KONYA KENT VİZYONU

Prof. Dr. Önder Kutlu

İslam medeniyetinde şehir, insanların bir arada ve uyum içinde yaşamasını sağlayacak bir alan, mekân olarak kabul edilir. O nedenle insanlık tarihinde medeniyetin ve medenileşmenin önemli bir aşamasıdır. Farklı sosyal ve kültürel niteliklere sahip insanlar şehirde, beraberce ve karşılıklı saygı ve hoşgörü çerçevesinde yaşarlar. Şehir bu anlamda sosyal ve kültürel özelliklerin karşı karşıya geldiği mekândır.

Farklılıkları bir arada tutmanın ve farklı tercihleri olan insanları azami derecede mutlu kılmanın yegâne yolu onlara şehirlerde, kabul edebilecekleri, rahat edebilecekleri ve benimseyebilecekleri imkânlar sunmaktan geçer. Bu, kentlerin planlanmasını, öncelik ve hassasiyetlerinin tespitini gerektirir. Daha doğrusu kenti yönetenler kente dair belli sorulara cevap bularak, kentin hangi öncelikleri sağlayacağını ortaya koymalıdırlar.

Bu faaliyete kent vizyonu belirleme çalışması adı verilir. Vizyon kurumu, birimi, kenti gelecekte nasıl ve nerede görmek istediğinizin, nasıl tasavvur ettiğinizin planlanmasıdır. Tabii olarak da şehrin tüm paydaşlarının, yani tüm unsurlarının ilgi ve katılımıyla oluşturulur. Şehir yöneticileri ana aktör olmak kaydıyla, herkesin görüşüne başvurulmasını, tümünün dikkate alınmasını ve farklılıkları bir arada tutmanın yollarının bulunmasını gerektirir. Dayandığı temel varsayım, kentlerin planlanabileceği, bilinçli tercihlerle kentin geleceğinin inşa edilebileceğidir.

Konya son 30 – 40 yıllık dönemde çok yoğun bir kentleşme dönemi yaşadı. Bu süre zarfında nüfus birkaç yüzbinlerden milyonu aşan sayılara ulaştı. Yoğun yapılaşma, trafiğin neden olduğu yük ve büyümenin verdiği rahatsızlık herkesin hayatını olumsuz yönde etkiliyor.

Üzülerek ifade etmeliyiz ki, şehir şu ana kadar kendine bir vizyon belirleyebilmiş değil. Kendini gelecekte nerede görmek istediği, bilinmiyor. Şehirle ilgili hayati kararlar bir elin parmağını geçmeyecek sayıda, çok dar bir kadro tarafından ve günübirlik şekilde veriliyor. Oysa şehrin rekabet ettiği/etmesi gereken diğer kentler kendilerine bir vizyon belirlemişler. Şehrin önceliklerini katılımcı bir anlayışla tespit etmişler.

Vizyonlarını belirleyen şehirler şu isimlerle anılıyorlar: Akıllı kentler, Bilgi kentleri, Bilim kentleri, Çevreci kentler, Dijital kentler, Duyarlı kentler, Eğitim kentleri, Eğlence kentleri, Engelsiz kentler, Girişimci kentler, Kolay kentler, Kutsal kentler, Kültür kentleri, Mistik kentler, Öğrenen kentler, Öğreten kentler, Sağlıklı kentler, Sanayi kentleri, Sessiz kentler, Sportif kentler, Sürdürülebilir kentler, Tarım kentleri, Tarihi kentler, Turistik kentler, Yenilikçi kentler.

Şehir vizyonunu belirleyip, o doğrultuda çaba sarf etmeyince garip bir durum ortaya çıkıyor. Şehrin ne yönde büyüyeceği, öncelik ve hassasiyetlerinin ne olduğu belirlenmemiş oluyor. Konya gibi ‘kadim’ şehirler tarihinden ve tecrübesinden yeterince faydalanamıyor; ‘hibrit’ bir yapı ortaya çıkıyor. Yani ne ‘o’, ne ‘bu’.

Mesela daire fiyatları belli muhitlerde milyona dayanmış, ama bu durum kentin ve gayrimenkullerinin ‘kimliksiz’ ve ‘kişiliksiz’ olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Gayrimenkul fiyatları ‘köpürtülmüş’, ‘abartılmış’. Ama ‘şehrin ve yapılarının hangi özellikleri ön planda’ diye baktığınızda bir cevap veremiyorsunuz. Ecdadın bıraktığı dışında, hiçbir yerde Selçuklu ‘izine’ rastlayamıyorsunuz.

