Selçuk Üniversitesi (SÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Muşmal, Tarihi Eşrefoğlu Camisi Külliyesi bünyesinde yer alan ve 13. yüzyılda inşa edilen Eşrefoğlu Bedesteni'nin Anadolu'da bir benzerinin bulunmadığını belirterek, "Bu yönüyle de eşsiz bir bedesten. Tabii 16. yüzyılda yeniden bina edildiği için 13. yüzyıl özellikleri değişmiş, biraz Osmanlı Bedesteni kimliğine bürünmüş.
Cumhuriyet döneminde ise virane halde iken Vakıflar Genel Müdürlüğünün çalışmalarıyla 1970'li yıllarda tekrar yenilendiği görülüyor. Son zamanlarda ise Konya Büyükşehir Belediyesi, Eşrefoğlu Bedesteni'ni baştan aşağıya yenileyerek aslına, özgün haline, tarihi kimliğine uygun bir hale büründürdü.
Bu nasıl oldu? Günümüzde de Beyşehir'e gelmiş tüccarlar burada küçük küçük dükkanlar halinde kullanılan bedestenin gözlerinde tezgahlarını açmaya ve esnaflar satış yapmaya başladı" ifadelerini kullandı.
"Eşrefoğlu Bedesteni asıl kimliğine, özgün kimliğine artık kavuşmuş bulunuyor"
Eşrefoğlu Bedesteni'nin gözlerinde özellikle 19. yüzyılda bunun örneklerinin görüldüğünü anlatan Prof. Dr. Muşmal, o dönemde zanaatkarların burada zanaatlarını icra ettiğini hatırlatarak, "Şimdi de Konya Büyükşehir Belediyesinin teşviki ve gayretiyle bugün bedestenin gözlerinde özellikle Beyşehirli yerli yerel zanaatkarlar ve esnaflar mesai yapmaya başladı, başlayacak. Etrafında 32 ayrı göz bulunan bedestenin esnaf ve zanaatkarlara kiralanmasıyla burada yöresel sanatları icra eden insanları görmeye başlıyoruz. Beyşehir'de üretilen kilimlerin, eldivenlerin, çorapların yaşlı nine ve teyzeler tarafından satıldığını görüyoruz. Burada ayrıca yerli insanlar da turistik eşyalarını satarak hünerlerini ortaya koymuş oluyorlar, geçimlerini temin etmiş oluyorlar. Buradan hareketle, biz bunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz ki; Eşrefoğlu Bedesteni asıl kimliğine, özgün kimliğine artık kavuşmuş bulunuyor" diye konuştu.
"Bedesten, aynı zamanda tarihi künklerin üretildiği de bir bedestendi"
Günümüzde yeniden geçmiş kimliğine bürünmeye başlayan bedestenin içerisinde Beyşehir yöresinin meşhur testilerinin de satıldığını vurgulayan Prof. Dr. Muşmal, "Özellikle Doğanbey yöresinde Davgana adı verilen testiler üretilirdi. Hüyük'ten Beyşehir'e kadar uzanan alanda, kırmızı toprakların bulunduğu bölgelerde testiciliğe çok elverişli sahalar olduğu için bu bölgede de testi üretimi yapılır. Bu testiler Anadolu'nun pek çok bölgesine sevk edilirdi. Testi üretim merkezi de bir dönem Beyşehir'de Eşrefoğlu Bedesteni olmuştur. Bedesten, aynı zamanda tarihi künklerin üretildiği de bir bedestendi. Yani o kiremit topraklardan yapılan künkler burada üretilirdi. O yüzden, Eşrefoğlu Külliyesi'nin içerisinde zaman zaman tarihi künklerle de karşılaşılıyor. Yapılan kanalizasyon kazılarında veya başkaca unsurlarda hem de satış yapılan, sanatın sanatçıyla buluşturulduğu, sanatın sanatseverlerle buluşturulduğu bir mekan olmuş bulunuyor. Bu vesileyle burada hizmeti geçen başta Konya Büyükşehir Belediyesi ve Beyşehir Belediyesi ile Beyşehirli, Konyalı yetkililere teşekkür ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Tarihi bedestende açtığı iş yerinde Anamas Dağı'ndan topladığı şifalı bitkilerin satışını yapan Hidayet Çiçek de, bedestenin Selçuklular döneminde de ticaret merkezi olduğunu vurgulayarak, "Tüccarlar bu dükkanlarda ticaretini yapmış. Sebep olanlardan Allah razı olsun. Eski tarihi bize yaşattılar. Eşrefoğlu bölgesine gelmek, burada bir saat bile kalmak terapi gibi bir şeydir" dedi.