23 Ocak Cuma sabah namazından sonra beş şair Salih Sedat Ersöz, Tayyar Yıldırım, Ahmet Şener, Yakup Çak ve ben bir araya gelip Konya’nın Adana istikametine doğru yola çıktık. İlk hedefimiz Adana’ya varmak ve Cuma namazını orada kılmaktı. Yolda küçük bir kahvaltı arası verdikten sonra ilk hedefimize ulaştık. Adana’da yolumuza çıkan ilk camide Cuma namazını eda ettik ve asıl hedefimiz olan Şanlıurfa’ya doğru yolumuza devam ettik. Bu arada sohbet muhabbet müthiş bir şekilde tıpkı önümüzdeki yol gibi akıp gidiyordu. Ulukışla çevre yolundan geçerken neredeyse beşimizin birden aklına Faruk Nafiz Çamlıbel ve Han Duvarları şiiri geldi. Teknolojinin güzel yanlarından biri olan anında istediğine erişme konforu googledan mezkûr şiiri bulan Tayyar Yıldırım okumaya başladı: Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı, / Bir dakika araba yerinde durakladı. / Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar, / Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar... / Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya, / Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya. Arabada çıt çıkmıyordu. Önümüzde akan yol değişmiş, otomobil bir yaylıya dönüşmüş, etrafımızdaki dağlar eski zamanları çağrışıyordu. Herkesin bildiği gibi o uzun şiir birkaç kilometrede bitiverdi. Şeyhoğlu Satılmış’ın matemini bir kez daha içimizde duyuyorduk.
Yolumuz uzundu, Şanlıurfa’ya Cihannüma Anadolu Şiir Akşam’ında beşimiz de orada yurdun çeşitli yerlerinden gelecek olan şairler gibi birer şiir okuyacaktık. Yaklaşık 750 kilometre yolu bunun için göze almıştık ve elbette bunun bir o kadar da dönüşü olacaktı. Şair olmayanlar belki bunu akıl dışı olarak nitelendirebilirler ama şairler şiirlerini dinlemek isteyenler için bundan daha uzun yolları bile seve seve göze alırlar. Zira şairler, yazdıkları şiirleri birileri dinlediği zaman kendilerini şair gibi hissederler. Bu güzel yolculuğumuz nihayet akşam yedi gibi, kalacağımız Orman Bölge Müdürlüğü misafirhanesinin önünde bitti. Kısa bir dinlenmeden sonra, güzel Şanlıurfa’mızın geleneksel yemeklerini tatmak için bir restoranda bulduk kendimizi. Anadolu’nun sıcak insanları karşıladı. Burada da hem muhabbetimiz hem de gezimizin verdiği mutlu hava sarıp sarmaladı bizi. Program ertesi gündü, sabah erkenden kalkıp kahvaltımızı yaptıktan sonra öğlene kadar oraya gelen şair dostlarla hasbihal ettik ve bizi şehri gezdirecek olan araçlara bindik. İlk durağımız Halil-ürrahman Gölü’ydü, bilinen adıyla Balıklı Göldü. Buradaki hava benim iç dünyama müthiş güzellikler iletiyordu ziyaretim boyunca. Göldeki balıklar, etraftaki insanlar, etraftaki tarihi binalar ve Cami’nin minaresinden yükselen ezan sesi. İçimde kırılan putların sesini duyabiliyordum. İbrahim Peygamberi, onu ateşten alan Cebrail’i gökten inerken güle dönüşen ateşi hissedebiliyordum. Varlığın sahipsiz olmadığını, yolun O’nda biteceğini, dünya imtihanının ne kadar çetin olduğunu düşünüyordum. Oradan ayrılıp merhum şair Mehmet Akif İnan’nın kabrini ziyaret ettik. Ve programımızın icra edileceği Mevlâna Külliyesi’ne geçtik. Hemen yakınında bir restoranda bizleri Şanlıurfa valisi Hasan Şıldak akşam yemeğinde bizleri ağırladıktan sonra programın yapılacağı külliyedeki salona geçtik. Ertesi günkü Gezimizi ve yolculuğumuzun Konya’ya dönüşünü ikinci bölüm yazımda anlatacağım inşallah.
Konya’dan katılan biz beş şairin dışında, Abdurrahman Karakaş, Adnan Çalık, Deniz Tavus, Eyyüp Azlal, Ferhat Bülent Temurtaş, Halil Manuş, Hüseyin Gazi Kılbaş, Hüseyin Murat Özkatar, Hüseyin Tekinbaş, İlker Gürbahar, Kazım Gök, Mahmut Kılıç, Mehmet Bahsi, Mehmet Gözükara, Mehmet Osmanoğlu, Mehmet Sarmış, Muhammet Fatih Akkurt, Murat Bağış, Musa Kaldı, Sezai Çiçek, Süreyya Aydın, Şaban Çetin, Yusuf Gökbakan şiirlerini okudular. Programı Tokat İl Milli Eğitim Müdürü ve aynı zamanda Cihannüma Derneği kültür işleri organizatörü Hüseyin Kır sundu. Katılım oldukça yoğundu. Güzel bir şiir akşamı yaşadık ve seyahatimiz asıl amacı gerçekleşmiş oldu.
Buradan bizi oraya götüren Salih Sedat Ersöz hocama, davet eden Cihannüma Derneği başkanı Rıza Yorulmaz reisime, seyahatlerimizi organize eden Eyyüp Azlal ve Hüseyin Kır hocalarıma ve emeği geçen herkese teşekkürlerimi gönderiyorum. Umarım bu güzel organizasyon uzun yıllar devam eder.
Özellikle Şanlıurfa valisi Hasan Şıldak ve Milli Eğitim Müdürü Asım Sultanoğlu’na çok teşekkür ederim, programdan önce gelip bitinceye kadar orada olmaları, gerçekten de pek çok mevkidaşlarına örnek teşkil edecek kadar güzeldi. Her şey maddi şeyler üzerinden yürümemeli, böyle organizasyonlar çoğalarak devam etmeli ki kültürümüzü, inancımızı ve misyonumuzu geleceğe aktarabilelim.
Sevgiyle kalın.