Bu şehirle, yıllardır birilerinin ne derdi var anlamadım.
90’lı yıllarda, özellikle 28 Şubat döneminde bu şehrin üstüne birçok iftiralar atıldı ve hatta gazete manşetlerinde, köşelerinde bu şehre yalan-yanlış yakıştırmalar bile yapıldı.
Kimi “Yobaz” dedi…
Kimi “Dönek” dedi…
Kimi, “Alkolik” dedi…
Kimi, “Kara peçeliler” dedi…
Dediler de ne oldu… Hiçbir şey…
Konya, ne iftiralara ne de yalanlara aldırış etti. Büyümeye devam etti ve bugünlere kadar geldi.
Fakat şehrin imajına bu iftiralar büyük bir darbe vurdu.
Bu şehre bir kez dahi gelmemiş, bu şehirden yolu geçmemiş, bu şehri tanımamış insanların kafasında Konya, maalesef çok farklı bir yer etti.
Hep duyarsınız; “Muhafazakar şehir ama en çok alkol tüketen yer!!” yalanını… Bu yalanla, Konya’yı da ayyaşlar vagonuna eklemeye çalıştılar.
Birçok şehirden insan da bu yalana inandı. Başka şehirlere giden Konyalılar, bu soru karşısında, aslında konunun öyle olmadığını anlatmak için şehri adına ter döktü. Yeni yeni, son yıllarda bu iftiranın algısı değişmeye başladı.
“Şehirde alkol tüketimi var mı?” diye sorarsanız, tabiî ki var. Ama gazetelere manşet olacak kadar da çok değil.
Şehir olarak eksikliklerimiz de çok. Bu eksiklikler eleştirilebilinir de… Ama Konya’ya hakaret, karalama ve Konya’nın boynunu bükme noktasına iş geldiğinde, yapılanın art niyet taşıyan bir eylem olduğu anlaşılıyor.
Bu şehir ile alıp veremediklerinin ne olduğunu halen anlamış değilim. Her dönem “Vurun abalıya” mantığında seçilen şehir mi Konya?
Halbuki Konya, bugüne kadar ne başka şehirleri karaladı, ne de bu yolda bir niyet güttü.
İnternet ortamında bile bakıldığında, şehre hakaretler mevcut. Eleştiri kabul fakat hakarette neyin nesi yahu!
İnternet ortamında şehrimiz ile ilgili bu hakaretlerin kaldırılması için başvurular yapılmalı artık…
Bir de içimizdeki, Konya’yı sevmeyen Konyalılar var.
Fırsat bulunca, ya Konya’yı karalayanın yanında yer alırlar, ya da karalamaları için malzeme verirler.
Bu şehrin ekmeğini yiyip, suyunu içerler ama şehri sırtından da güzelce hançerlerler.
“Allah hidayet versin” diyelim.
Bu şehre hakaret edenler, Konya’nın tarihine ve bu şehirde tarih boyunca yetişmiş önemli din ve ilim adamlarına da hakaret etmiş oluyor.
Şehir olarak ne yazık ki bu konuda ciddi bir Halkla İlişkiler organizasyonu geliştiremedik. Umarım bu konuda farklı ve ilgi çekici tanıtım çalışmalarına girilecektir.
Bu şehir hepimizin… Şehrimizin tarihi önemli… Konya hep önemliydi halen de önemli. Belki de yıllardır o yüzden karalanmak istendi.
Konya’ya hakaret edenlerin, Malazgirt Savaşı öncesi Konya’ya gelen ve kahpe Bizanslılar tarafından şehit edilen Selçuklu Öncü Birlikleri’nin isimsiz yatan ve tarihin ilk toplu mezarı olduğu söylenen Cennet Çukuru’nu görmelileri gerek. Hemen onun yanındaki şehitliğe de gidip, kahpe PKK kurşunu ile şehit düşmüş Konyalı asker ve polislerimiz için de dua etmesi gerek.
Oradan da, Üçler Mezarlığı’na gidip mezarlığa ismini veren “Üçler” dedikleri kişiler kimmiş bir bakmaları gerek. O da yetmezse mezarlığın yanı başındaki hoşgörünün sembolü Mevlana’nın Türbesi’ne varıp, o havayı içine çekmeleri gerek.
Halen bunlar da bu kişilere yetmiyorsa, çok fazla da diyecek bir şey yok. Akıl yuvaları, çamur ve karalamaya programlanmış demektir.
Yalnız bu şehri karalayanlar şunu da iyi bilsin; bu şehir o kadar basit değil.