Başımıza ne geldiyse, hangi sıkıntıyı çektiysek hep bizden diye bildiklerimizden çektik.
Başımıza taç ettiklerimiz, ensemizde boza pişirmeye çalışanların ateşine odun taşıdı.
Recep Tayyip Erdoğan’ın, "kardeşim" diyerek paye verdiği, elini tutup ayağa kaldırdığı isimler, onu kuyuya atmaya çalışanlarla hareket ediyor. Hatta bu girişimde bizzat rol alıyor.
15 Temmuz’da, referandumda, seçim süreçlerinde ve diğer en kritik zamanlarda siyaseten duruş gösteremeyen, köşesinde sessiz sessiz izleyen, yolda bulduklarını yola çıktıklarıyla değişenlerin bugün bulundukları nokta insanı çok da şaşırtmıyor esasen.
“Yazık, bir arpa boyu yol alamamışız” diyen eski Cumhurbaşkanı ve “Mazereti ve gerekçesi ne olursa olsun” diyerek oy hırsızlığını aklayan eski Başbakan, Ekrem İmamoğlu'nun seçim çalışmalarına katılır mı peki bu süreçte?
Artık şaşırmam!
Artık onlardan bunu beklerim.
‘Mazereti ve gerekçesi ne olursa olsun’… Ne demek bu?
Hırsızlığa göz yumun, iradenizin çalınmasına boyun eğin mi diyorsunuz yani?
Mazereti ve gerekçesi ne olursa olsun, bu kadar mantıksız bir cümle duymadım.
Bu sürecin aslında güzel tarafları da var.
Bu süreçte Gül ve Davutoğlu’nun yanı sıra bir dönem itibarlı konuma oturttuğumuz diğerlerinin de gerçek tıyniyetini görmüş olduk.
Kimler yok ki bunların arasında… Medya, üniversite ve sanat camiasından değişik isimler, sanki bir yerden emir almışçasına kopyala-yapıştır kelimeler paylaşıyorlar.
Bu süreçte bu güruhun gerçek yüzlerini görmek de az bir kazanım sayılmaz hani.
İsteyen PKK’lı Bese Hozat ile aynı safta, aynı ortak paydada buluşabilir…
İsteyen, Kürdistan aşkı ile yanan bir Türk milliyetçisi ve Kemalist bir PKK'lı olarak İmamoğlu’nu destekleyebilir.
İsteyen, “Çare biji serok APO önderliğinde D8! Ne mutlu Türküm diyene!” diyebilir.
Ne idüğü belirsiz, şekilsiz, şükürsüz, şükelasız bir yapı olup gittiler iyice…
Bu sanatçı geçinenleri de fazla takmamak lazım.
Bunlar paranın kölesi olacak kalitede insanlar nihayetinde.
Ücreti karşılığında; her kılığa giren, soyunan, eşinin rol icabı başkasının koynuna girmesini alkışlayan bunlar değil mi?
Düz yazıyla okunduğunda hiçbir anlam ifade etmeyen sözlere erotik klipler çekip dikkat çeken, eşini-sevgilisini en yakınlarıyla aldatan bunlar değil mi?
Bu çapsızları fazla önemsiyorsunuz.
Evet bu süreç siyasi bir süreç olmaktan çıkıp, psikolojik bir harbe dönüştü.
Fakat burada medet umulacak kişiler ne sanatçılardır ne de batı medyası. Eğer kenetlenmeyi başarabilirse, bu halk dünyanın en güçlü ordusu haline geliyor.
Aliya diyor ya hani: “Ve her şey bittiğinde; hatırlayacağımız düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacak” diye…
Ben istiyorum ki; sessizliğini koruyanlar artık bir duruş göstersin.
Konya’yı yönetenlerin bu konuda henüz bir adım attığını göremedim.
Leyla Şahin Usta ve Hasan Angı konuyla ilgili görünüyor. Selman Özboyacı’nın da desteği var. Onun dışında kimse bu konuyu sahiplenmiyor.
Yoksa sadece bana mı öyle geliyor?