Gönderilen haberler müthiş metaryal veriyor yazılar için…
Çok severim. Oturduğun yerden yazdığın “Masabaşı yazılarını…”
…
Konya STK’ları her zaman bir maden. Her adımları iyi haber.
Belediyeler Birliği Başkanlığına seçilen Tahir Akyürek’i ziyaret etmişler önceki gün. İyi etmişler.
Ancak STK’lardan beklenen ‘Bazı Belediye Başkanlarının’ görevlerinden alınacağı haberleri yayılmaya başladığında ziyaret edip ‘Biz ve şehrimiz başkanımızdan memnunuz. Başkanımızın arkasındayız’ mesajı vermeleri değil midir? Ziyaret ettiklerine göre memnunlar demek ki!
Yoksa yerinde kalacağı kesinleşip hatta yeni görevler verilerek taltif edilen bir başkanı ziyaret etmek kadar risksiz hatta kazançlı bir şey yok…
Ben öğrenemedim hala bu işleri…
…
Bir diğer haber; Kut-ül Amare dizisi Konya’da çekilecekmiş!
Yaşasın! Ne büyük övünç…
Ama atladığımız bir şey var; Dizi, ne alt-üst yapımız buna uygun diye, ne bir dizi-sinema kültürümüz var diye, nede sanatsal açıdan zengin bir şehiriz diye.
Savaş bir ‘Çöl’de geçiyor. Türkiye’de çölü andıran tek şehirde Konya olduğu için bu dizi burada çekiliyor…
Böyle bir sebebimiz olduğu için sevinmeli yada övünmelimiyiz bilmiyorum?
…
V. Uluslararası KOP Bölgesel Kalkınma Sempozyumu KTO Karatay’da yapılmış…
Öncelikle konuşmacıların cümlelerindeki yüklemlere dikkat çekmek istiyorum.
“edemeyiz, tutmalıyız, engellemeliyiz, koymalıyız, getirmeliyiz, hatırlatmak istiyorum, kalbimle inanıyorum, getirmeliyiz, hatırlatmak istiyorum, kalbimle inanıyorum”
Eskiden ‘cak, cek, cağız, ceğiz’ vardı şimdi şekil değiştirmiş.
En dikkat çekici cümleler ise ; “Kırsalda hayatı kolaylaştırmalı, altyapıyı düzeltip göçü engellemeliyiz. İnsanları kırsaldan uzaklaştırmak yerine kırsalda tutmalıyız.”
Salondan bir kişi ‘E yapın o zaman’ deseydi ne yanıt verilirdi bilemiyorum.
Sonuçta kırsalda hayatı kolaylaştıracak, göçü engelleyecek, insanları kırsalda tutacak’ projeleri üretmekle görevli sizsiniz…
Bize yada salondakilere niye söylüyorsunuz ki bunu…
Köydekiler ‘Sinema yada tiyatro salonu, okuma alanı falan yok’ diye mi göç ediyor sanıyorsunuz yoksa…
…
Konya’daki gazeteci arkadaşlarin en çok merak ettiği konulardan biri de şu;
Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Başbakan yada Bakanların her geldiğinde Konya’nın yarısı bu isimlerle rahat rahat fotoğraf çektirip çarşaf çarşaf sosyal medyada paylaşabilirken, gazetecilerin bu isimlerin yanına bile yaklaşamaması, fotoğraf makinasına suikast silahı muamelesi yapılması, toplantıya girişlerin eziyete dönüştürülmesini hiç birimiz anlayamıyoruz…
Milletvekili danışmanları, gereksiz STK temsilcileri rahat rahat selfi çektirirken, bırakın basın mensuplarını Ak Parti Basın sorumlusunun bile salona girip fotoğraf çekememesi tam anlamıyla bir ironi!
Salondaki meydandaki o coşkuyu kim yansıtacak kamuoyuna! O vekil danışmanlarının facebook arkadaşlarıyla STK başkanlarını twitter’den takip edenler içinse bu ziyaretler orasını bilemeyiz tabi!
Gazetecileri özelliklede yerel gazetecileri bu kadar dışlamakla nereye varılmak isteniyor anlayamadık!
Anlayan varsa ya şimdi izah etsin ya sonsuza kadar sussun… Yada düzelsin artık…
…
Bu ne hız böyle…
Tarihin en hızlı ‘Biyolojik, kimsayal’ araştırmasına şahit oldu Konya geçtiğimiz günlerde…
Şöyle;
20 Ekim Cuma günü saat 13.15 gibi düştü ajanslardan; “Şehit Abdullah Tayyip Olçok İmam Hatip Ortaokulunda 29 öğrencinin zehirlendiği” haberi…
Herkes o kadar hızlı ki insanın başının dönmemesi mümkün değil.
Zehirlenme olayı yaşanır yaşanmaz Ambülanstan önce KOSKİ’ye haber verilmiş gibi sanki! Tabi biz Konya’da zehirlenme şüphesi olunca KOSKİ’yi ararız biz! Aynı anda olay yerindeler…
KOSKİ, Hemen su örnekleri alıp okulun sularını kesiyor… Çocuklar hastaneye giderken, örnekler laboratuvara… En basit tahlilin öyle hemen çıkmadığı ülkemde, KOSKİ zehirlenmenin sudan kaynaklandığını buluyor. Okula dönüyor, araştırmayı derinleştiriyor. Kaçak kuyuyu buluyor. Bordür taşlarla gizlendiği yerden çıkarıyor. Depo ve iç şebeke dezenfekte ediyor. Tesisat iptal edilip, yeni tesisat çekiyor. Okulun suyunu yeniden veriyor. Yetkililer yerinde incelene yapıyor. Asıl suçlunun FETÖ olduğu tesbitine varılıyor. Ve Basın kuruluşlarına açıklama geçiliyor.
Ve tüm bunlar birkaç saat içinde bitiriliyor…
Mesai bitmeden,herşey hal yoluna girmişti bile…
Öveyim mi? Yereyim mi? Bilemedim…
Hadi tesisat çok iyi gizlenmiş. Gelmeyen yada az gelen faturalardan da mı kimse şüphelenmedi…
Fatura çok gelirse sıkıntı var, az gelirse yok elbet!
Son soru;
Bir okulun kaçak kuyudan su kullanıp kullanmadığının anlaşılmasının tek yöntemi ’29 Öğrencinin Zehirlenmesi’ midir?