Son zamanlarla dostlarımızla, ağabeylerimizle, arkadaşlarımızla, hatta sevgili kârilerimizle konuştuğumuzda şunu anlıyorum, Konya artık kendisini aşmak istiyor.
Daha doğru bir anlatımla Konya bugün kendisine biçilen gömleği kabul etmiyor, yeni bir vizyon belirlemek istiyor ve gerçek anlamda bir Dünya Şehri olmak istiyor.
İşte aslında bugün en fazla konuşmamız gereken konu bu…
Medeniyet Merkezi, Merkez Şehir, Kadim Medeniyet Nüvesi gibi ifadeler boş sözler mi? Yoksa gerçekten içi dolu, bir anlamı olan kavramlar mı?
Anlamamız gereken konu da bu…
Tabi bu konuyu açmamız gerekiyor, iyi bir şekilde anlamamız ve izah etmemiz gerekiyor.
Peki, bunu Konya başarabilir mi?
Bugün Konya’yı Türkiye algısı ile anlamaya çalışırsanız başaramaz.
Çünkü her şeyden önce bir denize kıyısı yok.
Ama biz zaten Türkiye algısını da değiştirmek istediğimiz için Konya’yı eski Türkiye’nin bakış açısı ile anlayamayız.
Şöyle ifade edeyim, dünyanın en önemli kentlerinden Paris, Londra, Moskova gibi şehirlerin de denize kıyısı yoktur.
Ayrıca bizim entellerin çok sevdiği birçok Avrupa kentinin de denize kıyısı yoktur.
İtalya’nın Roma başta olmak üzere birçok kentine bakın buralarında denize kıyısı yoktur.
Demek ki bir şehrin büyümesi, gelişmesi, dünya kenti olabilmesi için birinci derece gerekli olan şey deniz değilmiş.
Ayrıca bugün dünya üzerinde sanayi alanında gelişmişlikten daha çok kültürel, sanatsal anlamda insanlara bir şeyler sunabiliyorsa, şehirler daha değerli hala gelmektedir.
Bizimkiler Avrupa’dan örnek vermezsen bir şeyin doğruluğuna inanmazlar ya, onun için bu konuda da size örnek olarak İngiltere’yi gösterebilirim.
İngiltere’nin en önemli liman kenti Liverpool’dur ama en popüler kenti Londra’dır.
Londra’nın kültür, sanat, müze zenginliği olduğu için, İngiltere’ye gelen insanlara liman kenti Liverpool’u görmekten Londra’yı görmek daha önemli gelmektedir.
Konya, Avrupa’nın şehirlerinin bugün ulaştığı tanınırlık seviyesini aşacak bir derinliği olan şehirdir.
Neyse netice itibariyle Konya için bugün bir yol haritası belirleyip bu yolda bütün sektörler, taraflar olarak ilerlenmesi gerekiyor.
Mesela sağlık alanında yapılması gerekenler var.
Mesela spor alanında yapılması gerekenler var.
Mesela sanat alanında yapılması gerekenler var.
Turizm, sanayi, yerel kalkınma, eğitim, üniversite alanlarında yapılması gerekenler var.
Ulaşım, lojistik alanında yapılması gerekenler var.
MÜSİAD Konya Şube Başkanı da olan Dr Lütfi Şimşek biliyorsunuz Medicana’nın aynı zamanda dış yatırımlar direktörüdür.
Bir gün bir telefon konuşmasına şahit olmuştum, Yeni Haber Gazetemizde de kendisi ile yapmış olduğumuz bir söyleşide ifade etmişti, sağlık turizmi ile ilgili. “Körfez ülkeleri ile anlaşmalar yapılacak” demişti. İşte anladığım kadarıyla Sağlık Bakanlığı bu anlaşmaları yapmış. Şimdi Körfez Ülkelerinde Türkiye’ye hasta gelecek.
Ama bakın Ankara ve İstanbul tıkanmış durumda, peki nereye gelecek.
Bu hastaların Konya’ya gelmesi için Lütfi Bey mücadele ediyordu.
Ama benim o gün anlayabildiğim kadarıyla Lütfi Beyi en fazla sıkıntıya sokan şey, Konya’ya Körfez Ülkelerinden direk uçuşların olmamasıydı.
Netice itibariyle Konya öncelikle bu ulaşım sorununu çözmelidir. Bir şekilde Konya’dan Körfez ülkelerine, Avrupa’nın belli başlı şehirlerine, hatta Amerika’ya, Uzak Doğuya, Afrika ülkelerine direk uçuşların olması gerekiyor.
Konya bunu başarabilir, başarmalıdır.
AK Parti Konya İl Başkanlığına işte bunun mücadelesini verecek bir insan gerekiyor.
Biz AK Parti Konya İl Başkanlığına Konya’nın derin dengelerini gözetecek birisi, idareyi maslahat yapıp duracak birisi olmasın, Konya’yı ileriye taşıyacak birisi olsun diye bunun için uğraş veriyoruz.
Konya siyaseti ile iş dünyası ile sivil toplumu ile akademisyenleri ile Yeni Büyük Konya’ya inanmalıdır AK Parti Konya İl Başkanı.
Daha doğru bir ifade ile Konya’nın artık ağırlık merkezini değiştirmemiz gerekiyor. Bakın cemaatler, vakıflar, dernekler hiçbir toplumsal konuda sorumluluk alıyorlar mı?
Almıyorlar ve almazlar da.
Konya büyümüş büyümemiş onların umurunda değil, zira köşe başlarını tutmuş, enseleri kalınlaşmış bu insanlar kendileri bir sıkıntı yaşamıyorlar.
Kendi çocuklarını, akrabalarını en iyi yerlere yerleştiriyorlar ve çocuklarını kendi özel okullarında okutuyorlar. Ama onları milletin çocukları hiç ilgilendirmiyor.
Fakat şunu bilmemiz gerekiyor, toplumun geneline yayılmamış zenginlik, zenginlik değildir.
Şeker Murat Mahallesinin çocukları, Hocacihan Mahallesinin çocukları, Mengene Mahallesinin çocukları, Araplar Mahallesinin Çocukları, Bosna Hersek Mahallesinin çocukları, eğitim standartları, yaşama bakışları nasıl?
Bunu düşünmemiz gerekiyor.
Hatta Bozkır’ın Çocukları, Altınekin’in çocukları, Ahırlı’nın çocukları, Tuzlukçu’nun çocukları bizim dert edinmemiz gereken konular olmalıdır.
Biz Yeni Büyük Konya derken işte bundan bahsediyoruz. Ekonomik büyüklüğü bugün olduğundan en az 10 kat daha büyümüş ve bütün unsurları ile Konya’nın en ücra köşelerine kadar herkesi kapsamış bir zenginlik.
Konyalılar bunun için düşünmeye, akıl üretmeye, fikir üretmeye değmez mi?