Bu şehrin tarihi çok zengin.
Toprağın altını kazdıkça adeta medeniyet çıkıyor.
Medreseler, camiler, türbeler ve daha birçok eser…
Öyle bir şehir ki…
İnsanlığın gelişiminde önemli izler taşıyan ÇATALHÖYÜK…
Demokrasisi ile ün salan ve başkenti Konya olduğu bile söylenen HİTİTLER…
Toprağı kazdıkça ortaya çıkan mezarlara bakıldığında BİZANSLILAR…
Türklerin Anadolu’ya ilk girdiği yıl olarak bilinen 1071 öncesinde Konya’ya kadar gelebilen ve Bizanslılar tarafından şehit edilen Sultan Alparslan’ın öncü birliklerinin yattığı ilk toplu mezar olan CENNET ÇUKURU…
Konya’nın halen “Bir başkent her zaman başkenttir” düsturu ile yaşamasına vesile olan ve o dönemde büyük devletlere bile kök söktüren ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİ…
Yedi cihana nam salan ve günümüzde bile birçok gelişmiş devletin örnek aldığı OSMANLI DEVLETİ…
Bu topraklarda bu uygarlıkların derin izleri vardır.
Daha sayamadığımız belki de bilmediğimiz daha niceleri vardır.
Mevlana bu topraklarda olgunlaşmış ve Yunus Emre bu topraklardan etkilenmiştir.
Birçok uygarlığın bu topraklarda izlerinin olması, yabancı devletlerin de ilgisini çekmiş.
Almanı, Fransızı, İngilizi bu toprakların her tarafını gezmiş.
Biz daha fotoğraf makinesini bile bilmezken, şehrin her alanını fotoğraflamış, neyin nerde olduğunu ezberlemişler.
Örneğin, Konya’nın bazı tarihi fotoğraflarını Fransız arşivinden ortaya çıkardık.
Bunları yaparken de boş durmamışlar. Küçük-büyük demeden yurt dışına çok sayıda eserimizi de götürmüşler.
Yani çalmışlar… Tabi “paranın konuşturulduğu” zamanlar da olmuştur.
Tespit ve ispat edilebilen kimi eserler ülkemize getirilirken birçok eser de yurt dışında müzelerde sergilenmekte.
Konya’dan kaçırılan 400’e yakın eserin yurt dışında olduğu düşünülüyor.
Ülkemizin bu konuda derli-toplu bir envanteri de yok.
Konya’dan kaçırılan en büyük tarihi eserlerden olan Beyhekim Cami mihrabı bile Almanya’da bulunuyor.
100 yıl önce kaçırılmış.
Şehrin göbeğindeki caminin kocaman mihrabını, çekinmeden yurt dışına götürebilmişler.
Türkiye yıllardır bu mihrabı istiyor ama Almanya vermiyor.
“100 yıldır aklınız” neredeydi diyor. “Zaman aşımına” uğradı gibi bahanelerin arkasına saklanıyor.
Atalarımızın, el emeği göz nuru ile ilmek ilmek işlediği ve mozaiklerle donattığı, görsel yönden tam bir el işçiliği harikası olan mihrabın üzerinden Almanya para kazanıyor. “Eseri ben buraya getirdiysem, bu eser benimdir” efeliği yapıyor.
Tarihimiz önemlidir.
Tarihimize bugüne kadar çok fazla değer vermemişiz. Hiç değilse bundan sonra tarihimize sahip çıkalım ve koruyalım da tarihimizle alakası olmayan bir devletin efeliğine maruz kalmayalım.
Tarihe sahip çıkmak bu kadar zor mu? Yoksa ben mi abartıyorum…