Konya’daki bu çeşmeye ünlü aşık şiir yazmış!

Konya’da 200 yıllık tarihi çeşmeye 19.yüzyılda yaşayan Konyalı ünlü Aşık Şem’i’nin şiir yazdığı ortaya çıktı.

Araştırmacı Yazar Ömer Tokgöz Kayhüyük çeşmesi hakkında yaptığı araştırma sonuçlarını gazetemiz Yeni Haber’e açıkladı. Meram ilçesinde ve Konya'ya 25 km uzaklıktaki Kayhüyük köyündeki hicri 1240 yılında yaptırılan 200 yıllık tarihi çeşme hizmet vermeye devam ediyor. Tarihi çeşme köy meydanında camiye yakın bir yerde bulunuyor. Çeşme yapımında yöredeki malzeme, devşirme malzeme ve Gödene taşı kullanılmıştır.

‘BİZANS DÖNEMİNDEN KALMA’

Çeşmenin tarihinden bahseden Tokgöz, “Yaptığım saha çalışmasında çeşme kaidesinde Bizans döneminden kalma rozet motifleri içeren blok taş bulunmaktadır. Yapım tarihi itibarıyla Osmanlı devleti padişahı 2.Mahmud döneminde Kalkancı Hüseyin ahfadı tarafından yaptırılan 200 yıllık tarihi çeşmenin iki kitabesi bulunuyor. Bu kitabelerden ilkinde padişahı 2. Mahmut döneminde Konya’nın ilk Çarşı ve Bedestan yöneticisi olarak görevlendirilen ünlü Aşık Şair Şemi’nin yazdığı altı mısradan oluşan bir şiir bulunmaktadır. İkincisinde ise çeşmeyi yaptıran kişi hakkında ve yapılış tarihi hakkında bilgi var.

Bu çeşme hakkında kayıtlara geçen ilk araştırmayı merhum tarihçi İbrahim Konyalı’nın yaptığını belirtti. İ.H. Konyalı tarafından yazılan ve 1964 yılında ilk baskısı yapılan Konya Tarihi kitabının 1005.ci ve 1006.cı sayfalarında çeşme hakkında açıklamalar olduğunu söyledi. (Konya Büyükşehir Belediyesi yayını, Konya Tarihi, İbrahim Hakkı Konyalı, sf: 1005-1006, Ankara 1997, 2012 )” dedi.

‘ZİYARET EDİP, İNCELEMİŞ’

Tokgöz, tarihçi İbrahim Hakkı Konyalı’dan 80 yıl sonra çeşmenin hakkında ikinci saha çalışmasını yapmak üzere Kayhüyük mahallesine(köyüne) giderek sahada inceleme çalışması yaptığını belirterek sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Çeşmeyi 1944 yılında Allah rahmet eylesin tarihçi İbrahim Hakkı Konyalı ziyaret edip incelemiş, zamanla tahrip olmasına rağmen kitabe yazılarını kopyalayıp istinsah etmiştir. Kitabeler hakkında fazla ayrıntıya girmeden genel bilgileri Konya tarihi kitabında kayda geçirmiştir.”

Birinci kitabe beyitleri ünlü saz şairi Aşık Şem'i tarafından yazılmış olup:

Bu sudan içen bilir abı hayatın tadını

Afiyet olsun Hızır bilirse gör üstadını

Teşne isen sahibi hayata eyle sen dua

Ecrine olan sevabın hak bilir ta'dadını

Oku üç ihlasla fatiha ey Şem'iya

Hayırla yad eyle kalkancı hüseyin ecdadını

Sene1240/miladi-1824

İkinci Kitabede ise:

Nesli pak şeyh Hüseyin hanedanı

Yaptı bir çeşme ki safi devran

Yol harareti ile içen teşneler

Derler ecdadına rahmet bi güman

De latifi fikr edip tarihini

Lüleden abı hayat olmuş ayan

Sene 1255/miladi 1839

‘ÖLÜMSÜZLÜK SUYU’

Kitabeleri yakından inceleyen Tokgöz, “Kitabelerde “ ab-ı hayat” ve “teşne/teşneler” şeklinde iki kavram özellikle vurgulanmıştır. Teşne kavramı Farsça bir kelime olup susamış, su içmeye hazır ve susadıkları için iştiyakla ve istekle su içenler anlamına gelmektedir. Ab-ı hayat kavramı ise tasavvufi yansımaları olan ve bütün dünya mitolojilerinde anlamları bulunan bir kavramdır. Kelime anlamı olarak ölümsüzlük suyu demektir. Yani suyun hayat kaynağı olduğuna ve tatlı su olması nedeniyle hem değerli hem de lülesinden akan içimi lezzetli bir kaynak suyu olduğuna atıfta bulunulmaktadır.

