Gazeteciliğe ve yazılara başlayalı iki yılı geçmiş… Koskoca iki yıl…
Doğum gününü bile yeryüzünde yaşayan 5 kişinin hatırladığı bir insan olarak, bunu yalnız kutlamalıyım…
Kutlanacak bir şeyde bulamayınca da, iki yılın bir değerlendirmesini yapmak için oturdum bilgisayarın başına…
Ama konulara bakınca aslında pekte gerek yokmuş!
Bugün ne yaşıyorsak, iki yıl öncede aynı şeyleri yaşıyor, söylüyor ve konuşuyormuşuz…
Sorularımız, yanıtlarımız aynıymış… Ufak tefek değişiklikler dışında gündem hep aynı şeyler etrafında dönüp durmuş…
“İki yılda bir şey mi 20 yıldır aynı şeyi konuşuyoruz” diyen çıkarsa onlara da itiraz etmeyi düşünmüyorum artık! Bir diğer taraftan pek ölen de olmadığı için kişilerimiz ve aktörlerimiz de aynı…
Bir iki görev değişikliği dışında tabi…
O kadar da aksiyon her şehre şart! Yoksa monotonluğun sıkıcılığından ölürüz kimsenin haberi olmaz…
…
İşte iki yılın kısa değerlendirmesi;
Mesela o zaman bir bakanımız varmış, şimdi de bir Genel Başkan Yardımcımız…
O zamanda Konya bürokrasisinin etkisizliğinden dem vuruyormuşuz, şimdi de…
O zamanda yeterince birlik olamamaktan şikayet ediyormuşuz, bugünde…
O günde herkes birbirini FETÖ ile mücadele etmemekle suçluyormuş, bugünde… Ama insafsızlık etmeyelim örgütün adı PDY’ymiş o gün…
…
Çiftçiler hiçbir zaman yağışlardan memnun olmamışlar mesela… Bir ara çok yağmış onda da, yağışlar ekinlerimizi çürüttü diye şikayet etmişler…
Esnafta o günde para yokmuş, işler kesatmış bugünde… İşlerin iyi olduğu son zaman şehrin adı İkonya’ydı sanırım…
O günde herkes trafikten özellikle de Cumartesi trafiğinden şikayetçiymiş bugünde… Tabi trafik düzeni için üzerine düşeni ne sürücüler ne yetkililer kimse yapmıyormuş o gün, bugünde yapmıyor…
Yaşanabilir kentler arasında ilk 40 ila 50 arasındaymışız o gün, bugünde değişen bir şey yok…
Gazeteci Murat Aslan o günde hava kirliliğinden şikayet ediyormuş, bugünde… Ama hakkını yemeyelim hava kirliliği sorunu artıyor, aynı yerde değil…
Konya o günde tarım, sanayi, eğitim, spor, kültür şehriydi, hala tarım, sanayi, eğitim, spor ve kültür şehri mesela…
…
Sadece bunlar mı?
Değil elbet;
Dağcılar Beyşehir ile Seydişehir’in dağlarında aradıklarını hala bulamamışlar ki o gün bugün dağlardalar…
Altınekin Cihanbeyli Kulu o günde su bekliyormuş, bugünde…
O kadar çok obruk oluşmuş ki Karapınar’ın hala yeryüzünde olması bir mucize…
Derbent’e kurulacak Kayak Merkezi için o günde inceleme yapılıyormuş, bugünde…
Hadim, Bozkır, Taşkent o günde geçim derdinden nefes alamıyormuş, bugün de…
Beyşehir’in neredeyse tamamı ‘Kaçak Avlanmadan’ yakalandı! Sanıyorum… Yoksa her gün aynı haber gelir miydi ajanslardan? Ama kaçak avlanmanın önü alınamadı bir türlü…
Akşehir o günde Nasreddin Hoca’yı Sivrihisar’a kaptırmamaya çalışıyordu, bugünde…
…
Stadyumun ne olacağı o günde meçhulmüş bugünde…
Ya da Kayacık Lojistik bir an önce yapılmalı nutukları atılıyormuş, bugünde…
Gazeteciler o günde sivil havaalanı ne zaman yapılacak diye? soruyormuş, bugünde…
O günde Çevre yolunda sona yaklaşılmış, bugünde…
Şehir estetiğini bozan ve şehre bir yük olmaktan başka bir işe yaramayan Eski Sanayi, Toptancılar, Tank Taburunun şehir dışına çıkacağı müjdesini bekliyormuşuz o gün, bugünde bekliyoruz…
Ama insafsızlık etmeyelim araya bir ‘metro’ girip çıkmış… Şu an akıbeti araştırılıyor…
…
Gazeteciler vatandaşın okumamasından şikayetçiymiş, Vatandaş bütün yerel gazetelerin aynı olduğundan… Vs… Vs…
…
Üç seçim, bir darbe, 4 hükümet ve koca iki yıl geçmiş, bizde değişen pek bir şey yok…
Sözün özü; Yaşlanıyorum…
Zaman hızla akıp gidiyor…
Değişen rakamların dışında elimizde başka bir şey yok… Tabi yine insafsızlık etmeyeyim arada biten açılışı yapılan, bugün unuttuğumuz hatta tatlı bir hatıra olarak hatırladığımız şeyler de yok değil…
…
Ne diyelim; 2. Yılımız hayırlı olsun…
İki yıl öyle çok ta koskoca falan da değilmiş!
…
Boş bir yazı diye yorum atmayın…
Hayat dediğin şey çoğu zaman boş değil mi…?