Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Sarayönü Belediyesi işbirliğiyle yürütülen çalışmaların ikinci yılında, ilçeye de adını da veren yer altı şehrinin keşfedilen alanı 20 bin metrekareye kadar genişledi.
Domestik evsel mekanlar, bağlantılı galeriler, odayı andıran yaşam alanları, su kuyuları, ocaklar, atölyeler, bacalar, aydınlatma için kandil yerleri, kilerler, depolar, havalandırmalar ve niteliği henüz araştırılan mekanlar bulunan yerin geçmişi 8. yüzyıla tarihlendiriliyor.
"Sarayini" adını konfor alanından ve sunduğu imkanlardan alıyor
Konya Müzeler Müdürlüğü Arkeoloğu ve Kazı Başkanı Hasan Uğuz, bu yıl keşfettikleri yeni alanlarla, mekan sayısının 30'u, yayılım alanının ise 20 bin metrekareyi bulduğunu söyledi.
Henüz temizlenmeyi bekleyen birçok koridor, tünel ve galeri olduğuna değinen Uğuz, yer altı şehrinin daha da genişleyeceğini, farklı niteliklerde yeni alanları keşfetmeye devam ettiklerini dile getirdi.
Uğuz, yatay mimaride Türkiye'nin şimdiye kadar keşfedilmiş en büyük yer altı şehrini bulmuş olabileceklerine işaret ederek, "Bu kadar geniş alana yayılabileceğini düşünmüyorduk. Yüzey araştırmaları sırasında burada yaşayan ihtiyarlar, çocukken burayı gezdiklerini ve çok büyük bir yeraltı şehri olduğunu söylemişlerdi. Bu yıl fark ettik ki anlattıklarının yarısı çıktı. Yani diğer yarısı da doğruysa çok büyük bir alana yayılıyor."
Çalışmaların titizlikle yürütüldüğünü vurgulayan Uğuz, şöyle konuştu:
"Araştırmalarımızda 19. yüzyıl Avrupalı seyyahlarının bu bölgeden Sarayini olarak bahsettiğini fark ettik. Burada yaşayan insanlar da bunu söylüyor. Buranın esas adı Sarayini. İnlerin çok geniş, konforlu, birbiriyle bağlantılı ve yüksek yaşam kalitesi sunan mimarisinden dolayı sarayı andırdığını ve bu manada Sarayini dendiği tespit ettik. Gerçekten bu yılki keşfimizde de bir ana cadde gibi tabir edebileceğimiz çok geniş bir koridor var. Bu koridorun sağında ve solunda bir sürü galeriler var. O galerileri de birbirine bağlayan tüneller var, koridorlar var. Sarayini yer altı şehrini diğerlerinden ayıran önemli özellik, çok fazla mekan olması, koridorların galerilerle birleşmesi ve insanlara adeta saray konforunda bir yeraltı şehri hazırlanmış olmasıdır."
Henüz nitelendirilemeyen sıra dışı bir mekan keşfedildi
Uğuz, diğer tüm alanlardan farklı olarak ilginç bir mekan keşfettiklerini belirterek, şöyle devam etti:
"Kazılarda, kuru örme tekniğinde bazıları doğal, bazıları mimari blokların devşirilmesi şeklinde bir duvar karşımıza çıktı. İnce çalışmaya girdiğimizde yeryüzüyle bağlantılı olduğunu fark ettik. Taşları kaldırdık. Bazılarının Roma döneminde yapılmış sunak tipli mezar taşları, mezar stelleri olduğunu, bazılarının onurlandırma yazıtı, bazılarının sütun tamburu olduğunu, sütun tamburun kendi döneminde mezar stiline dönüştürüldüğünü ve bunlarla doldurulmuş bir oda olduğunu fark ettik. Burada havuz şeklinde yapılmış ahşapla üzeri kapatılmış haçı anımsatan kuzey güney yönlü bir yapı bulduk. Bu alanın ne olduğuyla ilgili çalışmalarımız devam ediyor."
Uğuz, 5-10 kilometre uzaklıkta yer altı şehrinin irili ufaklı devam ettiğini, onların da merkezle bağlantılı olabileceği yönündeki araştırmalarının sürdüğünü bildirdi.