Geçtiğimiz ay boyunca Konya Büyükşehir Belediyesi’nin bir hizmeti olarak üç büyük organizasyon gerçekleştirildi. Bunlardan birincisi, tüm topluma hitabeden yemek festivali; ikincisi özellikle gençlere yönelik bilim şenliği; üçüncüsü ise yine herkesi ilgilendirebilecek kitap fuarı idi.
Halk büyük teveccüh gösterdi. Katılım oldukça yüksek seviyelerde gerçekleşti. Üç programın da toplumda bir karşılığı olduğunu gördük. Bedeni, ruhu ve geleceği besleme yönleri nedeniyle başarılı organizasyonlar olduklarını düşünüyorum.
Bütün bu çalışmaların çok popüler bir şarkıcının sadece bir konseri için ayrılabilecek bir bütçeyle icra edildiğini tahmin ediyorum. Muhtemelen, başka bir belediyenin bir heykel için tahsis ettiğinden daha fazla değildir.
Olsaydı da fark etmezdi...
Önemli olan, icraattan ziyade toplumu mutlu edecek, özellikle iki yıla yaklaşan pandemi döneminin psikolojik yükünü atabilecek çalışmalar yürütülmesiydi. Onun yapıldığına inanıyorum.
Sadece muhalif olma düşüncesiyle gündeme taşınan ‘şurada şu oldu, burada bu vardı’ kabilinden paylaşımların dikkate alınmasına gerek olmadığını düşünüyorum. Büyük resmi görmeden, küçük aksaklıklara dikkat çekmenin iyi niyetli olmadığını ifade etmek gerekiyor.
Peki, bunları yapmayan kurumlara ne demeli? Kültür ya da eğlence denince kaç gün boyunca bağırttırılan güya sanatçılar, gençleri amaçsızlığa ve çılgınlığa sevk eden programlar, daha da önemlisi çevreyi rahatsız eden etkinlikler mi anlaşılmalı?
Kelime anlamı toplum tarafından zaman içinde üretilen maddi ve manevi değer ve sembollerin tamamı anlamına gelen kültür, bağırma, çağırma değil insanda temiz duygular oluşturma faaliyetleridir.
Konya gibi kadim şehirler tüm ülkeye örnek olabilecek müktesebata sahip. Tarih bunun örnekleriyle dolu. Son yılların gözde programı Mistik Müzik Festivali tuttu. Hakikaten çok değerli gruplar, zengin kültürel örnekler sergileniyor.
Son programlar nedeniyle Büyükşehir belediyemizi kutlarken darısı diğer tüm kurumlara diyorum. Şehir 130 civarında üniversite öğrencisine ev sahipliği yapıyor. Bu, şehir nüfusunun % 10’u anlamına geliyor. Genç kitle hareketli olduğu, sürekli olarak dışarıda bulunduğu için görünürlükleri toplumun en az üçte biri oranında.
Bu kitleyi cezbedecek faaliyetlere her zaman ilgi olur. Şehrin misafir olan öğrenciler buradan ayrıldıklarında akıllarında ne kalması isteniyor? Sosyal ve kültürel etkinliklerin yoğunluğu önemli, ama amaca matuf olmak kaydı şartıyla.
Yaklaşık 2013 yılında Selçuklu Belediyesi faaliyetlerinin şehir kültürü oluşturmaya yönelik boyutunu akademik bir çalışmaya konu yapmış ve oldukça başarılı olduğu sonucuna ulaşmıştım. Aslında kastettiğim şey tam da bu: Faaliyetler bir amaca dönük olmalı.
Müzik, eğlence adı altında sergilenen seviyesizlik, bir dönem Konya’yı yaftama anlamına gelen kültürsüzlük, ahlaksızlık ve kabalık algı ve iftirasını daha da besler tarzda. Ahlak düşüklüğü anlamına da gelen bu bilinçli hareketi destekleyici programlar özellikle kamu bütçesiyle yürütülüyorsa tehlike daha da derinleşiyor.
Kamusal kaynaklarla ve pavyon müşterilerine hitap eder tarz ve usullerle birilerini bağırtarak etrafı rahatsız etmeye kimsenin hakkı yok. Özel bir programa, insanların parasını kendileri vererek katıldıkları konserler ya da düğünlere karışamam.
Orada da çevrede rahatsızlık oluşturmamak şartıyla…
Estetik ve bedii duyguları harekete geçirmesi gereken faaliyetlerin tamamı aynı kategoride değerlendirilmelidir. Kurumlar dikkatli olmak zorundadır.
İnsanların eğlendirilmesi önemli olmakla birlikte, kitleyi insanlığından çıkartmadan, kurdurtmadan ve yöntemi gözden geçirilmek suretiyle faaliyetler yürütülmelidir.
Bu konuda bir düzen getirilmesi iyi olur. Valilik bir standart getirebilir. Sonuçta, Belediye etkinliklerinin diğer kurumlara da örnek olması sağlanmalıdır.
Belediye organizasyonlarında emeği geçenleri tebrik ediyorum.