Konya'nın antikacılar çarşısında geçmişin izleri günümüze taşınıyor. Konya'nın köklü kültürünü yansıtan antikalarla dolu dükkânlar, nostaljiyi ve estetiği bir arada sunuyor. Her bir parça, bir dönemin izlerini taşıyor. Konya’da altı senedir antikacılık yapan Sami Şan, antikacılığın merakla başlayan bir serüven olduğunu ifade ederek, “Antikacılık, daha önce merakla başladı aslında. Bitpazarını geziyordum, beğendiğim ürünleri sürekli alıyordum ama artık aldıklarım eve sığmamaya başladı. Evdeki kalabalıktan dolayı eşimle ters düşmeye başlayınca, ben de bir dükkân açmaya karar verdim. Bu işin bir sınırı yok, sevdiğiniz şeyleri toplarken bir sürü malzeme biriktiriyorsunuz” dedi.
KONYA’DA ANTİKAYA İLGİ YOĞUN
Konya’da son yıllarda antikaya merakın arttığını belirten Şan, “Son yıllarda müthiş bir ilgi var. Mesela Konya’da mezatlar yapılıyor. Daha önce tek yerde mezat yapılıyordu artık aynı gün içinde beş, altı yerde mezatlar yapılıyor. İnsanların ilgisi artmış durumda son sekiz, dokuz yılda.
Kimi kesim bunu bir gelir olarak görüyorken kimisi de beğeniyor ya da hoşuna gidiyor diye yapıyor. Ama herkes evinde eski, antika bir şeyler bulunduruyor. Antika malzeme almaya gücü yetmeyenler de evinde kullanacağı bir malzemeye gereksinim duyuyorlar.” İfadelerini kullandı.
OSMANLI DÖNEMİ REVAÇTA
Eski eserlerin yeniden moda olmaya başladığını belirten Şan, “Piyasada eski eserlerin yenisi de yapılmaya başlandı, yeni modeller var benzetmeler var. Ama dediğim gibi insanların merakına göre değişiyor. Bu aralar daha çok Osmanlı dönemine ait eserler tercih ediliyor. Antika eşyalar nadirliğine göre değer kazanıyor. Antikada standart bir fiyat veremeyiz yeni üretilmiş bir ürün olmadığı için. Ama kaliteli antikalar meraklısının eline geçtikten sonra kolay kolay piyasaya çıkmıyor.
Azaldıkça da fiyatlar yükseliyor doğal olarak. Ama kıymet bilen ve cidden anlayan birisi size istediğiniz parayı verebiliyor. Onun dışında kıymetsiz mallar zaten çok fazla dolanıyor piyasada” dedi. Gençleri ve çocukları antikalarla tanışmaya davet eden Şan, “Aslında pazarlamadan ziyade yeni nesle bu eski gelenekleri, ürünleri empoze etmeye çalışıyoruz.
Şu anki çocuklara bakıyoruz da hepsi dijital, hepsi bilgisayar başında yetişen çocuklar. Bu neslin atalarının kullandığı malzemeyi görmelerini istiyoruz. Biz zamanında küçük bilyelerle oynuyorduk veya gazoz kapaklarıyla oynuyorduk ama şimdi çocuğa elli bin TL’lik telefon alıyorsun ama 3 ay sonra yenisi çıkınca ondan memnun olmuyor. O yüzden bir şey alıp satmak önemli değil, gelsinler görsünler, dinlesinler, baksınlar önemli olan onlara aşılayabilmek işi” ifadelerini kullandı.