Uzun süredir Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ve çalışma temposuyla ilgili bir yazı yazmaya niyetleniyordum ama gündem sürekli değiştiği için bir türlü fırsat bulamamıştım.
Son günlerde ortaya çıkan bazı dedikodular ve algı operasyonlarının ardından birkaç satır yazmam gerektiğini düşündüm.
Konya, belediyecilik ve şehircilik anlamında en verimli dönemlerinden birini yaşıyor. Özellikle Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un bakan olduktan sonra tüm Türkiye’deki dinamizmini herkes görüyor.
Birkaç yıl önce ‘Konya’nın Bakanı Çekeni Yok’ diye serzenişte bulunanların, bugün Konya’nın kabinedeki en etkili şehirlerden biri olduğunu görmeleri gerekir. Konya bu sebeple belki de siyasetteki en güçlü dönemlerinden birini yaşıyor.
Başkan Altay elbette Konya’ya hizmet alabilmek için tüm bakanlıkların kapısını aşındırıyor. Ki bunu çok etkili bir şekilde yaptığını da eski Konya Valisi Cüneyit Orhan Toprak’tan dinlemiştik. Konya Banliyösü için Başkan Altay’ın Ankara’da yürüttüğü diplomasi trafiğini anlatmıştı Vali Toprak o dönemde.
Başkan Altay’ın, eldeki imkanları en iyi şekilde değerlendirip bakanlıklardan ‘Konya için hizmet istemeyi bildiğini’ ve vizyonlu bir bakış açısıyla şehre de hizmet ettiğini görmemiz gerekir.
Hülasa, Başkan Altay, Bakan Kurum gibi çalışkan ve hizmet ehli bir insanı bulmuş, elbette şehirle ilgili sürekli arayıp yardım isteyecek. Keza Başkan Altay bunu diğer bakanlardan da talep edecek. Çünkü Başkan Altay’ın işi de şehrini fiziki olarak en iyi hale getirmektir.
Bu sebepledir ki, Bakan Kurum ile Başkan Altay’ın uyumlu çalışmasının verimlerini Konya almaya başladı. Hem ulaşımda hem kentsel dönüşümde hem de çevre yatırımlarında Konya kazançlı çıktı. Mesela Mevlana ve Altın Çarşı’nın, Şükran Mahallesi’nin, Alaaddin civarının hızlıca çözülmesi bu uyumun meyvesidir.
Bu samimiyeti başka yönlere çekip haksızlık yapanlar, Konya’nın bakanlıklardan başarılı hizmetler almasını istemiyorlar sanırım.
Bakan Kurum ile Başkan Altay’ın uyumunu başka yerlere çekmek çok anlamsız. Bir kere hem Bakan Kurum hem de Başkan Altay aynı jenerasyondan geliyorlar. İkisi de genç, ikisinin de düşüncesi ve enerjisi aynı. Birlikteliklerinin, uyumlarının, ekip olarak çalışmalarının neyi yanlış ki? Bu uyum kimseye zarar vermez.
Hatta bilakis, bu güç birliği pek çok işin çözümünde de şehre katkı sağlar.
Buraya kadar yazdıklarım bir vatandaş gözüyle kaleme alınmıştı. Bir gazeteci olarak da Bakan Kurum’un basının nazarında ayrı bir yeri olduğunu biliyorum.
Bir kere Konya basını Bakan Kurum’u seviyor ve kendisine saygı duyuyor. Bunun sebebi çok basit aslında.
Bugüne kadar Konya basınına böyle önem veren bir Bakan görmemiştik. Konya basını çok uzun zamandır Bakan nezdinde hem Ankara’da hem Konya’da misafir ediliyor. Muhalif ya da değil, her basın kurumunun her derdiyle tek tek ilgileniyor Bakan Kurum. Hatta öyle ki, ofiste birbirimize bile anlatamayacağımız kadar gereksiz istekleri tek tek dinliyor, çözüm arıyor.
Konya basını eskiden bu kadar muhatap alınmıyordu. Bunu söylememiz lazım.
Bakan Kurum her bayramda hatırlıyor, bize minik jestler yapıyor. Konya’da başka siyasetçiler bunu çok yapmayınca daha değerli hale geliyor bu. Hatırlanmak güzel şey sonuçta…
Yine Bakan Kurum’un Basın Danışmanı Halil Erdoğan’ın meslekten biri olması da bizim işimizi kolaylaştırıyor. Çok sağlıklı iletişim kurabiliyoruz. Burada, Konya basını hakkında Ankara’ya doğru bilgi veren ve öne çıkaran Başkan Altay ve ekibini de göz ardı etmemek lazım tabi ki. İşte bu da bir uyumun sonucudur.
Özetle, Başkanın işi şehre katkı sağlamaktır. Bunu; en iyi kiminle iletişim kurarak yapıyorsa, en fazla kimden destek alabiliyorsa yapmasından daha doğal ne olabilir ki?
Son olarak, Konya’nın, AK Parti’nin en yüksek oyu aldığı şehir olduğu için sürekli gündeme gelmesi ya da sürekli hedef haline gelmesi normal. Çünkü yüzde 75 oy almış bir Başkan var. Yüzde 75 oy alan bir belediyeyi eleştirmek ve onun üzerine oynamak o sebeple normal karşılanabilir.
Sokağa çıkıp bakınca, yaptığı işleri görünce, vatandaşın gözünde Uğur İbrahim Altay‘ın değeri eksilmiyor. Bunu söyleyeyim.