Ayrıca çeşmede kullanılan devşirme malzemenin mimari olarak rozetta/rozet olarak adlandırılmaktadır. Rozet, gülce ve çarkıfelek motifi Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemi kullanılan ortak bir mimari unsurdur. Çarkıfelek formunda 4/6/8 sekiz yapraklı çiçek motifleri çoğunlukla 10.-11. yüzyıllardan itibaren görülmektedir. Bu motiflere kilise mimarisi bağlamında teolojik içerikli kutsal olanı temsil eden anlamında litürjik ve teofanik anlam yüklenmeye çalışılmıştır. İslam literatüründe ise gül peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) efendimizi simgeleyen bir motif olarak mimari eserlerde kullanılmış olup çeşmeler bu motifin sıklıkla kullanıldığı bir mimari su yapısıdır şeklinde değerlendirdi.” diye aktardı.

‘KİTABELER ESERLERİN KÜNYESİDİR’

Tokgöz, şu şekilde sürdürdü;

“Türk İslam kültüründe kitabeler mimari eserlerin künyesidir. Yaşayan kültürel mirası bizlere anlatan duvar panolarıdır. Çeşmede hem edebi bir sanat olarak şiire yer verildiğini hem de kim tarafından hangi amaçla yapıldığına dair iki kitabe yer alıyor. Kitabeler İslam medeniyeti çevresinde gelişmiştir. Özellikle Türk İslam kültürünün temel bir ögesi olarak kitabe demek edebiyat sanatı ve künye bilgileri içeren ve mimari eseri bize tanıtan barkod demektir. Bilindiği gibi günümüzde firmalarca yapılan ürünlerde barkod şifrelemesi yapılır. Bu sayede üretilen ürünler ve tüketilen ürünler için bir rehber olarak bilgiler herkesçe görülmektedir. Mimari eserlerde yer alan kitabelerde bize aynen ürün barkodu gibi mimari eserin tanıtımını yapmakta ve şifrelerini vermektedir. Şifreyi çözmek için dönemin kültürüne, o zamanların Türkçesine aşina olmak gerekir.

Birçok kitabede yazılan tanıtım metninin sonundaki kelimeler toplandığında rakamsal olarak tarih düşürmek denilen inşa tarihi yer almaktadır. Kitabeleri çözümlemek için ebced denilen sisteme de vakıf olmak gerekir. Kitabeler o içerdikleri bilgiler, edebi sanatlar ve şiirler ile o günün tanıtım levhaları ve taşa yazılmış onlarca yıl gündem olan kalıcı duvar panolarıdır. Çeşme 200 yıldır lülesinden tatlı su akıtmaya, yolculara serinlik vermeye devam ediyor. Çeşmeden akan sulardan hayvanlar yararlansın diye uzun bir yalak yapılmış olup, beş ayrı havuza su akıtılarak israf edilmesi de önlenmiştir.

Çeşme kaidesinde devşirme malzeme olarak Bizans dönemine ait üçlü bitkisel rozet bulunmaktadır.

Çeşme lülesinin alt kısmında bordur çekilmiş ve bir raf şeklinde yapılarak, bardaklık ve eldeki ufak tefek eşyaları koyma imkânı sağlanmıştır. Çeşme sağ duvar kısmında ortada devşirme malzeme bulunmaktadır. Selçuklu ve Osmanlı döneminde sıklıkla bu tür antik dönem ve Bizans/Roma dönemi geçmiş uygarlıklardan kalan mimari parçalar hem değerlendirilmiş hem de yaşatılmış olmaktadır. Dairesel olarak üç adet çiçek ve damla motifli rozet içeren mermer taş bloğu dikkat çekmektedir

Aşık Şem’i etrafını aydınlatan tenvir eden bir saz şairi ve aşıktır.

