Konya Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesinde müdahale eri olan Ali Çelikel, “Deprem zamanında Hatay’daydık, ilk gün sabah saat 6 da çıktık öğleden sonra oraya vardığımızda çok fazla yağmur vardı. Sonra indiğimiz anda polis evinde organize olup gördüğümüz, ses aldığımız enkazlara girmeye başladık.
Ekibimiz enkaz çok olduğu için ikiye üçe bölündü. Öncü bir ekip biz eşlik ederek ses duyulan yerlere bizi yönlendiriyordu. İlk önce Doğan Fırat, Şevket Köksal ve Meryem diye bir kız kardeşimize ulaştım. Meryem’e ulaştığımız nokta bodrum kattı, üç dört kat yıkılmış ve Meryem enkazın çukur olan bölümünde kalmıştı. Girerken ufak bir delikten girdik ilk önce mutfak karşılıyor, mutfaktan sonra koridor, koridordan sonra Meryem’in odasına ulaşabildik. Meryem’in sol ayağı sıkışmıştı, kanepenin üstündeyken sol ayağına kolon basmıştı. Bizim ekip de enkazlara ayrıldığı için ekipmanı tam olarak sağlayamadık. Yani tek ekip için olan malzemeyle üç ekip idare ettik ve kıt malzemeyle elimizden gelen bütün imkanları değerlendirmeye çalıştık.”
‘HATAY HALKI DESTEK OLDU’
Çelikel, sözlerine şu şekilde devam etti; “Ekiplerimiz birbirinden malzeme alarak devam ediyorduk. Bir arabamız var ekipte üçe ayrıldığı için aramız uzaktı bu yüzden malzeme getirir götürürken de zorluk çekiyorduk. Bende yoldan geçen bir arabayı durdurarak zor durumda olduğumuzu söyledim. O kişi de oradan bir vatandaşmış beni malzeme almam için diğer ekiplerin yanına getirip götürdü. Bir yandan da Burak diye bir kardeşimize ulaşmaya çalışıyorduk. Burak’ın olduğu bölgeyi ekibimizin bir kısmıyla kazarak Burak kardeşimize ulaştık. Burak bir polis memuruydu, bana ‘Sadece benim ev yıkıldı Hatay sağlam değil mi?’ diye sormuştu. Burak’ı çıkardıktan sonra Meryem’i çıkarmaya baya bir uğraştık, iki üç saat uğraşmışızdır. Hava koşulları bizi çok zor durumda bıraktı özellikle yağmur çok fazlaydı. Aynı zamanda artçı depremler oluyordu, 10 metre içeriye giriyor artçılar olunca geri dışarıya çıkıyorduk.
Artçılar geçince ekip olarak tekrar girmeye çalışıyorduk, dışardakilerden haberimiz olmuyordu. Meryem’in annesi, babası, kardeşleri dışarıda bekliyordu. Kolon iki ya da üç santim kalktığında Meryem kurtulacaktı fakat malzeme sıkıntısından dolayı uzun sürdü. Artçı depremlerden dolayı dört kez enkaza girip çıktık. İlk gün olduğu için daha çok artçı deprem oluyordu. Sonunda Meryem’i battaniyeyle çıkardık. Gece saat 02.00 civarı olmasına rağmen Meryem yüzümü kapatın dedi. Üzerini kapatarak sedyeyle dışarı aldık. Taksiyle birlikte akrabalarıyla hastaneye gittiler. Ben daha önce Elazığ, Malatya, İzmir depreminde de çalıştım ama Hatay çok farklıydı. Ben daha önce böyle bir yıkım görmedim. Biz kurtarmalara devam ederken Hatay halkı bize çok destek oldu.”
‘HATAY TAMAMEN YIKILMIŞTI’
Ömer Erdoğan, “Ben ekip başı olarak Hatay’da görev aldım, Hatay halkı bize her türlü Yardımı sağlıyordu. Arabalarını, elinde olan malzemeleri, ne istersek vermeye çalışıyorlardı. Kurtarma öncesinde gözlem tespit yaparak ekibi ona göre yönlendiriyordum. Gerekirse ekibi farklı enkazlara ayırarak çalışmamıza devam ediyorduk. Yine de birbirimizden fazla uzaklaşmamaya çalışıyorduk çünkü aynı malzemeleri kullandığımız için zorluk çekiyorduk. Aynı sokakta yan binalarda görev almaya çalışıyorduk. Ben ekibimle birlikte en az 18 kişi kurtardık. Artçılar çok fazla oluyor bu oldukça zorluyordu. Karanlıkta orada olduğumuz için aydınlık halde görmedik. Biz enkazların tamamını sabah olduğunda gördük. Hatay’ın tamamen yıkıldığını hava aydınlandığında anladık.
