Hafta sonu Cumartesi günü Konya Büyükşehir Belediyesi’nin 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle Beyşehir’de düzenlediği programa katıldım. Programda Beyşehir Gölü’nün temizlenme çalışmaları kapsamında bilgilendirme yapıldı ve saha incelemesinde bulunuldu.
Programda herkesin ortak bir düşüncesi vardı: Konya’nın turkuazı Beyşehir Gölü korunmalı.
Beyşehir Belediye Başkanı Adil Bayındır bunu şu ifadelerle dile getirdi: İnsanın sabahından gecesine kadar baktığı zaman bütün turkuazın renklerini görebildiği bu güzel doğa harikasını birlikte korumak, birlikte kollamak hepimizin boynunun borcu...
Evet… Bu güzel doğa harikasını ve daha nicesini korumak zorundayız.
Bundan 5 yıl önce yine Konya Büyükşehir Belediyesi’nin KOMEK Yaz Okulu öğrencileri için düzenlediği bir programa katılmıştım. O dönemde tekne turu yapılmıştı ve basın mensupları da katılmıştı. İlk defa Beyşehir Gölü’ne gitmiştim ve asla göl olduğuna ikna olmamıştım. Adeta Konya’nın denizi gibiydi. O turkuaz rengi o mavilik içimi büyülemişti. O zaman ki çektiğim fotoğraflar hâlâ duruyor. Cumartesi günü Beyşehir’e gittiğimde hayal kırıklığına uğradım. Gördüklerime inanamadım. Uzun bir aranın ardından tekrar Beyşehir’e gidince aradaki farkı çok net gördüm. İnanın 5 yıl önceki çektiğim Beyşehir Gölü fotoğrafı ile 5 yıl sonra çektiğim Beyşehir Gölü fotoğrafı arasında ciddi bir fark var. Su seviyesi gözle görülür bir şekilde düşmüş. O mavilik yerini bulanıklığa bırakmış. Yosunlar sarmış kenarlarını. Yani anlayacağınız üzülerek söylüyorum ki Beyşehir Gölü’nden çok fazla eser kalmamış.
Kuraklık artık alarm veriyor. Farkında değiliz belki ama durum kötüye gidiyor.
O doğa harikasını korumak için Konya Büyükşehir Belediyesi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı harekete geçti. Var olanı korumak için önemli çalışmalar yapılıyor. Bu anlamda da Beyşehir Gölü’nün temizlenmesi adına adımlar atıldı. Başkan Uğur İbrahim Altay, Beyşehir gölündeki hayalet ağların gölden çıkarılması ve göl çevresindeki yerleşim yerlerine atık su arıtma tesisleri kurulması çalışmalarını yürüttüklerinin bilgisini verdi. Bunlar Konya için gerçekten çok önemli projeler.
Altay, “5 yıl sonra Beyşehir Gölü çevresinde arıtılmayan hiçbir suyu deşarj etmeyeceğiz. Yani bu demek oluyor ki yüzde yüz arıtmayı gerçekleştirmiş olacağız” ifadelerini kullandı.
Ben korkuyorum ki; bundan 5 yıl sonra Beyşehir Gölünde arıtılmış su kalmayacak. Böyle bir şeyin olmaması için bilinçlenmemiz gerektiğini düşünüyorum. Beyşehir Gölü aynı zamanda tarımsal sulamanın ve tarımsal üretimin de kaynağını oluşturuyor. Bu açıdan da büyük önem arz ediyor. Tarımsal üretimde de bilinç oluşmalı. Eğer bu bilinç oluşmazsa gelecekte hiçbir şeyi üretemez hale geleceğiz. Suyu bu günlere değil yarınlara bırakmalıyız… Yarınları da düşünmeliyiz.
Ben 5 yıl sonra Beyşehir Gölü’ndeki su seviyesinin bu kadar düşeceğini hayâl bile edemezdim. Göz göre göre doğal varlıklarımız gidiyor. Gitmesine izin vermemeliyiz. Suyu bilinçli kullanmalıyız. Bir kişi, iki kişi değil bunu hepimiz yapmalıyız. Sadece Beyşehir Gölü değil, Tuz Gölü, Meke Gölü, Bağbaşı Barajı, Hirfanlı Barajı daha sayamadığım bir çok baraj ve gölde tehlike çanları çalıyor. Bu yıl Konya’mız yeterli miktarda yağış almadı. Hal böyle olunca da var olanı tüketiyoruz. Yerine yenisi gelmiyor. Bunun da farkında olmalıyız.
Gönlümüzün turkuazı Beyşehir Gölü’nü ve daha nicesini yarınlara bırakmak için ne gerekiyorsa yapmalıyız…