Konya Büyükşehir Belediyesi şehirdeki tarihi yapıları bir bir ilk günlerine döndürmeye devam ediyor. Kentsel dönüşüm ile yeniden hayat bulacak Şükran Mahallesindeki Türk İslam tarihi için çok önemli olan Küçük Ayasofya olarak bilinen Hasbey Darul-Huffazı ile Türk İslam Tarihinin en nadide eserlerinden Erdem Şah Mescidi restore edilecek. Konya Büyükşehir Belediyesi meclisinde onaylanan restore için, “Belediyemiz ile Konya Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve Meram Belediye Başkanlığı arasında 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 38/g ve 75/a maddeleri gereğince mülkiyetleri Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait Meram İlçesi, Şükran Mahallesi 41640 ada 1 parselde bulunan Hasbey Darul-Huffazı ile Meram İlçesi, Şükran Mahallesi, 41645 ada 2 parselde mescidin korunması ve turizme kazandırılmasına ilişkin restorasyon uygulamasına yönelik ortak hizmet projesi kapsamında protokol yapılması ve protokolün imza ve icrası için Başkanlık Makamına yetki verilmesi Komisyonumuzca uygun görülmüştür.” Denildi.
Küçük Ayasofya denilen Hasbey Dârü'l-Huffazı
Konya’ya 1421 yılında yapılan Hasbey Dârü'l-Huffazı’da bunlardan sadece bir tanesidir. Hasbey Dârü'l-Huffazı’nın diğer Dârü'l-Huffazalardan ayıran özelliği ise günümüzde mescit olarak kullanılmasıdır. Bunların yanında Hasbey Dârü'l-Huffazı mimarisi, taş işlemecili, ve mihrabindaki çini sanatıyla da Ayasofya Camisini andırmasıdır.
Erdem Şah Mescidi
Şükran mahallesindeki kentsel dönüşüm alanının ortasında kalan Erdem Şah Mescidi sadece kubbe kurşunlarının çalınmasıyla kalmadı. Mescit çatısındaki yağmurluk oluklarının tamamı da çalan hırsılar mescidin çevresindeki bazı metal eşyaları da yanlarında götürdüler. Hırsızların gözüne kestirdiği Selçuklu Devleti’nden kalan Erdem Şah Mescidi’nin Abdesthanesinin çatısını da hırsızların gazabına uğradı.
Tarihi Erdem Şah Mescidi yapıldığı 1220 yılından 2015 yılına kadar ibadet hizmeti verdi. Şükran Mahallesinde başlayan Kentsel dönüşüm projesiyle mescidin hizmet vermesi geçici olarak durdurulmuştu. Şükran Mahallesinin yeniden dönüşümünde güzel bir görüntüye sahip olacak mescit bölgenin en önemli tarihi eserleri arasında bulunuyor.
MESCİDİN BULUNAN BELGELERLE TARİHİ
Geçmişte Erdemşah veya Kale-i Cerp adıyla anıla bu mescit hakkında tarih kaynaklarında birçok bilgi bulunuyor. Bu tarihi kaynaklardan İbrahim Hakkı Konyalı’nın Konya Tarihi kitabında şu bilgiler bulunuyor; “Fatih' II. Bayezid, Yavuz, Kanuni ve III. Murad adlarına yapılan konya Tahrir Defterleri'nde bu mescidin adına rastlanılmıyor. O dönemler başka kaynaklarla karşılaştırıldığı zaman, mescidin Osmanlı döneminde başka isimle anıldığı düşünülüyor. Selçuklu devlet ve vakıf defterlerinde de bu mescidin ismi ve kaydı bulunmuyor. Fakat babası Hacı ismail'in Horasanlı bir Türk olduğu hakkında bazı belgeler bulunuyor. Fatih'in Ankara Kuyud-ı Hakaniye Arşivi'nde bulunan 256 numaralı defterin elli ikinci sahifesinde iarende evkafı tespit edilirken; 'Zaviye-i Hacı İsmail-l Horasan’dan bahsedilmektedir. Lârende'de Evlâd-ı Hacı İsmail köyü şeklinde bu zâta nispet edilen bir köy vardır ki Fatih zamanında bu köy Hacı İsmail’in torunlarının tasarruflarında idi. Hacı İsmail Karaman’daki Fisandun Köyü'ndekl bir bağını da Kur'an cüzü okutmak için vakfetmiştir.531 Eski Konya'nın Sahra Nahiyesi teşkilatına dahil olan İsmil Köyü de zannımıza göre bu zatın adını taşımaktadır ki bu köyün zemini Ferhuniye Türbesi'nln vakfıdır.532 Ayrıca urfiye ve tımarı da vardır. Yine zannımıza göre Konya'nın Sahra Nahiyesi'ndek'ı ismiller Çiftliği de adını bu Horasanlı'dan almıştır.
