Yok, ikisini bir şekilde kelime oyunlarıyla birbirine bağlama söz cambazlığı yapmak için bu başlığı atmadım, neticede bugün 29 Mayıs İstanbul’un fethinin 561. Yıl dönümü ve İstanbul’un fethini yazmazsam olmaz ama Konya Tarım Fuarı da devam ediyor, ikisini de yazmam lazım, onun için böyle bir başlık attım…
Önce İstanbul’un fethine biraz değinelim, sonra da Tarım Fuarı ile ilgili notlarımızı sizinle paylaşırız…
İstanbul’un fethi çok önemli bir olaydır, aslında Anadolu’nun net bir şekilde İslamlaşması anlamına gelir, İstanbul’un fethi…
Fakat bununla birlikte çok daha önemli bir anlamı da vardır,
Avrupa’da İslam kalıcı bir şekilde kültür olduğunun, medeniyet kurduğunun, keskin bir şekilde İstanbul’un fethi teyididir.
Daha önce Endülüs fethedilmişti ama kalıcı olunamadı ve inanınız İstanbul alınamasaydı Balkanlarda, Kafkalarda ve daha da önemlisi Anadolu’da bile kalıcı olamazdık.
Ama aldık, kalıcı olduk… Ve bundan sonrada kalıcı olmalıyız…
Şimdi tarihe iki açıdan bakabiliriz, bunlardan birisi tarih yaşanmıştır bitmiştir şeklinde, Cumhuriyet Türkiye’sinin de çok yakın bir geçmişe kadar resmi ideolojisi olarak takip edilen görüşüdür.
Bu görüşle hareket ederseniz İstanbul’un fethindeki asıl manayı kaybedersiniz ve hatta İstanbul’un fethinin bir anlamı olmamaya başlar…
Tarihte yaşanmış hiçbir olayın bugün anlam ifade etmemesi demektir bu aynı zamanda, köksüzleşmektir…
İkinci görüş ise tarihte yaşanan her olay bugünü şekillendirir ve bize gelecekle ilgili önemli ipuçları, fırsatlar veriri, destek sunar…
Tarih devam ediyordur, yaşanan her olayın bir anlamı vardır…
İşte doğru yaklaşım budur…
Ve bu yaklaşıma göre İstanbul’un fethi ile aslında bizim ecdadımız bu günleri kurgulamışlardır…
Yani artık İstanbul alınmıştır, bir daha İstanbul’u almaya gerek yok. Fakat yeni İstanbul’lar var, İlahi Kelimetullah’ın yeni coğrafyalara anlatılması, tanıtılması gerekiyor, gönüllerin fethi gerekiyor…
İşte bu anlamlıdır ve bugün ülkemizde yaşanan bütün vandallığa, keşmekeşe, ihanete, eşkıyalığa rağmen bize vizyon veren duyguda budur…
Biz büyük bir milletiz, İstanbul’u fethettik, öyle ise hiç şüpheniz olmasın Viyana’yı da fethedebiliriz, hatta Paris’i, Berlin’i, Londra’yı, Roma’yı, Moskova’yı, New York’u fethedebiliriz…
Elbette atlarımızla, savaş olmaz bu çağda, fetihler de böyle olmaz…
İşte neyle olacak, nasıl olacak?
İstanbul’u fetheden ecdadımızı rahmet ve saygıyla anarken kendimizden sonraki gelecek nesiller için bunların yolunu bulmalıyız…
Yapmamız Gereken budur…
Yüce Padişah Fatih Sultan Mehmet ve askerlerini, ecdadı rahmet ve saygıyla anıyoruz…
Gelelim Konya Tarım Fuarına…
Konya Tarım Fuarı dünde yazmıştım, gerçekten çok görkemli bir fuar olarak bu sene misafirlerine hizmet veriyor… Benim bugün yazacağım konu şu, bu gün Konya Tarım Fuarında dünyanın dört biryanından makine ve ekipman bulunuyor…
Müthiş traktörler var, makineler var…
İnanınız fabrika gibi makineler gördüm…
Her halde bir makine 500 bin liranın üzerinde satış fiyatına sahiptir.
Fabrika alır gibi makine alacaksınız…
Bu Konya’da artık tarımın köylülük olmadığı endüstriyel bir hal aldığını göstermektedir.
Tarım artık bir teknoloji ile makine ile yapılıyor. Tarım ile köylülerin iştigal ettiği dönemler kapandı, bunu çok iyi anlamak gerekiyor, tarımı böyle görmek, bu şekilde tarımı yönlendirmek gerekiyor…
Tarım Fuarını bu gözle de gezmenizi rica ediyorum ve köylerdeki kardeşlerimizde artık anlamalılar, tarımdan ekmek yemek istiyorlarsa bu işin kitabını okuyacaklar, rakiplerini tanıyacaklar, teknolojiye yatırım yapacaklar…
Türkiye sanayi devrimini tamamlamış, tarımının endüstriyelleşmesi çağını başlatmış…
İyi anlamak, iyi algılamak gerekiyor…
Zamanı okuyamayanlar, zamanın içinden silinip gidecekler…
Okuyanlar ise yön verecek…
Yarın devam edeceğiz…