Aşık Şem'i hakkında da araştırma yaptığını belirten Tokgöz Şem’inin (1773-1839) çarşı ağası ve Osmanlı zabıta teşkilatı olan İhtisap ağalığı görevinde bulunmuştur. Babası helvacı Mehmed Ağa’dır. Düzenli bir eğitim görmemekle birlikte çocukluğundan itibaren bir kültür ve sanat ortamında yetişti. İleri sayılabilecek yaşlarda çırağı Silleli Sürûrî’den okuma yazma öğrendi. İrticâlen şiir söyleme yeteneğinden dolayı kendisine “Şem‘î” yani etrafını aydınlatan ışık sahibi mahlası verildi.

Babası Helvacı Mehmet Ağa olup düzenli bir medrese eğitimi almamıştır. Babasının Termiteciler çarşısında olan dükkanında çıraklık yaparken şiire alaka göstermiştir. İstanbul’da padişah huzurunda saz çalıp şiir okumuştur. Eserleri divan olarak toplanmış olup özellikle Konya methiyesi şiiri çok meşhurdur. Mahalli sanatçı Mazhar Sakman tarafından bestelenip okunmuş ve Nuri Cennet tarafından okunuş şekli de ilgi ve alaka ile dinlenilmektedir.

Mevlevi meşrep olan Şemi dergah yakınında bir yere gömülmesini vasiyet etmiştir. Cumhuriyet dönemi yol ve imar çalışmalarında kabri yol kenarı ve türbe arasında ve kaldırım üzerinde bulunan tek kabir taşıdır. Kabir kaldırılmak istenilse de mümkün olmamış, Hacı Veyiszade merhum kabir başında inceleme ve keşif yapmış ve kabrin taşıma gibi işlemlerle rahatsız edilmemesini dönemin Konya Belediye başkanına tavsiye etmiş ve kabir yol kenarında tanzim edilerek açıklayıcı levha konulmuştur.

Şair Şem’i şiirde kullandığu üslup ve sadelik ile dönemindeki şairleri etkilediği gibi Cumhuriyet dönemi ünlü şair ve mütefekkirlerinden Attila İlhan’a da esin kaynağı olmuştur. (https://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/semi-ahmed) Şair Şem’inin emeklilik günlerinde takriben 55 yaş civarı geçim sıkıntısı çektiğine dair mısraları bulunmaktadır.”

Araştırma sonunda özellikle birkaç noktayı vurgulamak istediğini belirten Araştırmacı Yazar Ömer Tokgöz önerilerini şöyle sıraladı:

  • Kültürel bir zenginlik ve tarihi miras olan 200 yıllık Kayhüyük çeşmesini belirten Akören Hatunsaray yol ayrımında, gerek mahalle içinde tanıtıcı bir levha ve yön levhası konulmalıdır. Yöreyi bilmekle beraber navigasyon cihazının çeşmenin konumunu göstermediğini ve yolda yürüyen çocuklara sorarak konum bilgisine ulaşılabildiğini,
  • Çeşmenin yanına orijinal kitabeyi ve çevirisini içeren bir tanıtım levhası konulmasını,
  • Tanıtım kapsamında Şair Şem’i ve çeşmeyi yaptıran hayırsever Kalkancı Şeyh Hüseyin ailesi hakkında bilgi verilmesini,
  • Çeşme yanında uygun bir yere barkod konularak ilgili web sayfası linklerine yönlendirme yapılarak çeşmenin mimari özellikleri, şair Şem’i, çeşmeyi yaptıran hayırsever Şeyh Hüseyin ailesi ve kitabelerin anlamlarının erişime açılmasını,

Tarihi çeşmeleri korumakla ve bakımını sağlamakla yükümlü ve yetkili kamu kurumlarının işbirliği içinde gerekli bakım, onarım ve kamuoyunu bilgilendirme çalışmalarına kesintisiz devam etmesi gereklidir diyerek açıklamasını tamamladı.

Konya Haberleri