Kurtaracak insan çok fazlaydı, herkes akrabasının olduğunu söylüyor kurtarmamızı istiyordu. Biz gördüğümüze duyduğumuza müdahale etmeye çalışıyorduk. En kısa zamanda en fazla kişiyi nasıl kurtarabiliriz diyerek çalışıyorduk. Vatandaşlar benimde akrabam var diyerek sürekli yardım talep ediyorlardı. Buradaki kurtarmamız bitiğinde sırayla geleceğiz diyorduk. Hatay halkı bunu anlayışla karşılıyordu çünkü biliyordu ki onlara başka yardım yok biz yardım edecektik. Daha kolay çıkma ihtimali olan yaralıya göre kurtarmaya çalışıyorduk. Babanın bir oğlu enkaz altında bir oğlu dışardaydı. Baba dışardaki oğluna diyordu ki ‘Bir oğlumu kaybettim, seni de kaybetmeyeyim enkazın altına girme.’ İnsanların bu şekilde acılarıyla karşılaştık. Evladını kaybetmiş diğerini de kaybetmek istemeyen acılı babayla karşılaştık.
Hatay halkı çok zor durumdaydı. Elimizden geleni dört beş gün 7/24 şekilde Konya ekibi olarak çalıştık. Tamamında Konya ekibi yedi ayrı grup çalışarak 168 yaralıyı kurtardık. İkinci gün itibariyle de dışardan yardımlar gelmeye başladı. Malzeme, ekip, eleman desteği de sağlandı ama yıkım çok büyük olduğundan dolayı her tarafa ilk gün ulaşmak imkansızdı. Hatay’da Türkiye seferber oldu. Ben 70 ayrı plakalı araç gördüm bölgede her ilden insanlar yardım için gelmişti. Hatay’da yıkım çok fazla olduğu için ilk oraya gittik. Konya ekibi olarak mücadelemizi Hatay’da verdik. Desteğimiz hala devam ediyor, Büyükşehir Belediyemizin alt yapı ve üst yapı olarak yaptığı konteyner kentler, yollar var. İçme suyunu KOSKİ (Konya Su ve Kanalizasyon İdaresi) karşıladı. Allah kimseye bu acıyı bir daha yaşatmasın. “dedi.
‘HAVA ŞARTLARI BİZİ DAHA DA ZORLADI’
Konya itfaiyesinde şoför olarak görev yapan Abdurrahman Demirci, “Deprem haberini ilk aldığımız anda hazırlığımızı yapıp yola çıktık. Sabah erken saatlerde yola çıktık, yolların durumu çok kötüydü. O gece aşırı bir kar yağışı başlamıştı. İlk çıktığımızda üç araçla birlikte biz de çıktık. Yüz metre ilerisi gözükmüyordu, ara ara tipiden kardan görüş sıfıra düşüyordu. Onun haricinde yolda buzlanmalar vardı, araçlar arada kayıyordu. Adana’dan Hatay’a kadar da aşırı yağış vardı. Hatay’a gittiğimizde de yolları enkazlar kapatmıştı. Dört şeritli olan yollar teke düşmüştü, enkazlardan geçmek çok sıkıntılı olmuştu. Şoför olarak gittim ama kurtarma çalışmalarına da elimden geldiğinde dahil oldum, yaralıları çıkarmaya çalıştım. Etkilendiğim olay ise kızıyla oğlu enkaz başında beklerken babanın vefat ederek oradan çıkarılmasıydı. Ölenlere Allah rahmet eylesin, geride kalanlara da sabır diliyorum. Bu acıyı tarif etmek zor yaşayanlar bilir. “diyerek itfaiyeciler olarak her türlü yardımda bulunduklarını belirtti.