Konya’ya ihanet edenler oldu mu?

Salih Köprülü

Bu şehri karış karış, mahalle mahalle gezen var mı bilmiyorum.

Aşağı yukarı şehrin büyük kısmına ayak bastım.

Neredeyse her çeşit insan gördüm, tanıdım. Tanımaya da devam edeceğiz.

Ağlayanın derdine ortak olduk, gülenin ise sevincine…

Gazetecilik böyledir. Çok sayıda insan tanırsın ve derdine derman ararsın ama kendi derdini anlatamazsın.

Her mahallenin, her bölgenin kendine has yapısı var.

2000’li yılların başında şehir kenarında kalan mahalleler, şimdi şehre dahil oldu.

1990’lı yıllarda uzak denilen yerler, günümüzde yakın oldu.

Eskiden, “burada kim oturacak” denilen yerler ise, insanlarla doldu.

Hatta ayrı bir şehir oldu.

Buram buram temiz hava kokan yerlere bakacak olursak; temiz havanın yerini, nargile kokusu aldı.

Şehir, son 15 yılda büyük bir değişim yaşadı.

Kimi tarihi evler ve yerler de bu değişimden nasibini aldı.

Bazısı apartman ve sitelerin arasında kayboldu, bazısı da toprağa gömüldü.

Halen de o değişim ve dönüşüm devam ediyor.

Önceki yıllarda olması istenilenler, şimdilerde belki eleştirilmeye bile başlanıldı.

Şehirde güzel işlere imza atıldı. Hatta yapılması zor işlerin de altından kalkıldı.

Biz de şöyle bir durum var: “Bazen yaptığımız işi abartırız.”

Yapılaşma konusunu da sanki biraz abarttık.

Boş bir gününüzde, şehri bir gezin…

Şehrin neresinde ne var ve hangi bölgesinde ne yapılmış-yapılıyor kendiniz görün.

Yapılaşma arttıkça, trafik de içinden çıkılamaz bir hal alıyor.

Kimi mahallelerde, neredeyse gökyüzü bile görünmeyecek.

O derece saf saf siteler ve apartmanlar yapılmış.

Dönüşüm gerekliydi ama bazı bölgeler özel alan ilan edilemez miydi?

Yine dönüşüm yapılsaydı fakat bazı mahallelere illaki büyük siteler ve yüksek apartmanlar mı gerekliydi?

Apartman ve site yapmak, işin biraz kolayı olmuyor mu?

Önemli olan şehrin geleceği değil mi?

Toprak altından çıkan bir Selçuklu yapısına duyulan hayranlık, hepsi bir birinden kopya sitelere 200 yıl sonra duyulacak mı?

Nerede estetik mimari? Nerede “vay be” dedirtecek şehir planı? Nerede mahalle samimiyetleri? Nerede eski mahalle kültürleri?

Betonlaşmak, gelişmişliğin göstergesi mi?

Yüksek yapılaşmalar, insanlar arasındaki iletişim bağına darbe vurdu.

İnsanlar adeta robotlaştı.

İnsanı, insanlıkla yüceltmemiz mi önemli, yoksa robotlaştırmamız mı?

Bu ayrım yapıldığında, şehrin geleceği için önemli bir yön tayin edilmiş olacak.

Küçük hesaplarla “kaymak” yemek yerine, büyük hesaplarla gelecek inşa edilmeli.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Kadim şehirlerin en önemli güzelliği, ana karakterlerini kaybetmeden yeniyi bünyelerinde eritmesi, özlerinden katarak yeniden yoğurmasıdır. İstanbul bu açıdan gerçekten müstesna bir şehirdir. Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hala da ihanet ediyoruz. Ben de bundan sorumluyum" demedi mi?

Ülkenin en tepe ismi bile, İstanbul için bu cümleleri kurdu.

Peki Konya’nın durumu???

Bu şehre ihanet edenler oldu mu? Ve halen ihanet ediliyor mu?

Konyamız güzel bir şehir, şehrimize sahip çıkalım.

Bu şehrin ne havası bozulsun, ne de ruhu…

“Yapılan yıkılsın” demiyoruz ama bundan sonrası için farklı projeler bekliyoruz.