istanbul Başvekâlet Arşivi''nde bulunan 1518 yılında Yavuz Sultan Selim adına Konya'yı yazan Kemal Paşa Zâde'nln defterinde ve Konya Müzesi'nde bulunan 970 ve 971 tarihli bir Konya sicil defterinde Konya mahalleleri arasında bu mescidin banisinin adını taşıyan bir Şemse'd-din Mahallesi görüyoruz. Bu defterlerde ve III.Murad'ın Konya Defteri'nde ayrıca bir de Kal'e Cerb Mahallesi vardır. Şu halde bu mescidin bulunduğu mahalle eskiden kendi adını taşıyordu. Sonradan Kal'e Cerb Mahallesi'ne bağlanmıştır.
Erdemşah Mescidi daha öncek Şükran Mahallesinin ismi Kale-i Cerp olduğu için bu isimle de anılıyordu. Erdemşah Mescidi, Selçuklu devri 1220 yılında Hacı İsmail oğlu Şemseddin Erdemşah tarafından yapılmıştır. Daha önceleri Şükran Mahallesi'nde Âdi kerpiçle yapılan kara örtülü son cemaat yerinin kapısı kuzeye açılırdı. Kapıdan girilince Mabedin asıl kapısının sağındaki ve solundaki diyarlarda kemer tırnağı izleri olduğu anlaşılan kabarıklar görülür. Basara Bey, Hoca Fakıh'dakı Karatây Mescitleri gibi eskiden Mabedin önünde küçük yuvarlak veya tonoz kubbelerin örttüğü bir son cemaat yeri vardı. Kapının üstündeki 0,35x0,35 metre ebadındaki mermerde güzelce bir Selçuk sülüsü ile şu altı satırlık Arapça Kitabe okunur: Bilmillâhirrahmânirrahim. Bu mecsidi Emire'l-mümininin yardımcısı büyük Sultan Alaaddin Ebü'l-Feth Keykubad ibn Keyhüsrev'm hükümdarlığı zamanında Allahın rahmetine muhtaç zayıf kulu Hacı İsmail Zade Şemseddin 617 senesi aylarında yaptırdı. Allaha hamdolsun"
Kitabeye göre mescit 1220'de l. Alaaddin Keykubad’ın ikinci hükümdarlık yıllarında Hacı İsmail Zade Şemseddin Erdemşah tarafından yaptırılmıştır. Mescit tek, sağır kubbelidir. Sağına ve kıble tarafına yukarıdan birer pencere açılır. Kıble tarafına ayrıca mihrabın sağından ve solundan açılan iki penceresi daha vardır. Mihrabın, kubbenin ve kubbe askılarının içleri kireçle sıvanmıştır. Mihrabında eskiden çini kullanılmış olması kuvvetli bir ihtimaldir. Şimdi hiç bir yerinde çini kalmamıştır. Şimdilerde tek bir çini örneği ana giriş kapısının sağ üzerindeki köşesinde tek bir plaka üzerinde vardı. Mabet asil hüviyetini muhafaza ederek bize kadar gelebilen Selçuklu mimarisinin güzel örneklerindendir. Tuğla kubbenin üstü adi samanlı çamurla sıvanmıştır, içi de sıvalı olduğu için tuğlaların örülüş şekilleri Tahir'le Zühre, Basara Bey mescitlerine benziyor. Daha eskiden mescidin solundaki ev mescidin vakfı olduğu bilinmektedir. Şimdilerde buradaki tüm tarihi olmayan yapılar yıkıldığı için bu yapıda yıkılmıştır.