Pandemi nedeniyle geçtiğimiz yıllarda hayata geçirilemeyen anlamlı proje kaldığı yerden devam ediyor.
Konya Büyükşehir Belediyesi’nin geleneksel hale gelen Güle Oynaya Camiye Projesi bu yıl da düzenlenecek. İlk olarak 2018 yılında 40 gün boyunca sabah namazına giden 7-14 yaş aralığındaki çocuğa 40 bin bisiklet dağıtılmıştı.
Bu yaz da 60 günlük süre içinde 40 gün sabah namazına camiye gelen 9-14 yaş aralığındaki çocuklar, yeni bisikletlerini almaya hak kazanacak.
Projeyle birlikte Konya’nın camileri bu yaz tatilinde de çocukların neşe ve koşturmacası ile cıvıl cıvıl hale gelecek.
Üstelik, sadece çocuklar değil anne ve babalar da çocuklarının ellerinden tutarak hep birlikte camilerde saf tutacağı için toplumda namaz ve cami hassasiyeti yayılacak.
Geçtiğimiz yıllarda bu güzel manzaraya şahitlik etmiştik.
Hatta projeden sonra pek çok çocuğun sabah namazına gitme alışkanlığı kazandığını görmüştük.
Zaten amaçta tam olarak buydu.
Camileri sosyal hayatımızın merkezi yapma amacı taşıyan bu güzel proje, birileri tarafından hedefe konuldu.
Sol medyanın neredeyse tamamı projeye aynı eksenden baktı. Bunu elbette bir amaç doğrultusunda yaptılar.
Kocaman bir algı!
Haberi kurgularken; ekonomik anlamda kötü giden günlük hayat nedeniyle insanların ekonomik hassasiyetine oynadılar.
Haber aynen şöyle başlıyor, “Türkiye'nin en borçlu belediyeleri arasında gösterilen AKP’li Konya Büyükşehir Belediyesi, yaz mevsiminde 40 gün boyunca sabah namazına giden çocuklara hediye etmek için bisiklet ihalesine çıkıyor. 40 bin bisikletin alınacağı belirtilen ihale açık teklif usulü ile yapılacak.”
Haberde projeyi eleştirirken, belediyenin borcunu öne çıkarıyorlar.
Bu arkadaşlarımız belediyelerin borcu konusunda gerçekten de bu kadar hassas olsalardı keşke.
Amaç aslında belediyenin borcu falan değil.
Amaç algı.
Dibine kadar borçlu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin saçma sapan konserlere, abidik gubidik sanatçılara, manipülatif ajanslara aktardığı kaynakları konuşmazlar, konuşamazlar.
Vatandaşların; kar, boran, kıyamet yollarda kaldığı gece, balıkçıda keyif çatanlara, memur maaşı alması gerekirken nereden geldiği belli olmayan paralarla İsviçre’de tatil yapanlara sesleri çıkmaz.
Görevi sadece belediye başkanlığı olmasına rağmen, kendini fasulyeden nimet sayıp; yönetimi altında olan şehirle hiç alakası olmayan, görevli olduğu şehre binlerce kilometre uzakta olan bir kentte siyasi ikbal uğruna miting yapanları gözleri görmez.
Dahası, bu siyasi ikbal uğruna belediye kaynaklarını alakasız yere harcayanlar yüzünden, İstanbulluların per perişan bir toplu ulaşıma mahkum edildiğini de hiç konuşmazlar.
‘İsraf israf’ martavallarıyla akılları bulandırıp, israfın kralını yapan bir anlayışı eleştirmelerini falan zaten hiç beklemiyorum.
Varsa yoksa algı yapıyorlar.
Hizmet üretmekten yoksun olanları görmeyip, meyve veren ağacı taşlamaktan öteye gidemiyorlar.
Yatıyorlar kalkıyorlar hizmet üretene çamur atıyorlar. İyi yapılan işe de kulp takıyorlar, doğru yapılan hizmete de.
Başka da bir şey bildikleri yok.
Kim ne derse desin, Konya halkının çok büyük bir çoğunluğu bu projeyi destekliyor. Hatta Konya halkının neredeyse tamamına dokunan bu güzel proje her şehre örnek olmalı diye de düşünüyorum.
En az cemaatle kılınan sabah namazında, "Güle Oynaya Camiye Gel" projesi ile tüm camilere cemaat rekoru kırdıran Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay'dan Allah razı olsun.