayan bölge bırakmama ve Beyşehir Gölü’nde yüzde 100 arıtma sağlamak.
İnşallah bu projede bir sonuç alınır, çünkü Beyşehir Gölü’nün geleceği tehlike altında.
Beyşehir Gölü’nün geleceği sadece kirlilik sebebiyle değil, kuraklık nedeniyle de tehlike altında…
Gölün 3-4 yıl önceki haliyle şimdiki halini kıyasladığınızda bile ortaya çıkan kötü gidişatı net bir şekilde görebiliyorsunuz. Korkutan bir küçülme mevcut. Zaten sahildeki kayaçlar ve yosunları gördüğünüzde bunu net bir şekilde anlayabiliyorsunuz.
Bu yıl her bölgeyi etkileyen kuraklık, Beyşehir Gölü’nü de kaçınılmaz olarak çok etkilemiş. Gölden ovaya tarımsal sulama amaçlı olarak yılda 600 milyon metreküpe yakın su alınırken, bu sene 100 milyon metreküp ancak su alınabiliyor.
Çünkü kot farkı çok kötü seviyelerde. 100 milyon metreküpü geçtiğiniz zaman göldeki küçülme daha da riskli boyutlara ulaşır.
Bu kuraklığı göz önünde bulundurmadan normal hayatımıza devam etmeyi sürdürürsek, önümüzdeki yıllarda Konya’da tarım yapmak imkansız hale gelebilir.
Bu sebeple hem suyun kullanımında ve paylaşımında adaletli olunmalı hem de tarımda çeşitlilik artmalı.
Su kaynaklarına yakın olan yerlerde hoyratça tarımsal sulama yapılırken, ovada bir yudum suya muhtaç olan bölgeler mağdur oluyor.
Konya’nın önünde iki yol var. Birincisi suyun adil paylaşımı, ikincisi ise suyun dikkatli kullanımı. En azından 10 yıllık bir planlama yapılarak yer altının kendini toparlaması hızlandırılabilir.
Öte yandan, sadece tarımsal sulama anlamında değil, içme suyu noktasında da Konya’yı zor bir sene bekliyor…
Bu sene Bağbaşı Barajı’nda doğru düzgün su birikmedi. Bağbaşı Barajı’ndaki içme suyunun Eylül ayına kadar ancak yeteceği düşünülüyor.
Eğer Eylül’de yağışlar olmaz da Bağbaşı Barajı içme kendini toparlayamazsa durum vahim. KOSKİ Genel Müdürlüğü, 1 Haziran 2021 tarihi itibariyle Mavi Tünel’den gelen içme suyunun yer altı kuyularından takviye edilmeye başlandığını duyurdu. 200 kuyu mevcut içme suyu depolarına verilecek şekilde hazır hale getirilmiş durumda…
Ne üzücüdür ki musluk sularında tekrar kuyulara dönme noktasına geldik.
Aynı sıkıntı Avşar Barajı’nda da mevcut. Yağışlar olmadı, barajlar dolmadı...
Hakeza Tuz Gölü’nde de küçülme devam ediyor. Uzmanlara göre son 50 yılda 1 kilometrelik bir çekilme mevcut. 6-7 santim olan tuz tabakası ise bu sene 1 santim civarında. Tuz Gölü’ne yakın havzada ise Cihanbeyli gibi bölgelerde obruklar oluşmaya başladı.
Anlayacağınız, gidişatımız hiç iyi değil…
O sebeple suyun dikkatli kullanımı ve adil paylaşımı konusunda herkesin bir şeyler yapması lazım.