90’larda Konya’ya hakaret etmek modaydı.
İki sözü bir araya getiremeyen toplum mühendisleri! televizyon ekranlarında, “Konya gibi olmayalım” derlerdi.
Vurdukça vururlar, toplumda ters algı oluşturarak şehri linç ederlerdi.
Konya’ya yatırım gelecekse engellenir, üstüne bir de “yobazlar” hakareti işitilirdi.
Ters algı oluşturmak için o yıllarda gazete manşetlerine konulan tek şehirdi.
“En çok içki tüketen şehir” yalanı da o yıllarda ortaya atıldı.
Ama başaramadılar…
Konya’nın birlik ve beraberliğine zarar veremediler.
Tüm olumsuz propagandalara karşı Konya daha çok kenetlendi ve krizlerden çıktı.
Bu şehir her zaman, birçok psikolojik darp tekniklerine rağmen yolundan bir milim ayrılmadan derin ve büyük tarihinden aldığı güç ile geleceğe doğru yürüdü.
Hititler zamanında önemliydi, Anadolu Selçuklu döneminde daha çok önemli oldu.
Halen de bu önemini konuyor.
Siyasette parlamak isteyen de Konya’ya saldırıyor ve iftira atıyor; Konya’nın kaymağını yemeye çalışanlar da…
Konya aslında, kimin ne olduğunu çok iyi biliyor.
Mevlana Türbesi’nin gölgesinde bir bardak çay içmeyen, Meram Bağlarında gedavet rüzgarını hissetmeyen, hatta ve hatta Konya’nın kenarından bile geçmeyen kişiler niyeyse ve ne hikmetse sürekli bu şehre saldırıyor.
İsimler değişse de zihniyet değişmiyor.
90’lardaki acımasız ve gaddar mantık halen devam ediyor.
Yeter ki fırsat bulsunlar…
Yeter ki ellerine koz verilsin…
İşin üzücü tarafı, bunlara çanak tutan Konyalılar da var.
İllaki yanlışlarını göreceklerdir.
Bırakın Konya’nın altını oymayı… Bırakın Konya’ya kara leke çalmayı…
Bırakın artık Konya’ya iftira atmayı ve Konyalıları üzmeyi…
Bedesten Çarşısı’ndaki birlik ve beraberliği görmeden, Lalebahçe’deki dostluğu yaşamadan, Meram’daki asilliği izlemeden ve Konya’nın merkezindeki Cennet Çukuru’nun anlamını bilmeden rastgele konuşmayın.
Konya ağırbaşlıdır, vakurdur. Efendidir ama haksızlığı karşı adeta bir elif gibi de diktir.
Konya, dost olanla ekmeğini bölüşür, haksız yere saldıranlara da günü gelince tokadını indirir.
Bu şehirden ne istiyorlar? Bu şehirle nasıl bir dertleri var? Gerçekten anlaması güç…
Ahmet Hamdi Tanpınar, bu şehrin sokaklarını gezerken neler hissetmiş hiç okudunuz mu?
Tanpınar, “Konya, insanı ya bir sıtma gibi yakalar, kendi âlemine taşır ya da sonuna kadar ona yabancı kalırsınız. Meram bağlarının tadını alabilmek için ona yerli hayatın içinden gitmek lazımdır.” derken, Konya’yı tanımadan Konya’nın anlaşılamayacağını anlatmıyor mu?
Önce ayrıştırıyorlar, sonra saldırıyorlar.
Konya’ya atılan her iftira bugüne kadar sahibini vurdu.
Bundan sonra da böyle olacaktır.
Allah’ım şehrimizi birlik ve beraberlikten ayırmasın.