Aslında Konya’nın problemi tam da bu: Nereye gideceğini, nasıl büyüyeceğini ‘bilememek’. Bilmediğiniz şeyi planlamanız ve yönetmeniz de mümkün olmuyor. Üzülerek söylüyorum ki, şehir yö-ne-ti-le-mi-yor. Geleceği planlanamıyor. Görünüşte birtakım imar planları var, ama bunlar bir mantık çerçevesinde yapılmamış. Varsa açıklansın. Konya nasıl bir şehir? Yukarıda örneklerini verdiğimiz 25 farklı şehir türü sadece bir gösterge. Siz nesiniz? Nasıl bir şehir öngörüyorsunuz?

Şehrin caddelerinin ‘temiz’, ‘planlı’  ve ‘düzgün’ görünme ‘iddiası’ yeterli de doğru da değil. Zira o, yöneticilerin değil, şehirde meskûn bulunanların, yani şehir halkın faziletinin göstergesi. ‘Temizlik’, ‘düzen’ ve ‘plan’ onların başarısı.

İslam düşünürü Farabi’nin belediyeler ve yöneticileri tarafından anlaşılamadığını düşünüyorum. Sözgelimi Konya Büyükşehir Belediyesi’nde karar vericiler El- Medinetül Fazıla isimli eseri okudular mı? ‘Kamil şehir, eksik şehir ne anlama geliyor’ biliyorlar mı? Başkan ve bürokratlardan kimler okudu? Okumazlarsa olmaz! Şehrin en hayati konuları ‘es’ geçilir.

Mesela, bunlar tartışılmadan planlandığını gördüğümüz ‘Medeniyet Okulu’ projesi o kadar masrafa rağmen ‘fayda’ vermiyor. Şehre ‘medeniyetin kaynağı’ diyen bir medeniyetin somut tezahürlerini gündelik hayatımızda göremiyoruz. Hz. Pir’in sözleri ‘tüketiliyor’. Okul çocuklarını karşılarına alıp, onlara ‘medeniyet’ dayatma derdindeler. Ne büyük ufuk, ne büyük hülya!

Öve öve göklere çıkarılan dış ilişkiler ondan beter. Kardeş şehir ilişkileri belli bir amaca matuf değil, rastgele. İlişkileri kuranların tercihleri tek belirleyici! Bu nedenle bugünlerde billboardları işgal eden, ‘teneke kupayı elinde tutan başkan’ fotoğrafına bakarak mutlu olmamız isteniyor. Konya’ya yakışan, ödül alan değil; ödül verebilecek bir şehir olmak.

İlke elden yapılması gereken şey, en kısa zamanda şehir ahalisinin nasıl bir şehir istediğini öğrendikten sonra, bu doğrultuda gerekli planlamaları yapıp, adımları atmak. Bu çalışmayı Paris yapmış, Londra yapmış, Helsinki yapmış. Çok önem verdiğiniz Kyoto yapmış. Ama siz yapamamışsınız.

Yapamadığınız için, diğer tüm ‘yaptıklarınızın’ bir anlamı olmuyor. ‘Yaptım’ dediğiniz şeyler ‘şuursuzca’ planlanmış, bilinçsizce atılmış ‘adımlar’. ‘Nereye gideceğini bilmeyen gemiye hiçbir rüzgâr fayda vermez’. Konya’ya da fayda vermiyor.

O kadar çok değerimiz, o kadar zengin müktesebatımız var, farkında değiliz. Dünyaya örnek olabilecek, çığır açabilecek özellikleri maalesef heba ediyoruz.

Türkiye son yıllarda azımsanamayacak adımlar attı. Bölgesel güç olmayı başardı. 2023, 2053 ve 2071 vizyonları var. Başarılır ya da başarılamaz, önemli değil. Ama en azından somut, ulaşılabilir, gerçek hedefler belirlenmiş. O hedefler ülkeyi diri tutuyor. Bu kadar fırsata ve güçlü yöne rağmen Başbakan’ın memleketi, Cumhurbaşkanı’nın çok önemsediği şehir o anlamda ‘diri’ değil.

Konya, yerel yöneticilerine bırakılamayacak kadar önemli.

Bu konuda Ankara ne düşünüyor?